15 Mayıs 2014 Perşembe

Tribün Eksperi Abbas / KÖR GÖZÜM PARMAĞINA

Abbas Balaban
Bilen bilir, naçizane, edebiyat kökenli biriyimdir; şiir ve öykülerimle aldığım ödüller evimin özel bir odasında, en kıymetli hazinem olarak, yıllardır bana eşlik ederler.

Elbette edebiyat, amatörü için bile derin bir sezgi, kavrayış gücü ve "sense of humour" icbar eder. Bunu maalesef futbol tüketicisi okurlarımızda bulamayız; futbol ezelden beri, uyandırmaktan çok uyutmaya yönelik bir kültür üretegelmiştir çünkü.

Bazen ben de bunu unutuyorum, edebiyatçı özümün yaratıcılığıyla bir futbol yazısı döktürüveriyorum... O zaman bazı okurlarımdan şikâyet dolu mektuplar alıyorum. "Bazı okurlarım" elbette, hepsi değil, küçük bir kısmı... "Anlamıyoruz" diyorlar... Haklılar. Onlara da kızmıyorum, kızamıyorum...

Geçen hafta, adını vermeden, ama her türlü edebi göndermeyle işaret ettiğim yazımda mevzu bahis futbolcu bozuntusunun Nartallo kılıklı eşbaşkan olduğu kimi okurlarımca ve elbette kendi sınırları dışına çıkmaya karşı aşırı bir tedbir uygulayan Hurşut bey tarafından anlaşılamamış. Açıklamaya da tenezzül etmezdim ama, "yönetimden mi korkuyorsun?" yollu telefonlar alınca, Abbas Balaban'ın kimseden korkmayacağını burada ilan etmek elzem hale geldi.

O nedenle bu hafta da, mevzuya girerken, değineceğim konunun adını baştan yazayım: "Samet"!

Evet, Samet Aybaba:

1977-78 sezonunda İskenderunspor'dan Beşiktaş'a transfer olan Samet Aybaba 11 yıl aralıksız Beşiktaş forması giymiş, bu süreçte 334 maça çıkmış, efsanelik mertebesine yükselmiş kaptanlardan biridir...

Samet Aybaba bu 334 maçta sadece 7 gol atmıştır. Peki nasıl olmuş da, böyle düşük bir istatistikle efsanelik mertebesine ulaşmıştır?

Topla az oynayan, aldığı topu sağındaki, solundaki boş arkadaşlarına aktaran bir futbolcu olarak, nasıl olmuş da 11 sene formasını kimselere kaptırmamış, taraftarın sevgilisi olmuştur?

Çünkü; her şeyden önce, top rakipteyken takımının en önemli kozlarından biri haline gelirdi. Topu kazanmanın zorluğunu, harcanan emeği bildiği için de topu rakibe vermeyi sevmez, boş arkadaşına vermeyi tercih ederdi.

Velhasıl, bir takım oyuncusuydu Samet, gösterişten ve bireysellikten uzak, bütün arkadaşlarına fayda sağlayan bir futbol emekçisiydi. Kendini değil, takımını düşünürdü. Cihangir kültüründe gördüğümüz "karmaşık ama faydasız" soyutluğun aksine, "basit ama yararlı" bir ürün meydana getirdi kariyeri boyunca.

Samet Aybaba 1 maçta Samet olmadı! 11 sene, 334 maç... Hep çalıştı, hep takımına oynadı. Yani öyle kolay değil Samet olmak.

7 yorum:

Tan Tuni dedi ki...

samet mamet bilmem, bizi yakan müçüydü...

Melemen dedi ki...

A gülüm, sizi daha beter olmaktan kurtaranın kim olduğunu bileydin!

Rahşan Tepecik dedi ki...

Müçü 34 sene bil fiil futbol oynamış, bulunduğu her takıma azami katkı sağlamaya çaba göstermiş, kimsenin ekmeğiyle oynamamış namuslu bir futbolcudur. Ona uzanan dilinizi keserim Tan Tuni efendi.

Tant Uni dedi ki...

Hanımlar ne anlar futboldan rahşan, sen daha ofsaytı bilmiyosundur. Melemene gelince, sanırım yanlış maçtaydı...

river plate in eski yedi numarası dedi ki...

erdoğan ı sakatladınız, hasan ı küstürdünüz, müçtebayı yedirmeyiz...

Soda Ayran dedi ki...

Tantuni taraftar duygusallığıyla konuşuyor. Taraftar ister ki herkes bi maradona olsun, bi ronaldo olsun... Müçübey gibi terinin son damlasına kadar mücadele eden futbol emekçilerinin değerini bilmezler.

umit dedi ki...

Bu Abbas Balaban kardeşim neden bahsediyor? Ne Samet'i allahaşkınıza?