11 Kasım 2010 Perşembe

Haşmet Yılmazcan'la "Tatlısert Futbol"

BALONUNA KAVUŞAN BİR ÇOCUĞUN ESRİKLİĞİ...

uzun yazmayı sevmem demiştim...
***
ama bu kadar kısa yazacağımı da beklemiyordum doğrusu...
***
geç yatarım. bir sabah telefonla uyandım. gözü yaşlı Can kardeşim, Kıvancım arıyor. "abi, proje bitti bitiyor, senin yazılara son vermek durumundayız."  
***
şaşkınlık... üzüntü... hırs... bu pırlanta gibi gençlerin bu kokuşmuş medya ortamında tutunamayacaklarını önceden mi hissetmiştim? belki evet, belki hayır...
***
"üzülmeyin" dedim, "hayat, anlaşılamama sorunsalına dayanır zaten. size destek vermeyenler üzülsün."
***
erken kalkarım. geçen sabah kahvemi yudumlarken çaldı yine telefon. şen şakrak sesiyle Can kardeşim, Kıvancım hattın ucunda. "abi, dönüyoruz. iddialıyız..." 
***
mutluluk... neşe... coşku... bu pırlanta gençlere destek veren Bombacı Hüsnü kimsenin cesaret edemediğini yapmış, gençlerin önünü açmış. oysa kendisi de hala genç değil mi?
***
mutluluk, bir çocuğun elindeki uçan balon gibidir bazen. balonuma tekrar kavuşmuş gibiyim...
***
gerisini siz anlayın artık...

Hiç yorum yok: