13 Mayıs 2010 Perşembe

ABBAS BALABAN'LA MAÇIN ANALİZİ

Aklın yolu bir

Bu köşede sürekli yazdık çizdik. Her ne kadar “bihaber” ayağına yatsa da, LÖmer Bey’in bu satırları okuduğu ortaya çıkıyor. Kendisi kariyerli bir hoca olabilir ama ben de tevazuyu çok sevmem, zira gerçek sanılabilir korkarım: 48 yıldır bu işi yapıyorum ve ben de en az onun kadar bu işi bilirim.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Okuduğun gazete satırlarından feyz aldığını saklayacaksın diye kulağını tersten göstermeye hele, hiç hacet yok! Aklın yolu bir, LÖmer efendi. Bak, K. Kerem’in karşısına Ozan’ı çekince nasıl düzeldi işler. Takım tıkır tıkır oynamaya başladı. Bir geçen haftaki maça bak, bir de bu haftakine. El freni çekilmiş, ileri kıpırdayamayan bir takım nasıl oldu da bu hafta kardelenler gibi açtı?

El frenini çeken bizzat sen, gördün bırakınca neler olduğunu! Kanatlar çalışmaya başladı, ortasaha rahatladı, oyun rakip yarı alana yığıldı. Üstelik, inatla Atilla’nın önüne sürdüğün Gemal, tabiatı gereği, sana nispet ederce geri geri çekilip oyundan koptuğu, takımını tam 50 dakika bir kişi eksik oynattığı halde, bu sefer galibiyeti kaçıran sendin. Ben tabelacı yazarlardan değilim. Beraberliğe rağmen, hatalarından döndüğün için seni tebrik ederim.

Fakat hâlâ bazı ufak tefek kusurların altını çizmem gerekiyor: O Gözlüklü forveti yine sürmüşün ileri. Dua et hasbelkader beraberlik golünü attı. Ama üç haftadır yazıyorum buradan, o adamdan futbolcu olmaz. Sen o adamda ısrar edersen, futbolun hakikati sende ısrar etmez bilesin. Arjantin’den Nartallo diye bir kazulet gelmişti, bilmem hatırlar mısın. Bu ondan da bomba!

İkincisi, bu takım doğru dürüst şut çekmiyor. Topu eveleyip geveliyor, yan pas yapıyor, sonuca gidemiyor. Hiç mi aklına gelmez kenardan şut atın diye bağırmak!

Hiç yorum yok: