31 Ocak 2014 Cuma

Mahmut Bavulsu Bildiriyor / KART SUBAYLAR TEDİRGİN


Mahmut Bavulsu
İletişimspor camiası bir yandan, elektronik haberleşme sitesinin canlanmasıyla, tarihte görülmemiş bir futbol oynama arzusuyla yanıp tutuşurken, bir yandan da iç meselelerle içten içten yanıp kül oluyor. Ele geçirdiğimiz yeni bir belge, bir grup elitin demokratikleşme hamlelerinden ve son gelişmelerden rahatsız olduğunu, hükümeti düşürme planları yaptıklarını açıkça ortaya koyuyor. Bakalım bu kavganın sonunda kazanan kim olacak? Hükümet mi, Hüsnü Paşa ve ordusu mu, deniz aşırı müdahil Pensilvanya mı?

Hükümet Hüsnü Paşa'nın vesayeti altında mı?
Malumunuz, Hüsnü Paşa'nın kurup bugünlere getirdiği İletişim futbolunu bugün demokratik yollarla iktidara gelmiş Can & Kıvanç ikilisi yönetiyor. Bu ikili, kurulu düzenin bazı taşlarının yerini değiştirmeye başladıkça, süregiden iyi hava yerini fırtınaya bırakmaya başladı. Bunun ilk işaretlerini kadro başvuru sisteminin pazartesi mi çarşamba mı açılacağı hususu ortaya döküldüğünde gördük. Yönetimle yaşanan tartışmada elbette gözler Hüsnü Paşa'ya çevrilmiş, Hüsnü Paşa da çarşambadan yana olduğunu bildirerek yönetime tokat gibi bir cevap vermişti. Krizin ilk dakikalarında yönetimin bocaladığını gören otoriteler Hüsnü Paşa'nın vesayet rejiminin devam ettiği yolunda açıklamalar yapmaya başladı. Ancak kısa süre sonra yönetimin orta yolcu bir tutum takınarak, bir yandan tavrından pek geri adım atmadığı ancak öte yandan Hüsnü Paşa'yı selamlamayı da ihmal etmediği görüldü.

Pensilvanya'dan gelen mektup
Tüm bu karmaşa içinde zaman zaman kendi kurduğu televizyon kanalından da yayın yapan Pensilvanya'dan Ümit Hoca Efendi'nin (ki, hükümet, bu yayınların zaman zaman İletişimspor sitesinde "yorumlar" kısmında kaçak yayınla gösterildiğini de tespit etmiş durumda) kaleme aldığı bir mektubun ortaya çıkması gündeme bomba gibi düştü. Burada, Hoca Efendi, Hüsnü Paşa'yı ve onun değerlerini övüyor, yönetimi ise toplum için bir tehlike olmakla suçluyordu. Mektubun satır aralarında, bu yönetime kalırsa İletişim futbolun kısa zamanda ortadan kalkacağı bile okunuyordu. Bunu haber yaptığımız gün yer yerinden oynamıştı (http://iletisimspor.blogspot.com.tr/2014/01/mahmut-bavulsu-bildiriyor.html).

Üç kontenjanlı duayen
Bugün elimize geçen ikinci bir mektubu yayınlıyoruz. Bu mektup da öncekinden daha az vahim değildir. Bu sefer "Üç kontenjanlı duayen" imzasıyla Hüsnü Paşa'ya gönderilen mektupta, açıkça yönetimi devirme özlemi yattığı, Hüsnü Paşa'nın göreve çağrıldığı, hatta duruma el koymadığı ve nispeten yumuşak bir tutum sergilediği için son derece sert kelimelerle eleştirildiği görülüyor.

Mektupta söz konusu üç kişinin adı da yer alıyor ancak sorumlu habercilik anlayışımız gereği isimleri gizliyoruz. 

İşte o mektup:

İmzaları yayımlamadığımız mektupta oldukça sert ifadeler dikkat çekiyor.


30 Ocak 2014 Perşembe

Hurşut'ça... / GİTSEYDİK NE GÖRECEKTİK Kİ?!

Hurşut Atamayır
"rüşvetin belgesi mi olur ulan" diye bir laf var ya oradan esinlenip "gidilmemiş maçın yazısı mı olur ulan" diyeceklere şimdiden hatırlatayım ki, merhum Özal'ın da kendisi hakkında atıp tutanlara "o gelsin küçük Turgut'la oynasın" diye bir lafı vardı. girişim biraz sert oldu ama "haksızsın" diyemezsiniz. "neden" derseniz de, "anlatacağım" derim.

ara transferden yararlanmak üzere ülkemize gelen Sierra Leone'de yaşayan bir akrabamızın oğlunu çeşitli kulüplerle görüştürdüğümden maça gidemedim (çocuk çok iyi; hızlı, yetenekli, güçlü, atletik... alan kazanır). televizyon da maçı vermiyordu tabii. yeri gelmişken yönetime bir soru soralım: İletişimspor maçları ne zaman televizyonlarda yer bulacak acaba? bugün hanki kanalı açsan karşına muhtelif  lik'lerden maç çıkıyor ancak İletişimspor yok, yok, yok. para meselelerine çok da girmek istemiyorum aslında ama takımın gelirlerini topçulardan topladığınız 10 lirayla arttıramazsınız, biraz "innovative" olacaksınız.

neyse, saatime bakıp maçın sonunun geldiğini görür görmez telefona sarılıp arkadaşları aradım. ama neler duyuyorum? kötü, tatsız tuzsuz, zevksiz bir maç... "iyi ki gelmedin, paran cebinde kaldı Hurşut abi" diyor ismi bende saklı bir futbolcu. düşünün, bunu diyen bir topçu!

motivatör Kemal G. (biraz ağırdır, serttir ama maç boyunca sadece kendi takımının değil rakip takımın oyuncularının telefonlarına da Kadir İnanır stili motivasyon mesajları atar) ve Angaralı Kıvanç'ın (sert eleştiririz ama hem hızlıdır hem de büyük golcüdür, oyunu renklendirir) yoklukları maçı bu kadar etkiliyorsa, kimse kusura bakmasın yönetim de Hüsnü Paşa da oturup bir düşünecek ve kendilerine şu soruları sorup dürüstçe cevap verecek: "biz nerede hata yapıyoruz? neden orta sahadaki en büyük yıldızımız, maçın tadı tuzu olacak Erdoğan'ı doğru dürüst doktorlara değil de kırık çıkıkçılara gönderdik, şimdi de sahalara döndüremiyoruz?"

şimdi anladınız mı "gidilmemiş maçın yazısı mı olur ulan" diyeceklere neden çıkıştığımı? gitseydik ne görecektik ki?!  

Tribün Eksperi Abbas / Al Vurunu Bir Ötekine

Abbas Balaban
Başlığı görünce Abbas Bey de saçmalamış, iyice bunadı diyeceksiniz. Ama hayır, o yanlışlığı bilerek yaptım, takımda doğru hiçbir şey göremediğimi vurgulamak için...

Arabamı kapalı otoparka bırakmış basın tribününe tam yönelmiştim ki, benim kuşlardan biri sağımdaki ağacın tepesinden cik cik cik, bana bir şey ötüyor. Gittim yanına, anlattı:

Kadrolar açıklandıktan sonra, Müçübey Canbey'in yanına sokulmuş, şöyle demiş: "O Kıvanç niye ileride duruyor kardeşim? O orada duracaksa ben de topu ona atarım."

Bizim Nartallo kılıklıyı diyor, hani Lömer'in getirdiği forvetimsi... Uzun topu alacak, indirecek, vurucak... Güldürmeyin beni. Kafa vursa ağlayarak hastaneye koşacak bir forvet. Buna top şişirmekten bahsediyor Müçübey. Kadrolara baktığımda ismini göremedim, herhalde kestiler sonunda çocuğu...

Bu meseleyi kafamda tartarken müsabaka başladı. Bir de ne göreyim?

Önlüksüzler Mete diye bir sol bek getirtmiş, adam sol tribünün önünde 4 dakika geçirdiyse, karşı tribünün önünde 44 dakika geçirdi, anlayın siz takımın halini.

Tabii savunmanın dengesi bozulunca, herkesin yeri oynamaya başladı. Bir ara bir de baktım sağ bek Kerem L. sol açıkta, sol bek Mete zaten orta sahada 10 numara dolaylarında, Canbey forvete gitmiş, Hüsnü Paşa forvetin de ilerisinde, neredeyse rakip kalenin arkasında. Bir Suatbey'i beğendim, bu dağınıklıkta disiplinini 90 dakika korudu.

