7 Nisan 2010 Çarşamba

7 Nisan / Arnavutluk 4-Türkiye 4

İletişimspor'da bu hafta milli maç heyecanı vardı: Arnavut asıllı oyuncularla Türkler karşı karşıya gelecekti. Dostane geçmesi beklenen maç belki de sezonun en gergin müsabakasına dönüştü. Bir son dakika golüyle berabere biten karşılaşmanın sonunda göz yaşlarını tutamayanlara rastlandı. Golde hatası söz konusu Kerem Ü. havaalanında silahlı saldırıya uğradı.

Arnavutluk-Türkiye deyince, kadro oluşumu için "tek seçici" lüzum etmedi kuşkusuz: Hüsnü A., Sami A., Suat A., Hamit B., Bahadır A. gibi özarnavutlar derhal formayı giydiler. Lâkin bir son dakika pürüzü nedeniyle (eşini ikna edememiş) Bahadır A. maça gelemedi, yerine, babası Üsküplü Memduh H. olan Osman Bey Fransa'dan getirtildi. Anne tarafı Arnavut Gemal Kökhan Bey eklendi. Geriye iki kişi kaldı: Eş durumundan Arnavut'um ben diye bir süredir Arnavutça egzersizleri yapan, yemek adlarını öğrenip Arnavut'un kalbine giden yolu keşfeden Çokka Bey sorunsuz geçti o tarafa. Son eleman ise, Türk'ün ötekisidir diye, kendi de bunca yıl Hüsnü A.'nın yanında Arnavutça'yı azbuçuk söken Kürt Hasan oldu.

Şanlı Türk tarafında ise liderliğe soyunan Ömer L.'nin arkasına Kerem L., Kerem Ü., Can B., Erdoğan Ö., Atilla L., Doğan Ç. ve Müçbey dizildiler.

Müsabaka öncesi metazori Arnavutların görüşlerini aldık: Konyalı fahri Arnavutlardan Çokka "Arnavut muyuz bilmiyorum ama en azından vakti zamanında büyük büyük dedemlerin Manastır tarafına gittiğini biliyorum. Orada bir karışıklık olması çok muhtemel, yoksa Anadolu'nun bağrından renkli gözlü adam nasıl çıkacak? üstelik inatçılığım da Arnavut inadına benziyor," derken, Kürt Arnavutlardan Hasan D., "tabii ki de Arnavutlara sempatim var. o formayı giymeyi isterim. bana verilecek her göreve hazırım. Hüsnü abi nerede ben orada, Suat'ı da pek severim," şeklinde ifade verdi.
Daha sonra şanlı Türkler Ömer L'nin önderliğinde santraya yarım ay şeklinde dizilip el çırparak Kadifeden Kesesi'ni huşu içinde okudular. Bu sırada Arnavutlar, kendi aralarında bir çember oluşturup gelişigüzel zıplayarak düzensiz bir ant içtiler. Türklerin karşılaşmaya daha konsantre oldukları gözlendi.

Arnavutluk: Hüsnü A.(**), Sami A.(**), Hamit B.(**), Suat A.(***), Osman H.(***), Kıvanç K.(***), Kemal G.(***), Hasan D.(***).

Türkiye: Doğan Ç.(***), Ömer L.(***), Kerem L.(***), Kerem Ü.(***), Can B.(**), Atilla L.(**), Müçteba A.(**), Erdoğan Ö.(**).

MAÇ ÖZETİ: Bu seremonik uygulamaları "boş" telakki ettiği için IKEA'ya kadar giden Kerem Ü.'nün gecikmesiyle, Şanlı Türkler müsabakaya eksik başlamak zorunda kaldı. Bu dönem Arnavutların bariz stünlüğüyle geçti; pozisyon üstüne pozisyon buldular. Devşirme forvet boş kale dahil çeşitli pozisyon ve karambolleri heba etti. Ardından Türkler ağırlıklarını koymaya başladı. Ömer L.'nin tesadüf golüyle öne geçtiler ve müthiş bir takım oyunuyla sahaya hâkim oldular. Pozisyon vermedikleri gibi peş peşe kontrataklarla daha ilk yarıda skoru 4-0'a kadar da getirdiler. Devrenin bitimine doğru devşirme forvetin fiyakalı golü geldi ve Arnavutlar ikinci yarıya biraz daha ümitli başladı.

İkinci yarı skoru koruma içgüdüsüyle ister istemez geri çekilen şanlı Türklerden zaten bu dönemde iyi futbol beklenemezdi, önemli olan kazanmaktı. Arnavutlar oyunu tek kaleye çevirip katı savunmayı bir türlü aşamayınca oyun sertleşmeye başladı. Müçbey'le Suat Bey'in mücadelesi görülmeye değerdi. Derken baskı sonuç verdi ve bitime 15 dakika kala Hüsnü A. skoru 4-2 yaptı. Golden üç-dört dakika sonra Müçbey'in eline çarpan top penaltı noktasına dikildi, Hüsnü Bey'in vuruşuyla skor 4-3 oldu. Bundan sonra Türklerin direnişi iyice cansiperane oldu. Gelen toplar kahraman Türk seddine çarpıp çarpıp geri dönüyordu. Ancak, skorborddaki saniyeler son 60 saniyeden geri saymaya başladığında, ortasahadan Kerem Ü'ye atılan bir geri pası, Kerem Ü.'nün maçı bitti sanıp yeniden IKEA'ya gitmiş olmasıyla devşirme forveti bir anda Türk kalecisiyle karşı karşıya bıraktı. Nam-ı diğer Çokka kurnaz bir bacak arası vuruşuyla Doğan Bey'i avladığında müsabakanın bitimine 40 saniye kalmıştı! Arnavutlar 4-4'lük skora çılgınlar gibi sevinip bayram ederken Türk tarafı tüm yurtta yas ilan etti, bayrakları yarıya indirdi.
Karne:

Arnavutluk:
Hüsnü A.: Milli forma aşkıyla oynadı. Çok etkili olmasa da biri penaltıdan 2 golle görevini yaptı.
Sami A.: Hücumda başlayıp rücu etme felsefesini benimsedi. Centilmenliği önplanda tuttu.
Suat A.: Milli forma aşkı üst düzeydeydi. Savunmayı toparladı, ileride etkili oldu. Biri direkten dönen üç uzaktan şut denemesi dikkat çekti.
Hamit B.: Silik bir günündeydi, son adam olarak kaptırdığı bir topun gol olmasıyla tepki çekti.
Kıvanç K.: Golcü kişiliği bütün yetersizliklerinin üstünü örtüyor. İlk ve son golü atarak bir anlamda maçın kader adamı oldu. Devşirme de olsa, has Arnavuttan farkı yoktu.
Kemal G.: Âkil adam rolünü benimsemişti. 4-0 geri düşen takımın moralini yüksekte tutmak için çabaladı. Centilmenlikte de önde gidiyordu, penaltı pozisyonunda kendi aleyhine oy kullandığı gibi, zorla verilen penaltıyı da, araya girip dışarı atmaya çalıştı.
Osman H.: 2. yarıda savunmaya geçtikten sonra takımın hiç gol yememesi üstün savunma niteliklerine işaret ediyor. Geriden iyi top çıkardı, takımını ayakta tuttu.
Hasan D.: 4-0 olduğunda levyeyle gidip kaleciyi kaleden çıkartmaya çalıştı, olmayınca kale arkasında oynamak istediğini söyledi. Maç 4-4 bittiğinde ise "inancımızı hiç kaybetmedik, umutsuzluğa bir an bile kapılmadık" diyerek formasını öptü.

Türkiye:
Doğan Ç.: Elinden geleni yaptı. Gollerde yapabileceği fazla bir şey yoktu.
Ömer L.: İlk golü attığı gibi savunma görevlerini de yerine getirdi. Neyin nasıl yapılacağını anlatarak Türklerin lideri oldu.
Kerem L.: Erkenden sakatlanmasına rağmen çok çalıştı. Savunmada başladı ama orayı sevmediği için pek kalmadı, hücumda etkili olduğu günlerden biri değildi.
Kerem Ü.: Kahramanca mücadelesini, maçın sonunda burnunun üzerinde biriken kam damlası anlatıyordu. Arnavutlara karşı Bülent Korkmaz gibi direndi ancak son saniye golünde yandı!
Müçteba A.: Suat'la ikili mücadelesi görülmeye değerdi. Suat'la münakaşaları, penaltıya sebep olması, takım arkadaşlarıyla didişmesi ve attığı şık golle maç boyu gündemde kalmayı bildi.
Atilla L.: Her zamanki gibi iyi niyetle mücadele etti, iyi niyetle rakipten birkaç kişiyi telef etti. O da son dönem dibe vuran grafiğini düzeltmenin çaresini yeni ayakkabıda arayanlardan. Başarılı da oldu; bir yükseliş söz konusu. Topla daha sıcak ilişki kurabildi.
Erdoğan Ö.: Ortasahada top dağıtan oyuncu rolünü üstlendi, fakat dağıtacak adam bulamadığı için isyan etti. Takımın geride çok adamla kalmasıyla üstündeki yük arttı. İster istemez yoruldu.
Can B.: Forvet başladı ama Sami A. gibi o da rücu ederek devam etti. Penaltı pozisyonunda rakibin lehine davranmaktan çekinmeyerek o da kendine bir centilmenlik payı çıkardı.

Hiç yorum yok: