Türkiye tarihinin en köklü halı saha futbol esnafı, İletişim Yayınları’nın bünyesinden çıkmadır. Belge noksanı sebebiyle teşekkül safhasını tarihlendirmek olanaksız ancak, 1980’li yıllara dayandığı bilinir. İlk müsabakanın Dinarsu tesislerinde tertiplendiği malumdur; Denir ki o dönem, köprü yolları inşa olunmadığından Kadıköy esnafı müsabakaya ulaşamamış, ancak İstanbul yakasında mukim üç kişi (Ümid bey, Ömer bey ve Hüsnü efendi) sahaya hasıl olabilmiştir. Etraflı bir değerlendirmeden sonra Ömer ve Ümid beyler birer kaleye geçip, müsabaka orta yuvarlakta tek başına Hüsnü Efendi’nin vuruşuyla başlamış ve bu gelenek günümüze dek sürmüştür.
O ilk gün, hepsi Hüsnü beyin sekiz golüyle 4-4 biten müsabakadan günümüze, dönem dönem bkz: sağdaki fotoğraf).
değişen sahalarda yüzlerce maç oynanmış, bu arada kuşaklar gelmiş geçmiştir. O kuşaklar ki, kimi ilk müsabakanın başlama vuruşu esnasında ana rahmine dahi düşmüş değillerdi (misal Kerem nâm III. Ömer, yahut Ozan nâm XIV. Hüsnü)... Bendeniz de o ilk müsabaka için hazırlandığında henüz 3 yaşındaydı ancak Moda’da mukim olduğundan sahaya erişmesi, 20 sene kadar aldı.
Top mevzuu: Bunca köklü bir tesisat, takdir edersiniz kendi katı kurallarını oluşturmadan yaşayamaz. İletişim futbolu girişte verdiğimiz santra vuruşu örneği gibi, sayısız kurala tâbidir. Bunlardan biri de, top mevzuudur. Dönemin imkânsızlıkları içinde Hüsnü Bey’in Galata’da kurşundan döktürdüğü 2,5 okkalık top bugün halen kullanılmaktadır. Günümüz teknolojisinin imkânlarıyla üretilen hiçbir top çağdaş ekibin tüm üyelerince müşterek kabul görmemiş ve geleneksel topa dönüş daima kaçınılmaz olmuştur.
Efsaneler: İlk maça ulaşabilen üçlü, bütün kuşak reformlarına direnmeyi başarmış ve İletişim futbolunun efsaneleri olmuşlardır. İletişim futbolunun temelini oluşturan bu üç kıymetli beyefendi hakkında şunları biliyoruz:
Hüsnü Efendi: Kuruculuk ve yürütücülük vasfıyla, “1 numara” olarak bilinir. Gelenek haline gelmesinde yoğun katkısı olmuştur. Yetenekli ve golcü bir futbolcu kişiliği vardır; oyun tarzı ilk günkü müsabakanın koşullarının gerektirdiği biçimde bina olmuş ve sonradan değişmemiştir. 2000’li yılların sonuna doğru temposunda nispî bir düşüş görülmüştür. Gol atma görevi dışında, bütün muhasebe, organizasyon, ulaşım işleriyle de bizzat meşguldür.
Ömer Bey: Açılış müsabakasından sonra bir dönem Fransa’da bulunması gereğiyle olaydan uzak kalsa da, geleneğin en kıdemlilerinden olduğu gerçeği değişmez. Sahanın daima sol tarafında bulunur, ileri geri kıpırdar ama, sağ tarafa geçmez. Böylece, hasmın sağ tarafından gelen tehlikeleri bertaraf ederek bir çeşit tatmin bulur. Personel istihdamından ve kadro teşekkülünden sorumludur.
Ümid Bey: Üstatlardandır. Oyun zekâsı ve top tekniğiyle öne çıkar, ayrıca oyun disiplininden sorumludur. Yeni nesilleri terbiye etme vazifesi üstüne kalmıştır, fakat biraz sert bir öğretmen olarak bilinir. Eti senin kemiği benim diye yanına verilen bazılarının kemiklerinin dahi bulunamadığı vâkidir. Çayı çaydanlıktan içecek kadar çok sever. Tek aklı başında kişiliktir ve öyle kalma çabası vardır.
2000'leri başlarından bir takım fotoğrafı:
Ayaktakiler: Ender, Ümit, Erdoğan, Ömer, Hüsnü, Nihat,Sami, Suat, Can, Apo
Oturanlar: Sezar, Hamit, Engin, Doğan, Bağış, Müçteba, Kerem Ünüvar
Yatanlar: Bahadır, Ozan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder