21 Ocak 2010 Perşembe

20 Ocak / Önlüksüzler 5 - Önlüklüler 4

maç öncesinde neşeli dakikalar...
- önceki gün yağan kar İstanbul'u yer yer beyaza boyasa da, maçlarını üstü-yanı kapalı sahada oynamanın güveniyle İletişimsporluların kardan korkusu yoktu. karlar altında oynanan, hatta oynanamayan maç günleri geride kalmış, başkan Hüsnü Abbas'ın tesisleşmeye gösterdiği özenle yıllar içinde kapalı bir sahaya kavuşmuşlardı.

- maç öncesinde neşeli dakikalar vardı. takımda zaman zaman forma şansı bulmasına rağmen Fransa'da Paris SG'ye kiralanan Osman'ın yurda dönüşünde yanında getirdiği baklavalar ortamın iyice gevşemesine de vesile olmuştu. öte yandan "en büyük hayalim Avrupa'da oynamak" diyen ancak Hollanda'da adı bilinmeyen bir takımından öteye bir türlü geçemeyen kaleci Doğan da yurda dönüş yapmış, tekrar kaledeki yerini almıştı.

"Kongre mi? Afrika'da bir ülke olsa gerek..."

- bir gazetecinin başkan Abbas'a yönelttiği, "Beşiktaş'ta kongre süreci var. İletişimspor kongresi ne zaman olacak?" sorusuna başkanın verdiği "Biz o süreci 20-25 yıl önce tamamladık. kongre lafını ağzına almaya cüret edenler mi var? zamanında buna yeltenenler olmuştur, fakat onlar artık aramızda değildir" sözleri tekadamın gücünü bir kez daha ortaya koyuyordu.

takım yapma görevini üstlenen Ünüvar Kerem'in ekipleri oluştururken bir kurmay heyetinden yardım alması dikkatleri çekerken, Ünüvar "Böyle yapıyorum lan takımları var mı diyeceği olan?" şeklindeki sert açıklamasıyla kendisinden olmayan futbolcuları adeta daha da kamçıladığını elbette bilemiyordu.

haftanın tek seçicisi Ünüvar takımları şöyle kurmuştu:
Önlüklüler: Doğan Ç., Kerem Ü., Kerem L., Ömer L., Can B., Hasan D., Osman H.
Önlüksüzler: Suat A., Hüsnü A., Ozan A., Kıvanç K., Erdoğan Ö., Atilla L., Hamit B.

maçın özeti
bilhassa ilk yarıda savunmada hatasız, paslaşma ve organizasyonda üst düzey bir grafik çizerek oyun kontrolünü tamamen elinde bulunduran Önlüksüzler, peşpeşe buldukları gollerle skoru 3-1'e getirerek ilk yarıyı önde kapamanın mutluluğunu yaşadılar. ikinci yarıda daha baskılı oynayan bir Önlüklüler vardı. ne var ki, güvendikleri silahlarının bir türlü istedikleri etkiyi yaratamaması oyun düzenlerini bir türlü oturtamalarına yol açtı. farkı tek gole kadar indirmelerine rağmen son anda kazandıkları serbest vuruştan da yararlanamayan Önlüklüler sahadan 5-4 boynu bükük ayrılırken, Önlüksüzler takım oyununun başarısını "Hüsnü kaptan bizi diskoya götür" tezahüratlarıyla kutluyordu. (ancak diskoya gidiş gerçekleşmedi.)

karne
şimdi de tek tek oyuncuları değerlendirelim:
Doğan Ç.: maç eksikliği hemen göze çarptı. anlaşılan o ki, Hollanda'da anca yatmış. maçtan önce yaptığı "Hüsnü ve Kıvanç'ın gollerini çok özledim" açıklaması kafalarda soru işareti yaratsa da yaptığı bir iki önemli kurtarışı anmadan geçmek haksızlık olur.
Kerem Ü.: büyük bir azimle mücadele etse de, maç boyunca agresyonu yüksek tavırlarıyla sinirli bir tip olduğunu gösterdi.
Kerem L.: alışıldık çalışkanlığından çok uzaktaydı. bunda hafta içinde eğlenmek için Silivri'ye gitmesinin etkisi olup olmadığının araştırılacağı gelen haberler arasında.
Ömer L.: savunmanın emniyet sübabı Ömer Bey maçtan önce yediği tatlıların etkisiyle ağırlaşmıştı. maçtan sonra da tatlı yemeye devam etmesi "aklı maçta değil tatlıdaydı" iddialarını güçlendirdi. yine de maç boyunca "şut çekin ya" nidalarıyla ortalığı inleten futbolcunun bizzat kendisinin çektiği iki etkili fakat sonuçsuz şut Önlüklülerin en önemli gol girişimlerindendi.
Can B.: takımın genel kötülüğüne uyan isimlerden Can B. kötü pas verdiği bir pozisyonda "o tarafa dönemiyorum" diyerek "tek yönlü bir futbolcu mu?" başlıklarına malzeme hazırladı.
Hasan D.: top ayağında oradan oraya, şuradan buraya koşup duran Hasan D.'nin maçta kimseye ve oyuna küsmemesi tarihi bir an olarak kayıtlara geçti.
Osman H.: Paris SG'de hiç çalışmadığı ortaya çıktı. eski Osman'ın çok uzağındaydı. kondüsyon düşüklüğü göze çarparken yetkililerin kendisini Paris'e tekrar kiralık olarak göndereceği gelen haberler arasında.

Suat A.: dağlara taşlara çektiği şutlarla gönülleri fetheden Suat A. bu maçta çok daha az şut çekip, defansta kaya gibi durup, oyunu kuran paslar vererek takımının galibiyetinde önemli rol oynadı.
Hüsnü A.: efsane golcü adeta yeniden doğdu. attığı ve attırdığı gollerle sahanın yıldızlarından olan Hüsnü A. yeni kırmızı eşofmanıyla da dikkat çekiyordu. nitekim maçtan sonra "ben artık bunu çıkarmam üstümden, uğurlu geldi" diyerek batıl itikatları olan bir topçu olduğunu da ortaya koydu.
Ozan A.: genç Abbas çalışkanlığıyla göz doldururken, yaptığı kritik müdahalelerle de puan tablosunda yüzdesi en yüksek oyuncu olmasının tesadüf olmadığını gösterdi.
Kıvanç K.: ayağının dümeni biraz daha düzgün olsa tarih yazabilirdi. Hüsnü A. ile müthiş bir uyumla oynadı, gol attı, attırdı ancak maç berabere ya da takımının aleyhine bitse harcadığı kimi pozisyonların gündeme gelmesi işten değildi.
Erdoğan Ö.: her zamanki çalışkan ve mücadeleci kimliği galibiyette önemli rol oynadı. her zamanki gibi ikinci yarıda oyundan biraz düşse de verdiği akıl dolu paslar dikkat çekiciydi.
Atilla L.: maçtan önce gazetecilere "beni neden hiç yazmıyorsunuz? beni de yazsanıza" şeklinde kulis yaptığı öne sürülen futbolcu sağlam futboluyla galibiyetin gizli mimarlarındandı.
Hamit B.: yaptığı hatalar nedeniyle zaman zaman Suat A. tarafından hunharca eleştirilse de iyi bir oyun ortaya koydu.

Hiç yorum yok: