![]() |
Beden ve terbiyeci Prof. Dr. İSMAİL KERPİÇ |
HALI SAHA FUTBOLUNDA GAYE NEDİR?
Halı saha futbolu bir kişisel tatmin oyunudur. Gaye, hem gol
atmak, hem de golün mümkün olduğunca fazla kişi tarafından takdir almasıdır.
Demek ki, takdire şayan gol atmaktır. Böyle bir gol ya yetenek gerektirir, ya
da rakip cephede müdafi yetersizlik gerektirir.
Bu nedenle iyi kaleci ve iyi savunmacı, halı sahada aranan
unsurlar değildir. Hiç olmamaları istenmez ama iyisine de gerek yoktur. Çünkü
bir şutun çekilebilmesi için gevşek bir savunma, o şutun gol olabilmesi için de
kötü bir kaleci gereklidir. Halbuki şutu kaleyi tutan futbolcu (buna “çerçeveyi
bulan” diyoruz), golü hak etmiştir. İki çalım atıp önünü açan futbolcu[1],
topa da iyi vurmuşsa, onu çıkaracak bir kaleci istemez.
GOL GİBİ GOL OLSUN
Hayatta sosyal statü çok önemlidir, insanlar bunu sağlayan
araçlara konsantre olur ve o yolda ilerlemek isterler. Futbol sahasında statü
sağlayan tek araç goldür[2].
O halde gol nasıl olur?
Tercihen, uzun mesafeli ve falsolu bir şutla olur; yahut ipe
dizme tabirinde olduğu gibi, çok kişiyi çalımlayıp atmak da beğenilir.
Çeşitli spektaküler hallerini saymaktansa, belki şöyle
özetlemek doğrudur: mümkün olduğunca tek başına yapılan hali makbuldür.
İdeali tek başına olsa da, kolektif bir menzili olanlar da yok değildir,
ancak bu kolektivite iki kişiyi geçmez. Bunun da, diyelim iki çeşidi vardır: Birincisi, sıkı
bir orta ve kafa (yahut vole-röveşata); ikili bağları da güçlendirir. İkincisi,
bütün meseleyi şahsen halledip boş kaleye yuvarlama işini arkadaşına
bırakmaktır. Bu da itibarlıdır, ikili arasında eller çarpıştırılarak kutlanır.
Birinci örnekte, golün itibarı eşit paylaşılır, hatta
ortanın uzunluğuna, komplikeliğine göre, asistçinin payı artabilir. Bu da, halı
saha futbolunda kolektiviteyi öldürmek ve ikili ilişkileri güçlendirmek
açısından verimli bir alan meydana getirir. Sağ bek mevkiinden sol arka
direkteki forvet oyuncusuna doğrudan gönderilen falsolu mektuplar, bu tarz bir
piyasa arayışının en belirgin ürünüdür.
Denklemin basit mantığını bir kerecik olsun yazmakta sakınca
yok; golün zorluğu arttıkça itibarı da artar, o nedenle halı sahada basit olan
değil, zor olan makbuldür.
Sağ bekten havalanan mektupların adrese ulaştığı enderdir[3].
Pek çoğunlukla, mektup gerçek hedefin neresi olduğu anlaşılamayacak kadar uzak
bir adrese teslim olur. Öyle ki, gönderen niyeti yanlış anlaşılmasın diye
alıcının adını haykırarak “pardon” anlamında sağ elini havaya kaldırır. Bunu iki
açıdan ele alalım.
PARDON
Pardon, halı sahada en sık duyulan kelimedir. Kötü pasın mağdur
olmuş alıcısından dilenen özür, sosyolojik olarak da ilginç bir özürdür. Öyle ki, pası
atanın o pası atamayacağını zaten pası atmaya çalışan kişi dışında herkes
bilir.
Sahanın en gerisinden en ilerisine atılan o pas, elbette arada kalan bütün aktörleri yok sayan, sadece en uçtakiyle ilişki kurmayı deneyen, böylece golün itibar payından yüklüce bir miktarı zimmetine geçirmeyi hedefleyen, gayet bencil ve üstelik beceriksiz bir girişimdir (ayrıca forvet olduğuna göre takımın en itibarlısı ile doğrudan ilişki kurabilme ayrıcalığı da içkindir –İ.K.).
Ancak özür, gayreti görmezden gelinen bütün takımdan değil, son derece uyanık bir biçimde sadece teslimattaki hata nedeniyle alıcıdan dilenir. Böylece niyetteki ihtiyari çarpıklık değil, topun istikametindeki gayri ihtiyari çarpıklık yargılanır ve beraat garantidir.
Sahanın en gerisinden en ilerisine atılan o pas, elbette arada kalan bütün aktörleri yok sayan, sadece en uçtakiyle ilişki kurmayı deneyen, böylece golün itibar payından yüklüce bir miktarı zimmetine geçirmeyi hedefleyen, gayet bencil ve üstelik beceriksiz bir girişimdir (ayrıca forvet olduğuna göre takımın en itibarlısı ile doğrudan ilişki kurabilme ayrıcalığı da içkindir –İ.K.).
Ancak özür, gayreti görmezden gelinen bütün takımdan değil, son derece uyanık bir biçimde sadece teslimattaki hata nedeniyle alıcıdan dilenir. Böylece niyetteki ihtiyari çarpıklık değil, topun istikametindeki gayri ihtiyari çarpıklık yargılanır ve beraat garantidir.
TAÇSIZ OYUN
Teslimat hatası için özür dilemek dışında da bu tatsız (ve
yüksek) olasılığa karşı alınabilecek bazı tedbirler mevcuttur. En bilineni, taç
kuralını kaldırmaktır. Böylece gönderici için teslimat alanı hayli genişler,
son derece alakasız bir yönde seyreden paslar dahi tel örgüler vasıtasıyla
alıcının yakınlarına bir yere düşebilir. Bu, uzun pası teşvik edici bir kural
olduğu gibi, “duvar pası”nı ehlileştirmek gibi bir avantaj da sağlar. Böylelikle,
kişisel oyunu çeşitlendirmek açısından son derece verimli bir alan açar. Bir
taşla kaç kuş vurabilirsiniz?
DUVAR PASI (VER-KAÇ)
Futbolda estetik açıdan da ayrı bir yeri olan duvar pası
maalesef iki kişi gerektirir, yani kolektif bir anlayış icbar eder. Dolayısıyla
halı sahada yeri yoktur.
Halı sahada duvar pası girişimiyle topu arkadaşına atıp boş
alana koşan futbolcu, çoğunlukla vardığı noktada topla buluşmak yerine, topu
attığı arkadaşının itişe kakışa şut pozisyonuna girmeye çalışmasını ve topu
kaptırmasını izlemek durumunda kalır.[4]
Gerçek futbolda üç, belki dört pas öncesi öngörülmüş kurgulu hücumlar
mümkünken, halı sahada top ayağına gelen her futbolcu kendi planını baştan
yaptığı için çelişkili bir durum ortaya çıkar. Tek tek her oyuncuda yıkılan bir
oyun planı nedeniyle sahada homurtu eksik olmaz.
Tel örgüler buna da çaredir. Topu alan oyuncu, sahada altı
tane top bekleyen arkadaşı varken, verirse bir daha haber alma şansı
olamayacağı için topu onlara değil, tel örgülere atarak yapar duvar pasını.
Duvar itaatkârdır, pası aldığı açıyla geri verir, ama bazen yapısındaki
yamukluk nedeniyle topu absorbe eder ve süratini düşürüp tellerin önünde bir
sıkışma oluşmasına meydan verir. Bir yandan tellere tutunup sıkışan topu
tekmeleyen iki üç tipleme de, halı saha futbolunun simgesel fotoğraflarından
biridir.
(Devem edecek...)
1 yorum:
Hocam, ben sizi düzenli olarak takip ediyorum. Sayenizde bütün halı saha maçlarını okuyabiliyorum artık. Acaba allah göstermesin muhalif kişiliğinizden ötürü mü size televizyonda program yaptırmıyorlar? Paralel medyaya çıkamaz mısınız? Çünkü uygulamalı görmek istiyoruz.
Yorum Gönder