![]() |
Hurşut Atamayır |
Juan Carlos Alfonso Víctor María de Borbón y Borbón-Dos Sicilias geçen hafta aramış, acilen İspanya'ya çağırmıştı. sebebini gidince anladım. sizin kısaca İspanya kralı I. Juan Carlos diye bildiğiniz dostum tahtı bırakmak istiyordu. "neden?" sorusunu sormadım. "iyi olur Juan Carlos Alfonso Víctor María de Borbón y Borbón-Dos Sicilias" dedim, "biraz kafanı dinlersin." tahtı bırakacağı oğluyla tam derin bir sohbete dalmışken telefonum yine çaldı. bu sefer acı acı. arayan İletişimspor eşbaşkanlarından Can çocuk: "abi, Abbas abi yazmayı bırakmaya karar verdi"
içimde bir sevinç dalgası kabarmadığını söylesem yalan. yazın dünyasında dostluk olmadığını bilen bilir. üstelik Abbas efendiyle anlaşamadığımızı da. oysa kendisini yazın dünyasına sokanın ben olduğum pek bilinmez! bunu da anlatayım.
yıllar önce "Futbolda Dün Olmaz Bugün Vardır Yarın Çok Az İhtimal Olabilir" adlı bir dergi çıkarıyordum. dergi çıkar çıkmaz ikinci baskıyı yapıyor, o derece... dev bir kadro kurmuşum. ben diyeyim 100, siz deyin 150 kişi daktiloların başında üretiyoruz, üretiyoruz, yazıp duruyoruz... inanılmaz etkiliyiz. futbola yön veriyoruz.
günün birinde süklüm püklüm ama hırslı bir çocuk çıktı geldi. bir devlet dairesinde memurmuş. futbola ilgisi varmış falan falan... "futbolcu olamadım anca memur oldum bari futbol yazarı olayım abi" diye ağlıyor. üç gün üç gece kapıda nöbet tutunca içim sızladı, çocuğu işe aldım.
aradan zaman geçti, bizim çocuk allah için çalışkan. bunu oturttuğum en arka sıradaki daktilolardan kopup ön sıralarda kendine yer buldu. fakat yükselme hırsı bitmek bilmedi; o süklüm püklüm memur kılığının arkasından çıkan canavar benim ilişkilerimi (artık ilişki ağımın zenginliğini siz de biliyorsunuz) kullanıp "yeaaa bu dergide ne var, bundan daha iyisini yaparım ben" gibi konuşmalar yapmaya başladı. maaşına zam istedi, ayağımı kaydırıp genel yayın yönetmenliğinin peşine düştü. sonuçta bir sürü çalışanın aklını çelip, dergimizi batırdı bu zat. sonra ben yine mükemmel dergiler, gasteler çıkarmaya devam ettim tabii. oysa o gençten haber yoktu. taaa ki İletişimspor blogu kurulana kadar! ne yapmış, ne etmişse bizim eşbaşkanları kafalamış, kendisine bir köşe bulmuştu Abbas efendi!
![]() |
Abbas arkalardan önlere gelmeyi iyi bilir ama en önde oturan hep benimdir |
şimdi görüyorum ki, yazmayı bırakmış. neymiş efendim hastalanmış, krize girmiş falan falan... bunların hiçbirine inanmıyorum elbet. Abbas, ya yönetimle cukka pazarlığına girmiş ya da "genel yayın yönetmeni olacam" diye tutturmuştur. nitekim Can başkana sordum. "öyle abi" dedi.
ama yönetim dirayetli. bunun isteklerini kabul etmedi. böyle olunca da Abbas efendi bu sefer güya ne idiğü belirsiz genç bir yazar kılığıyla yeniden yazmaya başladı. "moruk" falan diyerek hem bize laf çakıyor, hem kendi yaşını saklıyor.
kendisine açık çağrımdır: Abbas kendin ol, dön geri, iyi yazdığından falan değil zirzop genç kılıkları sana yakışmadığından!
22 yorum:
Sen iyice kafayı sıyırmışsın!
Ağabey, o fotoğrafta, Abbas beyin arka sırasında, soldaki gözlüklü şahıs ben oluyorum, ismim Niyazi Erkeloğlu. Siz beni hatırlamazsınız tabi, siz golleri sıralarken biz arkadaydık hep.
Söyledikleriniz çok doğru. Abbas olmasa belki bugün ben konuşuluyor olacaktım. Acaba İLetişimspor'da bana bir köşe filan ayarlamanız mümkün mü?
Aa bizim kepçe niyazi de orada :))))
Ben de Hurşut abinin arkasında, en soldayım...
Sensin kepçe! @Ümit Ozat
Ne günlerdi be. Derginin ilk sayısını hala saklarım arkadaş! Biz de o sıralardan yetiştik. Beni arayan, önden 4. sırada, en sağda bulur.
İlkokuldaydım abi, o dergiden başkasını okumazdım. Ama ne yalan söyliyim, Abbas yazmaya başlayınca soğumuştum dergiden.
Gençliğinizde pek hoşmuşsunuz
bizim tevellüt yetmedi, kaçırmışız dergiyi... Acaba tıpkıbasım yaparlar mı? Hurşut baba bi ön ayak olsun şu işe...
abbas ın adresi versinlerde eve gidelim..evin önünde iki tezahürata bakar bu iş..
Tamamen yalan. Liyakat esasına göre oturulurdu. En öndekiler en acemilerdi. Ben ve diğer muteber zevat, arkadan ikinci sıranın başında bariz şekilde görülüyoruz. Tabiî genciz o vakit. Hurşut'tu, Abbas'tı, bunlar çay getirirlerdi, gazoz getirirlerdi, daktilo şeridi bittiği vakit yenisini temin ederlerdi de üç-beş tutuştururduk ellerine.
Sözüm size değil Emel Hanım.
ben de elbette arka sıralardaydım Ümit bey, epey yakınınızdaydım, hatırlarsınız beni.
Söylemeyecektim, Hocaefendi açınca susmaya gerek kalmadı! Bu fotoğraf 67 senesi beyler. 69 senesi geldiğinde ben en arkada, lider konumdaydım; Hocaefendi falan takılıyorduk. Bu Hurşut hâlâ en en önde otururdu. Önde oturmayı da halt sanırdı.
@Emel ahın gitmiş vahın kalmış hala koşturmaca peşindesin. epey yakınındaymış, peh. hocaefendinin sizin gibilerle işi olmaz. hem ona bakarsan ben de tivitırda ön sıralardayım.
Saçlarını yolarım senin ahlaksız karı! Sen anca o üç beş eline tutuştulanlardan oldun. Daha da ileri gittiysen bana emel demesinler.
hanım hanım, ümit hocaefendi beni twitter'da takip etmiyorsa allah benim belamı versin, ediyorsa da senin versin. amin der misin buna?
ben amin çarpı bin diyorum!!!!
tivitırda özele gelmek var mı, burcu hanım? hesap açayım mı?
Amin çarpı 1000 @sarışınsoy.
@Emel sen de haklısın be sokak dilberi, zaten çarpılmışsın çarpılacağın kadar kaybedecek neyin var ki? hocaefendiciiiiim, şu kadına da bi okuyup üfler misin, allah akıl fikir versin?
burcum hanım ben de ayetel kürsiyi ezbere okuyabiliyorum. okuyum mu size bir?
Arkadaşlar lütfen özel meselelerinize DM'den yürüyün. Burası temiz bir bilgi alışveriş zeminidir. Bu tutumunuzu sürdürdüğünüz takdirde sistem sizi bloklayacaktır. @emel, @burcum, @umithocaefendi.
Yorum Gönder