30 Aralık 2010 Perşembe

2010'UN ŞAMPİYONU CAN

Teşekkürler İletişimspor
52 haftalık bir sezonu, bayram ve tatil fireleriyle, 49 maç oynarak tamamladık. Bu 49 maçın tamamına gelen ve 48'inde sahaya çıkan Can, devamlılığın getirdiği avantajla, sezonu şampiyon olarak tamamladı. Devamlılığın hepimiz için önemli bir değer olduğu kuşkusuz. Onun için, bu kardeşimizi tebrik ediyor ve hemen aşağıda kutlamalardan bir kesiti ilginize sunuyoruz.



(Can bir kabarede şampiyonluk sevincini kutlarken Müçteba, Hüsnü, Kıvanç ve Ümit gibi sevgili dostları onu yalnız bırakmadı. Tam randıman için sesi açmayı ihmal etmeyiniz.)

Diğer taraftan, ciddi oranda maç kaçıran (12 maç) Kerem Ü, oynamış olduğu maçlarda en iyi galibiyet-mağlubiyet oranını tutturduğu için ikinci tablomuzun, yani performans tablomuzun şampiyonu olmuştur. Ona da tebriklerimizi yolluyoruz.

Sezonu Ocak'ın ilk haftası başlattığımız için, sonu da yıl sonuna denk geldi. Bu vesileyle, Can ve Kerem'in şampiyonluklarıyla birlikte bütün İletişimspor camiasının yeni yılını da kutluyoruz. Herkese iyi şeylerle dolu bir yıl diliyoruz. 2010 boyunca aramızda dilediğimiz kadar bulunamayan dost ve ağabeylerimizi de 2011'de aramızda görmek istiyoruz.

Durmak yok, yola devam: 5 Ocak çarşamba günü puanlar sıfırlanacak, yeni sezon başlayacak. Ve blogumuz da yenilikleriyle, bu yıl da sizlerle olacak. 5 Ocak'ta görüşmek üzere.

2010 nihai puan durumu:


2010 52. (son) hafta purumu


23 Aralık 2010 Perşembe

16 Aralık 2010 Perşembe

3 Aralık 2010 Cuma

tarihi başarı: wikileaks'in bize bulaşmasını engelledik

kıymetli camia,

bildiğiniz üzere son günlerde yurtta ve dünyada bir wikileaks fırtınası esmektedir. söz konusu internet sitesi bir takım gizli yazışmaları ele geçirmiş, bunları umuma sunma faaliyetine başlamıştır. dünya liderleri bu durum karşısında şaşkın, çaresiz, ürkek ve dahi umarsızdır.


üç gün önce yönetim kurulumuzun Birinci Harbi Umumi görmüş telefonu acı acı çaldı. derinden gelen sese "alooo" dediğimizde karşıdaki kişi bir takım yabancı cümleler kurmaya başladı. "nasıl bir oyunun içine çekiliyoruz" diye düşünürken, ses kendini tanıttı: Julian Assange.

yayımladığı belgelerle dünyayı sarsan adam bizi takip ettiğini, yeni bilgi açıklamaları için böylesi cesur kanallara ihtiyacı olduğunu, sitemizi kullanmak istediğini söyledi. "seve seve" dedik. fakat Assange'ın başka bir arzusu daha vardı: "İletişimspor'da forma giymek."

eşbaşkanlar olarak kısa süreli şaşkınlığı üzerimizden atar atmaz, kendisine siyasi mülteci olarak kapılarımızın her zaman açık olduğunu, kalacak yer meselesini bir şekilde halledebileceğimizi ancak takımda forma giymenin o kadar kolay olmadığını izah ettik. sinirlenen Assage, "Elimdeki belgeler..." dedi, "İletişimspor'u karıştırırım, bitiririm."
eşbaşkanlar olarak haykırdık: "Yürü git lan! Sen bizi tehditlere pabuç bırakacak insanlardan mı sandın? Demirden korksak trene binmezdik."

ne var ki, Assange kararlıydı. bize altta görmüş olduğunuz, daha sonra dünya medyasında da yayımlanan "wikileaks'in rafları" fotoğrafını gönderdi. gözlerimize inanamadık: takımımızın topluca bir resmi, akil adam Ü.K.'nın ve tarihçi şahsiyet Sezar A.'nın portreleri karşımızdaydı. yuvarlak içine alınmış harfleri birleştirince ise Ulu Önder'in adı ortaya çıkıyordu.


neticede yönetimimiz Assange ile yaptığı pazarlıklar söz konusu fotoğrafın bizimle ilgili kısımlarını sildirerek yayımlamasını sağlamıştır. bunun karşılığında kendisine tek vaadimiz, "Tamam hacı, bir-iki maçta adam eksik olursa oynarsın!" olmuştur.  yani iki gün sonra adam sahaya gelirse şaşırmayın yani... 

İletişimspor Yönetim Kurulu iç ve dış mihraklara karşı tüm üyelerinin menfaatlerini sonuna kadar savunmakta kararlıdır. camiamızın kıymetli üyeleri endişelenmesin. Ulu Önderimizin dediği gibi "Adam adama savunmalarda zorlanıyorum biraz ama hattı müdafa yoktur, sathı müdafa vardır. o satıh bütün İletişimspor camiasıdır." 

kamuoyuna saygıyla duyrulur,
eşbaşkanlar
Can Belge&Kıvanç Koçak   

ABBAS BALABAN'LA MAÇIN ANALİZİ

BAYRAMPAŞA'DA GOL SAĞANAĞI

Kıymetli dostlarım, geçirdiğim mesane ameliyatı nedeniyle uzunca bir süre siz sevgili okurlarımdan uzak kaldım. Bunun bana, hastalığımın yanı sıra nasıl bir acı verdiğini tahmin edemezsiniz. Ancak kalpten inandığım Türk hekimlerinin olağanüstü gayretleriyle bu belayı da atlattım. Bu hafta, hâlâ bazı ağrılarım olmasına ve doktorlarımla hanımın mutlak yasağına rağmen içimdeki genç Abbas'ı durduramadım ve kalkıp Bayrampaşa'ya gittim. Bu özlemle, bu karşılaşmayı biraz daha uzun ve masalsı bir havada nakletmek istiyorum. Ama önce, biraz eski usül girmek zorundayım yine lafa:
Biz düzeldik ama, Racır Lömer'in oyun anlayışında hâlâ bir düzelme yok! Osman diye gençten birini koymuş, koymuş da, ne yapacağını söylemeyi unutmuş galiba! Ben 90 dakika dikkat ettim, bu çocuk nerede oynar anlayamadım vallaha. Bir sol bekte, bir sağ açıkta, bir stoperde, bir forvette... Kaleye geçmediği kaldı diyecektim, onu da yaptı! Sonra, hâlâ o İtalya'dan getirttiği saçı uzun forvetten gol bekliyor. Nasıl golcüyse, bizim hanımın bir eliyle helvayı karıştırırken atacağı golü yapamıyor, kafa vuracağı topa Amerikan artisti görmüş Bruş Li gibi atlıyor, yerden gelen topa arkasını dönüyor...

Suat'ı çok hazır gördüm. Severim ben mücadeleci futbolcu. Adam hem topunu oynadı, hem sahada kavgasını verdi. Hasan tipik 10 numara; mücadeleden kaçmaya devam. İşler yolundayken beyefendi kral, sorunlar başlayınca vın turizm! Bu maçta da bilhassa ikinci yarıda sahada kendisini gören bayramlıktı. Ne bir ikili mücadeleye girdi, ne top aldı, ne araya kaçtı. Stoperin arkasında flörtü mü var nedir, sürekli kendi stoperinin arkasında küskün bir suratla sanki kaybettiği bir şeyi arıyor. Ona bu maç için koca bir sıfır veriyorum.

Kemal onun tersi, her daim takımını motive etmek için çabaladı durdu. Hatta, takım galip duruma geçtiği bir pozisyonda egosit davranıp bir şut çektikten sonra takım arkadaşlarını bir araya toplayıp egoistçe davrandığını, ama bunun uzun süre defans yöresinde sürgün kalmaktan kaynaklanan bir özleme bağlanabileceğini, dolayısıyla kendisine kızılmaması gerektiğini, herkesin aynı özveriyle topunu oynamaya devam etmesini istediğini, takımın genel hal ve gidişatından genel olarak memun olduğunu belirten kısa bir konuşma yaparak görev yerine döndü.

Sahada beni rahatsız eden şeylerden biri, Hüsnü ve Ahmet golcülerin kendi iç rekabetleri. Her ikisinin takımlarının galibiyetini değil, bir diğerinden bir fazla gol atmayı hedefliyor olması, yer yer oyun disiplinine zarar veriyor. Bilhassa maçın sonlarına doğru oyunun zıvanadan çıkmasına yol açıyor. Eski şanlı kaptanlar dönemini hatırlıyorum da, sahada böyle disiplinsizliklere mümkünü yok izin vermezlerdi.

İtalyan (topçu demeye dilim varmıyor) forvet ve bu iki disiplinsiz golcüye rağmen maçta 24 gol izledik. Düşünün Ünivar beyin sadece ilk yarıda 12 şut çektiği bir karşılaşmadan bahsediyoruz. 7.incisiydi galiba, durumdaki tuhaflığı o da fark etmiş olacak, "şut vuruyorum" diye ihbarla vurabildi ancak. Vurdu da nereye vurdu. Ama o şut silsilesi içinden bir tanesi kaleyi de buldu. Eh 24 golden biri Kerem beye nasip olmuş oldu çok şükür, ikinci yarı bir daha denemedi.

Velhasıl, özlemişim, lafı biraz uzattık. Onlar da, 24 gollü bir hoşgeldin töreni düzenlediler bana. Artık yazılarımla eski sıklıkta olmasa da aranızda olacağım için mutluluğumu belirterek bitireyim bu hafta.

25 Kasım 2010 Perşembe

2010 47. hafta puan durumu*


*46. hafta maçı oynanmamıştır

24 Kasım 2010 Çarşamba

resmi duyuru 2 ve başöğretmen Hüsnü Abbas'tan bir anı

Değerli camia,

İletişimspor Yönetim Kurulu’nun fitbolumuza kazandırdığı yeniliklerden birisi olarak bu akşam sahaya çıkacak kadroları maçtan önce açıklamış olmaktan gurur duyuyoruz. Kadro oluşumu saat 15.15 itibariyle, İletişim Yayınları büyük editörler odasında noterler Berna Akkıyal, Buğra Büte, Özgür Yıldız huzurunda çekilen kura sonucu gerçekleşmiş, takımların denkliği konusunda uzman denetçi Kerem Ünüvar’dan da görüş alınmış kura çekimi tescil edilmiştir.

Öğretmenler günü vesilesiyle sizlerle Ulu Önder Hüsnü Abbas’ın bir anısını paylaşmak da isteriz:
Hüsnü Abbas 1936’da yiğitliğini, zaferlerini, inkılaplarını anlatan bir şiir yazan Kemal Gökhan’a, ‘Olmamış,’ der; ‘Benim asıl niteliğim var ki onu hiç yazmamışsın... Benim asıl kişiliğimdir; ben milletimin öğretmeniyim, bunu yazmamışsın!”
Başöğretmen Hüsnü A., modern futbol hakkında bilgilerini aktarırken
futbolcular ilgiyle dinliyor. Foto: Buğra Büte

Değerli futbolcularımıza saygıyla duyururuz,
Eşbaşkanlar
Can Belge&Kıvanç Koçak  
A: Kerem L., Müçü, Kıvanç, Kerem Ü., Erdoğan, Ömer L., Hamit, Can
B: Suat, Hasan, Cem, Hüsnü, Sami, Kemal G., Atilla, Ahmet

11 Kasım 2010 Perşembe

Haşmet Yılmazcan'la "Tatlısert Futbol"

BALONUNA KAVUŞAN BİR ÇOCUĞUN ESRİKLİĞİ...

uzun yazmayı sevmem demiştim...
***
ama bu kadar kısa yazacağımı da beklemiyordum doğrusu...
***
geç yatarım. bir sabah telefonla uyandım. gözü yaşlı Can kardeşim, Kıvancım arıyor. "abi, proje bitti bitiyor, senin yazılara son vermek durumundayız."  
***
şaşkınlık... üzüntü... hırs... bu pırlanta gibi gençlerin bu kokuşmuş medya ortamında tutunamayacaklarını önceden mi hissetmiştim? belki evet, belki hayır...
***
"üzülmeyin" dedim, "hayat, anlaşılamama sorunsalına dayanır zaten. size destek vermeyenler üzülsün."
***
erken kalkarım. geçen sabah kahvemi yudumlarken çaldı yine telefon. şen şakrak sesiyle Can kardeşim, Kıvancım hattın ucunda. "abi, dönüyoruz. iddialıyız..." 
***
mutluluk... neşe... coşku... bu pırlanta gençlere destek veren Bombacı Hüsnü kimsenin cesaret edemediğini yapmış, gençlerin önünü açmış. oysa kendisi de hala genç değil mi?
***
mutluluk, bir çocuğun elindeki uçan balon gibidir bazen. balonuma tekrar kavuşmuş gibiyim...
***
gerisini siz anlayın artık...

RESMÎ DUYURU

Çok kıymetli futbolcu arkadaşlar,

Bildiğiniz gibi Kasım ayı itibariyle, ulu önderimiz Bombacı Hüsnü Abbas büyük bir mücadeleyle kurup yücelttiği Halı Saha organizasyonunun yönetim faaliyetlerinden çekilmiştir. Çekilirken de, kan ve şanla kurduğu organizasyonumuza en yürekten sahip çıkacaklarına inandığı Can Belge ve Kıvanç Koçak’ı bu kutsal vazife için yetkili kılmıştır. Yönetim faaliyetleri artık, O’nun eserini sonsuza dek yaşatmak parolasıyla yola çıkan bizlere düşüyor.





Göreve geldiğimiz andan itibaren Batı’nın iyi taraflarını almak ve muasır seviyemizi ilelebet yükseltmek maksadıyla kolları sıvadık. İlk hedefimiz, Halı Sahamızda yaşanan huzur ve asayişin bozulmamasını sağlamaktır. Bunun için, Yeşilköy Bombacısı’nın ilkelerinden sapmadan, medeni uygulamalara imza attık.

Bilindiği gibi, Halı Sahamızın Çarşamba günleri asayiş ve emniyet içerisinde top oynayabilmesi için müspet sayıda kadrolara ihtiyaç duyulmaktadır. Muasssır medeniyetler gereği, bu sayının ne az, ne çok olması, ayrıca kendi içinde muhteşem bir denge muhafaza etmesi gereklidir. Bunun için, ulu önderimizin vaktiyle onay verdiği kura sistemi yerine, Kartaltepe Başforvedi’nin “adalet topun temelidir” buyruğu gereği, yeni bir sistem getiriyoruz. Buna göre, kadro fazlası mesele haline geldiğinde, bunun hesabı ve cezası evvelce kadro eksiğine sebebiyet verenlere kesilecektir. Yani, kadrodan futbolcu eksiltmek gerektiğinde, bir önceki hafta mevcut olmayanlar arasından, toplamda en az mevcudiyet gösteren seçilecek, böylece Halı Saha’nın devamlılığına katkıda kusur etmeyenler kollanacaktır.

Bunun dışında: Organizasyon tarihimiz boyunca çeşitli dış mihrakların kışkırttığı isyanların en temel sebebi olmuş bulunan kadro teşekkülü de, yönetimimiz döneminde teknolojik aygıtların devreye sokularak otomatikleşmesiyle sağlanacaktır. Kişisel tercihlerin devreden çıkmasıyla, kadroya itiraz etmek isteyenler karşılarında muhatap olarak bir makine bulacaklardır. İstiyorlarsa, onunla konuşsunlardır.


Otomatik kadronun dengeli olabilmesi, futbolcuların mantıkî bir tasnifini gerektirir. Bunun için son derece karmaşık ve matematik ilminin sınırlarını zorlayan çalışmalar elzemdir. Aşağıda bu çalışmaların yapılış süreciyle ilgili bir belgenin kopyasını da göreceksiniz.


Futbolcu kardeşlerimiz merak etmesinler! Ataköy Golcüsü büsbütün idareden çekilmiş değildir. Vergi sistemimiz halen ulu önderimizin elindedir. Yönetimimiz bu konuda da araştırmalarına başlamış, kuşkusuz daha medeni, daha hakça ve herkesin oyuna katkısı oranında vergilendirileceği yeni bir sistem üzerinde de çalışmaktadır. Ancak muasır medeniyetlerde bile olmayan bu sistemin hazırlanması zaman alacağından bu şu anda bir gündem meselesi değildir.

Yönetimimiz, ayrıca İletişimspor sitemizin yeniden yazın hayatına döndüğünü bildirmekten de candan kıvanç duyar. Bundan sonra, aşağıda göreceğiniz gibi, puan tablosu, performans tablosuyla birlikte sunulacaktır. Ve kıymetli yazarlarımız da, resmî sitemizde yeniden sizinle buluşmaya başlayacaktır.

Hepinize hayırlı olması dileğiyle.

Halı Saha Yönetim kurulu adına,
Eşbaşkanlar
Kıvanç Koçak&Can Belge

2010 45. hafta puan durumu


17 Eylül 2010 Cuma

2010 37. hafta puan durumu*


* not: 36. hafta maçı oynanmamıştır...

19 Ağustos 2010 Perşembe

2010 33. hafta puan durumu*


* not: 32. hafta maçı oynanmamıştır.

5 Ağustos 2010 Perşembe

1 Temmuz 2010 Perşembe

2010 26. hafta puan durumu


LANGIRTTA SON DURUM

Ümit Bey'in uzayan sakatlığı ve Erdoğan Bey'in yine gecikmesi nedeniyle turnuvaya bu hafta tek maçla devam edilebildi. Can-Müçü ikilisi, Cem-Lömer ikilisine 5-4 mağlup olarak gruptan çıkma şansını mucizlere bıraktı. Lömer-Cem çifti ise liderliğe tükseldi.

LANGIRT TURNUVASI

TAKIMLAR:

a) Suat-Kerem
b) Hamit-Ümit
c) Hüsnü-Kemal
d) Sami-Kıvanç
e) Müçü-Can
f) Atilla-Kerem Ü.
g) Doğan-Erdoğan
h) Ömer-Cem

FİKSTÜR:
GRUP AŞAMASI:
9 Haziran 2010:

SUAT - SAMİ: (3-6)
ATİLLA - DOĞAN: (2-7)
HAMİT- HÜSNÜ: (____-____)
MÜÇÜ - ÖMER: (4-5)

PUAN DURUMU:


16 Haziran 2010:

SUAT - HAMİT: (____-____)
MÜÇÜ - ATİLLA: (4-5)
HÜSNÜ - SAMİ: (4-5)
DOĞAN - ÖMER: (____-____)

23 Haziran 2010:

SUAT - HÜSNÜ: (3-6)
MÜÇÜ - DOĞAN: (____-____)
SAMİ - HAMİT: (____-____)
ATİLLA - ÖMER: (1-8)

YARI FİNALLER:
30 Haziran 2010:

A GRUBU LİDERİ (_________) - B GRUBU İKİNCİSİ (__________):(____-____)
A GRUBU İKİNCİSİ (_________) – B GRUBU LİDERİ (___________):(____-____)

FİNAL:

30 Haziran 2010:

21 Haziran 2010 Pazartesi

LANGIRT TURNUVASI

İKİNCİ HAFTANIN SONUNDA...

TAKIMLAR:
a) Suat-Kerem
b) Hamit-Ümit
c) Hüsnü-Kemal
d) Sami-Kıvanç
e) Müçü-Can
f) Atilla-Kerem Ü.
g) Doğan-Erdoğan
h) Ömer-Cem

FİKSTÜR:
GRUP AŞAMASI:
9 Haziran 2010:

SUAT - SAMİ: (3-6)
ATİLLA - DOĞAN: (2-7)
HAMİT- HÜSNÜ: (____-____)
MÜÇÜ - ÖMER: (____-____)

PUAN DURUMU:


16 Haziran 2010:

SUAT - HAMİT: (____-____)
MÜÇÜ - ATİLLA: (____-____)
HÜSNÜ - SAMİ: (4-5)
DOĞAN - ÖMER: (____-____)

23 Haziran 2010:

SUAT - HÜSNÜ: (3-6)
MÜÇÜ - DOĞAN: (____-____)
SAMİ - HAMİT: (____-____)
ATİLLA - ÖMER: (1-8)

YARI FİNALLER:
30 Haziran 2010:

A GRUBU LİDERİ (_________) - B GRUBU İKİNCİSİ (__________):(____-____)
A GRUBU İKİNCİSİ (_________) – B GRUBU LİDERİ (___________):(____-____)

FİNAL:

30 Haziran 2010:

18 Haziran 2010 Cuma

HOCAEFENDİNİN MÜTEVAZI DÜNYASI

Ümit Hocaefendi müritlerinden biri tarafından ağırlanırken

10 Haziran 2010 Perşembe

2010 23. hafta puan durumu


YENİ LANGIRT TURNUVASI BAŞLADI

Eşleşmeler heyecan yarattı

Doğan ve Hüsnü beylerin şampiyonluğuyla biten birinci geleneksel langırt turnuvası ağızlarda hoş bir tat bırakmış olacak ki, ikinci turnuva daha büyük bir heyecan ve ilgiyle başladı. Vaktiyle turnuvaları sabote etmeye çalışan bir kısmın dahi yeni turnuvada oynamak için yer ayırttığı gözlerde kaçmadı.

Ve Hüsnü Bey'in yaptığı çekilişle yeni turnuvanın startı verildi. Hüsnü Bey bu kez Kemal Gökhan'la eşleşirken Doğan Bey isim benzerliğinden Erdoğan Bey'le eşleşti. İlk turnuvada kural hatalarıyla haklarının yendiğine inanan LÖmer-Sami çifti de ayrıldılar, LÖmer bu kez askerden yeni dönen Cem beyle eşleşirken Sami bey ise kendine Kıvanç beyi buldu. Yeni eşinden hayli memnun gözüken Kıvanç bey bu kez turnuvada finali hedeflediğini söylüyor.

Turnuvanın ilgi çekici eşleşmelerinden bir ise, Atilla Bey'le Kerem Ü BEy oldu. İkili daha ilk müsabakada saç saça girdi.

İşte son durum:

TAKIMLAR:

a) Suat-Kerem
b) Hamit-Ümit
c) Hüsnü-Kemal
d) Sami-Kıvanç
e) Müçü-Can
f) Atilla-Kerem Ü.
g) Doğan-Erdoğan
h) Ömer-Cem

FİKSTÜR:

GRUP AŞAMASI:

9 Haziran 2010:

SUAT - SAMİ: (3-6)
ATİLLA - DOĞAN: (2-7)
HAMİT- HÜSNÜ: (____-____)
MÜÇÜ - ÖMER: (____-____)

PUAN DURUMU:


16 Haziran 2010:

SUAT - HAMİT: (____-____)
MÜÇÜ - ATİLLA: (____-____)
HÜSNÜ - SAMİ: (____-____)
DOĞAN - ÖMER: (____-____)

23 Haziran 2010:

SUAT - HÜSNÜ: (____-____)
MÜÇÜ - DOĞAN: (____-____)
SAMİ - HAMİT: (____-____)
ATİLLA - ÖMER: (____-____)

YARI FİNALLER:

30 Haziran 2010:

A GRUBU LİDERİ (_________) - B GRUBU İKİNCİSİ (__________):(____-____)
A GRUBU İKİNCİSİ (_________) – B GRUBU LİDERİ (___________):(____-____)

FİNAL:

30 Haziran 2010:

4 Haziran 2010 Cuma

Haşmet Yılmazcan'la "Tatlısert Futbol"

HAYAT BİR TOP GİBİ YUVARLANIRKEN SÖYLENEN SICAK BİR MERHABA...

ben uzun yazmayı sevmem...
***
diyeceğimi ortaya derim; beğenen alır, beğenmeyen ortada bırakır...
***
fakat ortada bırakanlar sonra üzülürse ona da bir şey yapamam.
***
zaten hayat, bir rembrand tablosundaki hüznü yakalamaktan başka nedir ki?
***
arkadaşlar sağolsunlar beni "usta spor yazarı" olarak lanse etmişler. kalemim kuvvetlidir ama önemli olan yürekteki kuvvet değil midir?
***
evet, Suat A. için o sözleri diyen yazarım ben: "skoru bilmeyen biri Suat'ın uzaktan şut çektiğini görünce takımının geride olduğunu anlar."
***
merak etmeyin, hepinize laflar hazırladım. hepinize yetecek kadar sözüm var.
***
sözler, gece ayışığında rakseden ateş böcekleri gibidir zaten.
***
futbolla, romantizmi bir araya getiren; ustalarımdan (özellikle yılmaz özdil, haşmet babaoğlu ve bilgin gökberk'i anmak istiyorum. beni yazmaya teşvik eden abbas balaban abimin yeri ise apayrıdır elbet) öğrendiklerimi kendi küçük dünyamla harmanlayıp sizlere aktaran; korkusuz yazılar olacak bunlar.
***
o kadar...
***
ve merhaba...

2 Haziran / Önlüksüzler 10 - Önlüklüler 6

- İletişimspor'un müsabaka öncesinde tam kadro yerini almış olması, langırt turnuvasının nihayetlenmesini sağladı. Erdoğan Ö. sahaya erken gelerek gösterdiği özverili davranışı nedeniyle tebrikleri kabul etti.

- langırt turnuvasında sahadan çekilen tek takımın oyuncularından Müçteba A.'nın sonradan langırta duyduğu ilgi gözlerden kaçmıyor. Müçü'nün sonraki turnuvada kendisine eş olarak ısrarla Kıvanç K.'yı istemesi "çocukta kimsenin görmediği cevheri mi gördü acaba?" dedirtti.

- kaleci Doğan Ç.'nin müsabakaya eşini getirmesi, "daha önce diğer kaleci Ender de çocuğunu getirmişti, kaleciler arasındaki rekabet üst düzeyde demek" yorumlarına yol açtı.

Tek Seçici: Racır LÖmer
Önlüklüler: Gemal G. (**), LÖmer (**), Suat A. (***), Atilla L. (*), Cem T. (**), Kıvanç K. (*), Erdoğan Ö. (**)
Önlüksüzler: Doğan Ç. (***), Can B. (***), Kerem L. (****), Müçteba A. (***), Hamit B. (***), Ümit K. (***), Hüsnü A. (***)

maçın özeti
yazarımız Abbas Balaban'ın eleştirilerine kulaklarını tıkadığı mı yoksa bunları ciddiye mi aldığı tam olarak anlaşılamayan Lömer'in, geçen haftaki kadroya yaptığı küçük dokunuşlarla sahaya dizilen takımlar (Kerem L.-Erdoğan Ö. değişikliği, Bahadır'ın yokluğunun kaleciyle doldurulması) maça birbirlerini tartarak başladılar. ne var ki, zaman geçtikçe oyuna hakimiyetlerini koyan Önlüksüzler skoru 6-1'e kadar getirmeyi başardılar. oyunun ikinci yarısında kısa bir süre ciddi bir toparlanma sürecine giren Önlüklüler peşpeşe buldukları üç golle farkı kapatmaya başlayıp Önlüksüzleri dağılma noktasına getireseler de oyunu tekrar soğutup gol bulmayı başaran Önlüksüzler farkın kapanmasına izin vermeyerek sahadan galibiyetle ayrıldılar.

karne:
Gemal G.: etkisiz bir günündeydi. maç öncesi yaşadığı "cüzdanım, cüzdanımmm, cüzdanımmm nerdeee" gerginliğinin yer yer sahaya yansıdığı görüldü.
LÖmer: haftalar değil, aylar sonra yenilgiyle tanışarak hüznü tattı. kendisini eleştiren Abbas Balaban'a cevap hazırlıkları içinde olduğu gelen duyumlar arasında.
Suat A.: "skoru bilmeyen biri Suat'ın uzaktan şut çektiğini görünce takımının geride olduğunu anlar." usta spor yazarlarından birinin söylediği bu sözlerinin doğru olduğu bir kez daha kanıtlandı.
Atilla L.: sergilediği futbol gece gezmelerinden başını kaldırmadığı yolundaki söylentilerin ispatı gibiydi.
Cem T. : geçen haftanın parlak ismi, parlaklığını aynı hızla kaybetti.
Kıvanç K.: rakibin kendi kalesine gol attırmayı beceriyor da kendisi gol atamıyor.
Erdoğan Ö.: takımda mücadele eden isimler arasında olmasına rağmen çabası yeterli olmadı.


Doğan Ç.: eşinin tribünden verdiği destekle iyi bir maç çıkardı.
Can B.: arkadaşlarına verdiği "al da at" paslarının neticesiz kalmasına biraz canı sıkılsa da bilhassa oyundan düştükleri dakikalarda takımı toparlayan isimdi.
Müçteba A.: başarılı bir müsabaka çıkardı. zaferden memnuniyetini maç sonunda yaptığı ""iyi oynadık bea" açıklamasıyla gösterdi.
Kerem L.: puan tablosunun zirvesindeki isim buraya hak ederek geldiğini gösteren bir oyun sergiledi.
Hamit B.: oynadığı hatasız oyun arkadaşları tarafından da takdir gördü.
Ümit K.: maçın başlarında girdiği bir ikili mücadelde yerde yuvarlanıp sakatlanması oyununu etkilese de ileri uçta iyi işler yaptı.
Hüsnü A.: yılların tecrübesiyle üzerine düşen görevleri yerine getirdi, gollerini attı.

2010 22. hafta puan durumu


3 Haziran 2010 Perşembe

ANKET SONUCU: ERDOĞAN'A ÇAY YOK

4 Hafta çay yasağı

Kişisel kaprisleriyle langırt turnuvasının sürmesine engel olan Erdoğan Bey kamuoyunca suçlu bulundu ve cezası anket yoluyla hükme bağlandı. Buna göre, Erdoğan Bey 4 hafta boyunca maç sonlarında çay içemeyecek.

Bu arada "3 hafta arabada rock dinlesin" yüksek oy aldı, "2 hafta mecidiyeköy trafiğine girsin" seçeneği ise mecidiyekö yolcusu çok yok diye muhtemelen, daha az oy aldı. En sert ceza "2 hafta tek top oynasın" ise, çok zalim bulunduğu için oy alamadı. Erdoğan Bey suçsuz olduğunu belirtmekle birlikte, diğer cezalara bakınca sonuca sevindiğini söylüyor.

ŞAMPİYON HÜSNÜ-DOĞAN

Langırt turnuvası sona erdi


Erdoğan Bey'in de nihayet teşrifiyle, bu hafta langırt turnuvasında eksik kalan son grup maçı, yarı finaller ve final oynandı. Turnuvadan sürpriz çıkmadı ve Hüsnü-Doğan ikilisinin Mavi takımı şampiyon oldu.

Bildiğiniz gibi, B Grubu favori Mavi takımın liderliğiyle sona ermişti. A Grubu'nda ise Beyaz takımla Kırmızı takım 6'şar puanda, grup finalini bekliyorlardı. Bu maçı kırmızı takım (Ümit-Ati) 7-2 kazanıp liderliği aldı. Böylece yarı finalde B Grubu'nun ikincisi Mor takımın karşısına çıkma hakkı kazandı. Turnuvanın en büyük sürprizi de o maçta gerçekleşti. Mor takım Kırmızı takımı 5-4 yendi. Bu arada yarı finalin diğer ayağında MAvi takım da Beyaz Takım'ı 9-0 gibi rekor farkla yenince finalin adı Mor-Mavi oldu.

Final heyecanı

Final maçı da büyük bir heyecana sahne oldu. Mutlak favori Mavi takım oyunda istediği üstünlüğü kuramasa da klas ayaklarıyla sonuca gitmeyi başardı vce skoru 4-2 yaptı. İş bir gole kalmışken seyircinin desteğiyle hareketlenen Mor takım önce 4-3, sonra 4-4 yaptı. Fakat tecrübe o vakit ortaya çıktı ve sinsi bir gol müsabakayı 5-4 Mavi takım lehine çevirdi. Böylece birinci geleneksel Bayrampaşa langırt turnuvasının şampiyonu Mavi takımla Hüsnü ve Doğan beyler oldu. Kutlarız. Mor takım ise gösterdiği mücadeleden dolayı tebrik edildi.

Maç sonuçları ve puan tablosu:






FİNAL:

Mavi Takım-Mor Takım: 5-4

YARI FİNAL:

Beyaz Takım-Mavi Takım: 0-9

Mor Takım-Kırmızı Takım: 5-4

A GRUBU

Kırmızı-Siyah: 5-4
Sarı-Beyaz: 0-3
Kırmızı-Beyaz: 2-7
Sarı-Siyah: 0-3
Siyah-Beyaz: 2-7
Sarı-Kırmızı: 0-3

B GRUBU

Mor-Yeşil: 5-4
Turuncu-Mavi: 1-8
Mor-Turuncu: 7-2
Yeşil-Mavi: 3-6
Mor-Mavi: 2-7
Yeşil-Turuncu: 5-4

27 Mayıs 2010 Perşembe

ABBAS BALABAN'LA MAÇIN ANALİZİ

Takke düştü kel göründü

Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. Racır LÖmer teknik direktör falan değil kardeşim! Diyeceksiniz 40 yıllık hoca, geçmişi başarılarla dolu... Ben de size derim ki, o eskidendi. Futbolda dün yoktur, bugün vardır. Ben bugüne bakarım.
Bugün bakıyoruz, en dinamik rakibin karşısına en yaşlı kadroyu sürüyor. Top tekniği yüksek bir kadro çıkartıyor, zannediyor ki rakip bu sıcakta koşacak, dili sarkacak, o bir top atıp işi bitirecek. Ama ne oluyor? LÖmer'in klasları, koşan gençlerin karşısında nal topluyor. Senin takımında herkes general, öbür taraf asker kaynıyor. Tamam, general iyidir, akıllıdır ama, o kadar generali bir arada ne yapacaksın? Bakıyorsun öbür tarafa, Suat'ı koymuş merkeze, etrafına askerleri donamış, herkes çalışıyor, takım takır takır oynuyor. Öyle düzende Kıvanç bile gol atıyor. Senin takımında topu alan gidiyor, kaptırıyor, kaptırınca geri gelip pozisyon alan yok! Kaptırdığın her top kalende gol oluyor. Sen kenarda uyuyorsun.
Uyuyorsun LÖmer! Kaç haftadır seni bu köşeden ikaz ediyorum. Cin olmadan şeytan çarpma. Kimsenin aklına gelmeyen şeyi yapacam diye, aklın yolunu şaşırdın. Kıyamete gidiyorsun. Bu gidişle seni ben bile kurtaramam.

ANKET SONUCU:

Tek seçicinin dokunulmazlığı hakkında düzenlediğimiz ankette 2 kişi bu dokunulmazlığın yasalara aykırı olduğunu belirtmiş. Ama genel kanı, tek seçicinin dokunulmuzlığını savunuyor: Müdahaleyi 3 kişi ayıp, 2 kişi çirkin, 1 kişi ise günah buluyor.



Bu durumda, mümkünse futbolcuların bir kişiye "tek seçicilik" koltuğunu vermesi, ancak ondan sonra karara müdahale etmemesi gerekiyor. Durum budur.

2010 21. hafta puan durumu




26 Mayıs / Önlüksüzler 14 - Önlüklüler 5

- langırt turnuvasının kimi resmi maçlarının yapılabildiği günlerden birisi olması hasebiyle maç öncesinde yine langırt heyecanı vardı. müsabakalar sonucunda bir üst tura çıkmayı garantileyen takımlar belli oldu: Ümit-Atilla, Kerem L.-Erdoğan Ö., Hüsnü A.-Doğan Ç., Can B.-Hamit B.

- İletişimspor Blogculuğun fotoğraf stokları tükendiği için, elindeki ultraüstün telefon teknolojisine başvurduğu Müçü'nün çektiği fotoğrafları olsun, video görüntülerini olsun göndermemesi İletişimspor Blogculuğun fotoğraf sıkıntısının bir süre daha süreceğini gösteriyor.

- maç öncesi yaşanan kadro krizi çabuk aşıldı: büyük başkan kadroyu yazarken Hamit'i iki kere yazdığı için toplam 15 futbolcu olduğunun anlaşılması "haydaaaa" nidalarını beraberinde getirirken, daha sonra Sami'nin hiç yazılmadığı ortaya çıkınca takımların sekizerden kurulmasının yolu açılmış oldu.

tek seçici: Racır LÖmer
Önlüksüzler: Gemal G. (****), LÖmer (***), Suat A. (****), Atilla L. (***)Cem T. (****),Kıvanç K. (***), Kerem L. (****), Kerem Ü.(***)
Önlüklüler: Can B. (*), Müçteba A. (*), Erdoğan Ö. (**), Sami A. (*), Hamit B. (*), Ümit K. (*), Hüsnü A. (*), Bahadır A. (*)

maçın özeti
limonata gibi havaların yerini bildiğin sıcak havaların aldığı günlerde futbolcuların nasıl performans sergileyeceği soru işaretiydi. nitekim takımlardan birinin bundan çok fena etkilendiği gözlendi: Önlüksüzlerin hırslı, şevkli, arzulu futboluna cevap vermekte zorlanan Önlüklüler, maçın başında biraz kıpırdanıp ilk yarıda farkı 3 golde tutmayı başarsalar da ikinci yarıda tamamen bittiler. Önlüksüzler oyun tarzlarını ikinci yarıda da bozmayarak tarihi bir farka imza atarken, özellikle kendi kalelerine attıkları gollerle dikkat çeken Önlüklülerin sıcaktan ve kadro yapısından şikayetçi oldukları gözlendi.


karne:
Gemal G.: son haftalardaki en iyi performanslarından birini sergiledi. hücumda da savunma da da istekliydi.
LÖmer: savunmada hiç aksamayarak görevini başarıyla yerine getirdi.
Suat A.: tam bir görev adamı modundaydı. ileriye hiç çıkmayarak oyunu geriden toparladı. üstelik uzaktan da hiç şut çekmedi.
Atilla L.: biz ne demiştik, "o ne top tekniği" demiştik. nitekim adeta çakma Brezilyalı performansı sergilediği maçta günün başarılı isimlerindendi.
Cem T. : askerden dönen genç oyuncu ordu milli takımında oynamanın verdiği kondisyonla sahanın etkili isimlerinden birisi oldu.
Kıvanç K.: doğru yerde doğru zamanda olmasına rağmen rakip defans oyuncuları bir adım önce davranıp kendi kalelerine gol atmayı başararak, 3k'nın gol sayısının düşük olmasına yol açtı.
Kerem L.: hücum organizasyonlarındaki etkisi skora yansıdı. çalışkanlığının semeresini puan tablosunda liderlik koltuğunu kimseye bırakmayarak da alıyor.
Kerem Ü.: Diyarbakır seyahati dönüşü sahalara dönüşü de başarılıydı. hatasız oynadı, golünü de atarak oyununu taçlandırdı.

Can B.: sıcaktan etkilendiğini söyleyen oyuncuların başında geliyordu, maçın sonlarına doğru kaleye geçerek gölgelik bir yer aradı. ibrahim tatlıses'ten "yorgunum dostlarım" adlı eseri tüm takım arkadaşlarına hediye ediyor.
Müçteba A.: "düşe kalka çıktım ben bu yokuşa / yalvardım benimle gelen olmadı"
Erdoğan Ö.: "kaç kere yıkılıp düştüm yerlere / yalvardım elimden tutan olmadı"
Sami A.: "söylenecek gibi değil dostlarım / bu yüzden suskunum bu yüzden durgun"
Hamit B.: "neler çektim neler neler dostlarım / bu yüzden mutsuzum bu yüzden yorgun"
Ümit K.: "(yorgun) yorgunum (yorgun) yorgunum / (yorgun) yorgunum (yorgun) yorgunum"
Bahadır A.: "yeter artık diye diye inledim / haykırdım sesimi duyan olmadı"
Hüsnü A.: "yıllarca acıyla dertle savaştım / halin diye soran olmadı."

26 Mayıs 2010 Çarşamba

LANGIRT TURNUVASINDA SON DURUM

Langırt turnuvasının bütün maçları oynandı, biri hariç. O da, Erdoğan Bey'in katieyn iştirak etmemesi nedeniyle bir türlü oynanamıyor. Erdoğan Bey'in rakibi Beyaz Takım'ın kaptanı Ümit Bey duruma çok öfkeli. Devamlı özel maç yapmaktan sıkıldığını söyleyen Bey, Erdoğan Bey'in yerine birinin bulunmasını, aksi takdirde uygun bir fiyata başka takımların defansını toplayacağını söyledi.

Eksik maça rağmen turnuvada yarı finale kalacak dört ekip belirlendi. Kalan tek maç eşleşmeler açısından önemli, bilindiği gibi birinciler diğer grubun ikincileriyle eşleşiyor. Şimdi B Grubu'nun birincisi Mavi takım, A Grubu'nun son maçını bekliyor. Sıkıntı yaratan konu, maçlara yetişemeyen Erdoğan Bey'in takımının da yarı finali garantilemesi.

Turnuvada son durum aşağıdaki gibi:
A GRUBU

Kırmızı-Siyah: 5-4
Sarı-Beyaz: 0-3
Kırmızı-Beyaz: ___
Sarı-Siyah: 0-3
Siyah-Beyaz: 2-7
Sarı-Kırmızı: 0-3

B GRUBU
Mor-Yeşil: 5-4
Turuncu-Mavi: 1-8
Mor-Turuncu: 7-2
Yeşil-Mavi: 3-6
Mor-Mavi: 2-7
Yeşil-Turuncu: 5-4


21 Mayıs 2010 Cuma

ABBAS BALABAN'LA MAÇIN ANALİZİ

LÖmer Harikalar Diyarında

Hafta arası gazetelerde okudum. Efendim LÖmer bey boğmaca olmuşlar, tifoya yakalanmışlar, anjinden mustaripmişler, falanmış, filanmış... Hadi ordan. Benim küçük serçelerim boş mu duruyor? İstihbarat hemen geldi: LÖmer bey eleştirilerden bunalmış Diyarbakır'a kaçmış!

Mazaret bahane, ben neticeye bakarım. Yılın en önemli maçlarından birinde LÖmer efendi takımını yalnız bırakıp Diyarbakır'a kaçamaz. Eleştiri bu işin içinde vardır. kaldıramıyorsan yapmayacaksın.

Sonuçta bu takım sahaya hocaları başlarında olmadan çıktı mı? Çıktı. Yenildi mi? Hem de nasıl! O zaman suçlu sensin LÖmer Efendi. Hiç kıvırtmaya, lafı eğip bükmeye kalkma.

Maça gelince. Rakip iyi organize olmuş, toplu hücum toplu savunma yapan bir takım. Ha, çok süper takım mı? Değil. Ama futbolla dalga geçmiyor, asgari gerekliliği yerine getiriyor. Senin takımın ne yapıyor? Al gülüm ver gülüm. Orta saha basmıyor, forvet kaleye gidemiyor. Savunma desen evlere şenlik. Niye? Çünkü kenarda disiplininden korktukları bir hoca yok. Nerde o? Diyarbakır'da. Bence kal orada Hoca. Artık bu takıma faydan değil, zararın dokunuyor.

2010 20. hafta puan durumu




19 Mayıs / Önlüksüzler 6-Önlüklüler 3

Bayram havasında müsabaka

19 Mayıs'ın tatil olması nedeniyle İletişimspor camiasının kadro kuramayacağını düşünenler yine büyük yanılgı içerisindeydiler. Dışarıdan bir takviyeyle 14 bile değil, 16 kişi top başı yaptı.

Okul tatilini vesile bilip gelen eski dost Ender Ö'nün katılması sevinçle karşılandı.

Sahanın boş olması sebebiyle bu hafta langırt turnuvasına ara verildi, doğrudan esas maça geçildi.

Fakat daimi tek seçici LÖmer'in Diyarbakır'da olması kadro dizaynında sıkıntı yarattı. Görev tebliğ edilen Can B. soyunma odasına giderken silahlı bir çete tarafından kıstırılıp elindeki kadro kâğıdı alınmak suretiyle taciz edildi. Daha sonra çetenin bu kâğıdı Doğan Ç.'ye ulaştırdığı ve kadroyu Doğan Ç.'nin oluşturduğu öğrenildi.

Bu dahi başlıbaşına bir sorun oldu. Saha içerisinde Kerem L.'nin başını çektiği bir grup ayaklanıp yasadışı eylemlerde bulunmaya başladı. Ayaklanmayı farkeden Hüsnü A. kolluk kuvvetlerini olay yerine gönderip göstericilerle diyaloga girdi. Sami A. ve Erdoğan Ö.'nün yer değiştirmesi üzerinde anlaşma sağlanınca öfkeli grup dağıldı ve müsabaka başladı.

Yeni transfer farkıyla

Maç öncesi kadro münazarası kuşkusuz, ilk defa forma giyen Barış Bey'in performansı öngörülmeden yapıldı. Maç başlayınca görüldü ki, kâğıt üzerinde (defans) ibaresiyle tanıtılan bu genç hayli kabiliyetli, üstelik güçlü kuvvetli bir yıldızmış. Oyuna kâğıt üstündeki mevkiinde başladığı için ilk bölümde kesici vazife gördü. Rakibin Hüsnü A.'yla bulduğu golden sonra ileriye destek vermeye başladı. Bu sırada menajeri Bahadır A.'yla gayet iyi anlaştığı, hatta menajerinin de performansını yükselttiği gözlendi. İkili kendi aralarında oyunu şekillendirirken, gol iştahı kabarık başka bir takım oyuncular "topla buluşamıyoruz, bari ayak altında durmayalım" olgunluğuyla geri mevzilere doğru çekildiler. Oluşan boşluğu ise kuşkusuz Gemal Bey hevesle doldurdular.

Maç özetle, Önlüksüz takımın üstünlüğüyle geçti. İkinci yarıda Ozan A.'ya yakın markaj görevi verilip denge bir miktar sağlandıysa da, rakip kalede etkili olamayan ve beraberlik golünü bulamayan Önlüklüler son 5 dakikada çözüldüler. Karşılaşmayı 6-3 Önlüksüler kazandı.

Tek seçici: Doğan Ç.

Önlüksüzler: Ender Ö.(****), Hamit B.(***), Kemal GG.(***), Barış(****), Kıvanç K.(*), Erdoğan Ö.(***), Kerem L.(***), Bahadır A.(**).
Önlüklüler: Doğan Ç.(*), Suat A.(***), Müçteba A.(*), Sami A.(**), Ozan A.(***), Hüsnü A.(**), Can B.(*), Atilla L.(***).

Karne:

Önlüksüzler:

Ender Ö.: Karşılaşmaya ailesiyle gelen tecrübeli kaleci maç boyu her kurtarıştan sonra kenara bakarak gönülleri fethetti.
Hamit B.: Son haftalarda performansı yükseliyor. Takımın sadece 3 gol yemesinde rolü büyüktü.
Kemal GG.: Disiplinli oynadı, görev bilinci yüksekti. Tatlı sert futbolunu sakallı kel fiziğiyle süsledi.
Barış: Genç oyuncu bilhassa sert ortaları ve şutlarıyla dikkat çekti. Attığı 3 golle yıldızlaştı.
Kıvanç K.: Gol atamadığı ender maçlardan birini izledik. Maç sonunda "hiç gelmeyen sevgiliyi bekler gibi bekledim o topu" diyen bakışları vardı.
Erdoğan Ö.: Sıcağın etkisiyle herkeste bir performans düşüşü yaşanırken emektar Erdoğan'daki yükseliş şaşırtıcı. Sahanın iyilerindendi.
Kerem L.: Takımına liderlik etmeye niyetlendiği, maç öncesindeki kalkışmasından anlaşılıyordu. Etkili oynadı ve çok istediği 3 puanı tırnaklarıyla kopardı.
Bahadır A.: Arkadaşının gelmesiyle her zamankinden daha hevesli oynadı.

Önlüklüler:

Doğan Ç.: Kurduğu kadronun modifiye olması moralini bozdu, kalesinde özgüven vermedi.
Suat A.: Savunmada iyiydi ama takımın ilerideki yetersizliği ve etkisizliği karşısında çılgına döndü. O işi de üstüne almaya kalkınca yoruldu, sinirleri gerildi. Yine de takımının iyilerindendi.
Sami A.: İyi niyetli oynadı. Ancak kaptırdığı top oyunu kopartan gole sebebiyet verdiği için notu düştü.
Müçteba A.: Pek ortalıkta görünmedi. Rakipten ziyade savunmadaki partneri Suat'la mücadele ederken göze çarptı.
Can B.: Akşamdan kalmalığı hiç çekilmiyor. Ortasahaya hiç basamadı, adeta süründü.
Ozan A.: Çok çalıştı ama düşük ortasahayı ayakta tutmak yerine sık sık ileride kaldığı için o da yenilgide rol oynadı.
Hüsnü A.: İstediği topları alamadığı için fazla etkili olamadı ama istediği bazı topları da topa doğru zahmet etmediği için alamadığı gözlerden kaçmadı.
Atilla L.: Ozan ve Can Beyler ortalıkta olmayınca ortasahayı ayakta tutma işi ona kaldı. Görev takibine laf yok. Attığı şandel kafa golü de oldukça şıktı.

ANKET SONUCU

Koltuk takımıyla daha bile güzel olur!

Demek böyle bir dert varmış. Hüsnü Bey'in maçlara sandalyeyle çıkmasını konu alan anket, en yüksek katılımı aldı. Anketten anladığımız, kurucu babanın maçlara sandalyeyle çıkması performansında en azından bir gerileme yaratmayacaktır: 5 kişi bir şey değişmeyeceğini söylüyor. 7 kişi ise değil sandalye, koltuk takımıyla katılmasından yana. Sadece iki kişi "gol yollarında tıkanıklık oluşacağı"ndan korkmuş. Fakat "daha etkili olur" seçeneği de hiç rağbet görmemiş. Herhalde, kamuoyu sonuçta bir fark olmayacağını söylemek istiyor, şeklen bir tercihte bulunuyor.

13 Mayıs 2010 Perşembe

anket sonucu: Fenerbahçe'yi kupa kazanırken görmek hangisine nasip olmuştur?

"Fenerbahçe'yi kupa kazanırken görmek hangisine nasip olmuştur?" sorumuza "Kıvanç K." doğru cevabı veren 6 katılımcımızı yürekten kutluyoruz. bu, takımımızdaki tarih bilincinin gelişmişliğinin de bir yansımasıdır.

"Ozan A." cevabı veren tek katılımcımıza ise 1992 doğumlu bu gencimizin doğduğu sene kupa şampiyonun Gassaray olduğunu hatırlatmayı bir borç biliriz.

ABBAS BALABAN'LA MAÇIN ANALİZİ

Aklın yolu bir

Bu köşede sürekli yazdık çizdik. Her ne kadar “bihaber” ayağına yatsa da, LÖmer Bey’in bu satırları okuduğu ortaya çıkıyor. Kendisi kariyerli bir hoca olabilir ama ben de tevazuyu çok sevmem, zira gerçek sanılabilir korkarım: 48 yıldır bu işi yapıyorum ve ben de en az onun kadar bu işi bilirim.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Okuduğun gazete satırlarından feyz aldığını saklayacaksın diye kulağını tersten göstermeye hele, hiç hacet yok! Aklın yolu bir, LÖmer efendi. Bak, K. Kerem’in karşısına Ozan’ı çekince nasıl düzeldi işler. Takım tıkır tıkır oynamaya başladı. Bir geçen haftaki maça bak, bir de bu haftakine. El freni çekilmiş, ileri kıpırdayamayan bir takım nasıl oldu da bu hafta kardelenler gibi açtı?

El frenini çeken bizzat sen, gördün bırakınca neler olduğunu! Kanatlar çalışmaya başladı, ortasaha rahatladı, oyun rakip yarı alana yığıldı. Üstelik, inatla Atilla’nın önüne sürdüğün Gemal, tabiatı gereği, sana nispet ederce geri geri çekilip oyundan koptuğu, takımını tam 50 dakika bir kişi eksik oynattığı halde, bu sefer galibiyeti kaçıran sendin. Ben tabelacı yazarlardan değilim. Beraberliğe rağmen, hatalarından döndüğün için seni tebrik ederim.

Fakat hâlâ bazı ufak tefek kusurların altını çizmem gerekiyor: O Gözlüklü forveti yine sürmüşün ileri. Dua et hasbelkader beraberlik golünü attı. Ama üç haftadır yazıyorum buradan, o adamdan futbolcu olmaz. Sen o adamda ısrar edersen, futbolun hakikati sende ısrar etmez bilesin. Arjantin’den Nartallo diye bir kazulet gelmişti, bilmem hatırlar mısın. Bu ondan da bomba!

İkincisi, bu takım doğru dürüst şut çekmiyor. Topu eveleyip geveliyor, yan pas yapıyor, sonuca gidemiyor. Hiç mi aklına gelmez kenardan şut atın diye bağırmak!