Rakip güçlüydü evet, yenmesi beklenirdi evet, ama böylesi sürklase edeceklerini kim tahmin edebilirdi? Doğrusu çok hayal kırıklığına uğradım. Canbey, olmuyor! Böyle giderse sonun Lömer'den beter olacak. Bak, nerede şimdi o meşhur Lömer?

Anket Sonucu / Durumdan memnunuz!

Bu hafta önemli bir konuyu halkın oyuna sunduk: Kadrolar nasıl oluşturulacak? Kamuoyu, mevcut sistemden memnun olduğunu bildirdi. Yani Canbey hazırlamaya devam etsin dedi.

Kullanılan toplam 13 oy, şimdiye kadarki en yüksek katılıma da işaret ediyor; bu da mevzunun önemini vurgulayan sosyo psikolojik etmenlerden biri. Ancak yetkililer 13 oyun, maçlara 16 kişi çıkan, kadrosunu 20 kişilik bir geniş kadro içinden çıkaran bir halı saha teşekkülü için hâlâ az olduğu kanaatini dile getiriyor.

Bu 13 oyun 7'si, mevcut sistemin devamından yana. Azımsanamayacak 3 kişi yönetimin hazırlamasını ve Hüsnü Beyin onayına sunmasını istiyor. Yani belirgin bir üst denetim beklentisi var. Ancak onayı sorulacak Hüsnü Paşa'nın bu gibi durumlarda otomatik olarak "benim için farketmez, şimdiye kadar hiç itiraz etmedim," demesi, akılları karıştırıyor. Buna karşılık çeşitli vesilelerle onaylamadığı kadroları yakın çevresiyle paylaştığı, "hep benzer kadrolar kuruluyor", yahut "ozan, fırat, erkan hepsi karşı tarafta" gibi serzenişlerde bulunduğu da kulislerde konuşulan konular arasında.

Maç öncesi birlikte yapılsın diyen 1 marjinalle (Canbey olduğu öğrenilmiştir), her hafta başka biri hazırlasın diyen iki kişi, toplandığında üç kişi, mevcut sisteme itiraz ediyor. 10'a 3 şeklinde tecelli eden oranlar ikinci bir oylama yapılması zaruretini şimdilik ortadan kaldırmıştır. Bu durumda, mevcut sistem devam edecek, kamuoyundaki huzursuzluk arttığı takdirde ise yeniden bir oylama yoluna gidilecektir.

Canbey hazırlamaya devam etsin
  7 (53%)
Her hafta başka biri hazırlasın
  2 (15%)
Kurayla yapılsın
  0 (0%)
Maç öncesi birlikte yapılsın
  1 (7%)
Müçü hazırlasın
  0 (0%)
Yönetim hazırlasın, Hüsnübey'in onayına sunsun
  3 (23%)

2014 5. hafta puan durumu



29 Ocak 2014 Çarşamba

Müsabaka kadrosu*

Salı günü saat 17:00 sularında 14 kişilik başvuru kotası kapandıktan sonra oynama isteklerini yönetim kurulumuza ileten Kemal G. ve Sami beylerin de katılımıyla, 16 kişilik kadro teşekkülü meydana gelmiştir. Bu 16 kişi, 29.01.2014 tarihli müsabaka için aşağıdaki şekilde dizilmiştir. Kamuoyunun dikkatine sunar iyi maçlar dileriz.


* Ada vapurlarının iptal olması nedeniyle Kemal Bey kadrodan çıkmış, bunu dengelemek için gribal tehdit altındaki Kıvanç Beye de izin verilmiştir. Kadro, her ikisi çıkarıldıktan sonra kalan şekliyle kabul edilmiştir.


23 Ocak 2014 Perşembe

Hurşut'ça... / MAZERET YOK!

Hurşut Atamayır
"15 gündür kamptayız, Transferler geç kaldı. Takım yorgun, 3-5-2’ye dönüyorum, Bahadır'ın bileği koptu çok üzüldük, etkilendik" bunları mazeret olarak kabul etmiyorum. Tabii ki Bahadır'a çok üzüldük, içimiz yandı. Sırf Bahadır'ın değil Türkiye’nin canı yandı. Allah kimseye vermesin. Ama futbol profesyonellerin işi. Dakikalar durmuyor, çıkıp futbolunu oynamalısın.

Takımda sistem değiştirmek isteniyor ve bunda ısrar ediliyor. Bana göre çok büyük hata yapılıyor. Elindeki kadro kalitesinin 3‘lü defans oynaması mümkün değil. Rakibin her atağı, kalende gol tehlikesi oluyor.

Önlüksüzler çok büyük bir kulüp. Çok da kaliteli futbolcuları var. Ama futbolun kalitesine gelince hiçbir takıma bu kadar mahkum oynamamalı. Dilerim, Bombacı Hüsnü bu yanlışlardan vazgeçer.

Defans, evlere şenlik. Cem'den  stoper yaratmak isteniyorsa, bu mümkün değil. Kemal Gökhan, herhalde formasını garanti gördüğü için bir türlü tempo kazanamıyor. Fırat bu takımda kalmalı diyoruz, Erdoğan'ın olmadığı bir maçta Hasan'ın oyuna ağırlığını koymasını bekliyoruz. İnanç'tan ve Müçü'den bahsetmiyorum. Hele Müçü! Bir futbolcu bu kadar mı kötü oynar?

Takım 4-4-2 oynadığı zaman defans hataları bu kadar sırıtmıyor. Bu tempoyla Önlüksüzler için çok zor geçecek sezon.

Önlüklülere gelince, Can B. takımı toparlamış. İyi mücadele ediyorlar.

Anket Sonucu / YAŞASIN YENİ UYGULAMA!

Geçen hafta yeni dijital sistemimizi oylamaya açmıştık. Katılım 12 oldu (bir önceki haftaki 11'e göre bir fazla katılım, tatmin edici bir ilerleme sayılmaz, dikkat!). Diğer yandan uygulamamızın 12'de 12 destek görmesi sevindirici. 5 kişi "Çok iyi fikir" derken, 1 kişi "onaylıyorum" diye net konuşmuş. 2 kişi "benim niye aklıma gelmedi" diye, coşkusunu da olaya katmış. 4 kişi ise temkinli davranıp, onayının yanına şüphesini de eklemiş.

Bu sonuçlara bakarak, biz de uygulamamızı devam ettirme kararı almış bulunuyoruz. Önümüzdeki pazartesiden itibaren, sitemizde görüşmek üzere...

Onaylıyorum
  1 (8%)
Çok iyi fikir
  5 (41%)
Benim niye aklıma gelmedi!
  2 (16%)
Şüpheliyim ama deneyelim
  4 (33%)

Tribün Eksperi Abbas / İÇ SAVAŞ

Abbas Balaban
Kuşlarım bu hafta da maç öncesi Müçübey'in girişimlerinden haber getirdi. Saat takribi, 18:35. İki takım karşılaşmanın havasına girmişler. Kadrolar elimde: Önlüksüzlerde Fırat-Bahadır-Hasan-Cem-Hüsnü-Erkan-Kemal-İnanç görünüyor.

Müçübey Can beyin yanına gidip esame listesine itiraz ediyor ve Fırat-Bahadır-Hasan üçlüsünü ayırmak gerektiğini, bu şekil çok güçlü olduklarını söylüyor. Bunun üzerine Canbey Müçübey'i o takıma gönderip, oradan Erkan Bey'i alıyor...

Arkasından, Müçübey Canbey'e yaklaşıp soruyor; "gollü maç olur mu?"

"Olmaz," diyor Canbey, "bizim takım az yer, az atar"...

Maçın özeti diyebiliriz: Maç karşılıklı ve çok hızlı iki golle başlıyor ama sonrasında taşlar yerine oturuyor. Canbey'in takımı iyi savunma kötü hücum anlayışından vazgeçmiyor. Değil topu hücum oyuncularına aktarmak, defanstan, hatta kaleciden dahi çıkarmakta sıkıntı çekiyorlar. Erkan Bey malum, bir Maradona değil, ama Ozan Bey olsun, Osman Bey olsun, daha önde Canbey olsun, top kullanma becerileri sıfıra yakın.

Buna karşılık savunmada çok maharetli bu takım. İslam Çupi vaktiyle yazmıştır, "Canbey'in takımının savunmasının arasına girdiğinizde asit kuyusuna düşmüş gibi olursunuz."

En iyi savunma hücumdur düsturuna hiç inanmam, en iyi hücum savunmadır, benim tercihim. Canbey'in takımı savunma becerisinin getirdiği kontratak fırsatlarında, kazma olsa atacağı gollerle skoru yavaş yavaş tesis ediyor... Ve tabii rakip takımda sinirler bozuldukça bozuluyor. Önce Müçübey, ardından Cembey, sonra da beklendiği gibi Hasanbey oyundan düşüyor.

Böylece senaryo tam olarak Canbey'in istediği şekle bürünüyor, rakip takım oyunu bırakıp iç savaşa başlıyor ve son dakikalarda Hüsnübey'in tarihe geçecek terk-i saha hamlesiyle, başlar eğik ayrılıyorlar sahadan.

Ezcümle, Canbey'in takımını beğendim. Yıldız oyunculardan kurulu rakip takım ise, büyük hayal kırıklığıydı. Rakip takımın savunmasını açamayınca, dağıldılar.

2014 4. hafta puan durumu



20 Ocak 2014 Pazartesi

Mahmut Bavulsu bildiriyor / Pensilvanya'dan haber var

Mahmut Bavulsu
İletişimspor yönetiminin dijital devrimlerini izleyen günlerde, uzun zamandır gündemdeki olaylar karşısında sessiz kalan, kamuoyunun Pensilvanya'daki Topçu Efendi diye bildiği Ümit K. bey bir mektup gönderdi.

Ümit Bey'in mektubunda önemli hususlara dikkat çektiği görülüyor. Özellikle "Hüsnübey'in peşinden gitme hadisesi olmaksızın 25 yıldır süregelen bu fedakârane meşguliyetin derinde yatan sebeplerini ve saiklerini kavramak imkânsızdır," sözleriyle, İletişimspor'un mevcut yönetimini kibarca ikaz ettiği dikkatlerden kaçmıyor. Mektubun tamamını yayımlıyoruz.
En sondaki "Hüsnübey'in makamına göz dikenlerin cezasını zaten Allah ilk fırsatta verecektir. Millet Hüsnübey'in peşindedir ve bilgisayarların dehlizlerinde önderini ve ufkunu kaybetmeyecektir" ibaresiyle birlikte mektubun genel üslubu, yönetim tarafından bir tehdit olarak görüldü. Zira bugün ilerleyen saatlerde, İletişimspor yönetim kurulu, basın danışmanlığı aracılığıyla şu açıklamayı yaptı: 

"Kıymetli futbolcu arkadaşlar,

Fahri Başkanımız Hüsnü Paşa'dan, İletişimspor'un salt "idari işlerini", vekaleten devraldığımız, malumunuzdur. Führerimizi başkanlığa getiren onun bunun iradesi değil, milletimizin iradesidir, idaresini, o her şeye yetişemediği için, devralmışızdır. Bayrağı taşır, gerektiğinde bırakırız, koltuk sevdalısı değilizdir.

Hal böyleyken, son günlerde Pensilvanya'daki muhterem, fetva buyurmaya başladı. Karanlık ininden gönderdiği satırların, Führerimizle onun sadece izinden giden müritleri olan bizlerin arasına nifak sokmaktan başka bir amaç gütmediği açıktır. Bunun bir darbe girişimi olduğu, sadece milletine hizmet sevdasında olan bizleri illegal yöntemlerle devirmeyi amaçladığı su götürmez bir gerçekliktir. Ama bizler burada olduğumuz sürece, hiçbir paralel devlet yapılanmasına izin vermeyeceğiz. Bunu tüm kamuoyunun bilmesini istirham ediyoruz.

Derin saygı ve hürmetle,

K&C"

22.01.2014 tarihli maçın kadro teşkilatı

Evet dostlar, buradan denemeye başlayalım bakalım. Gelenler, isimlerinin yanına çek atsın.

22.01.2014
Can
Kivanç
Sezar
Hüsnü
Müçü
Erkan
Kemal G.
Kerem L.
Erdogan
Cem
Suat
Hasan
Kerem Ü.
Inanç
Osman
Ozan
Firat
Bahadir
Sami
Ümit K.
Poll Maker

17 Ocak 2014 Cuma

TOPÇULARA AÇIK MEKTUP

Sevgili İletişimspor ahalisi,

İletişimspor yönetim kurulu olarak, önümüzdeki sezondan itibaren topçu arkadaşlarımızın maçlara gelip gelmeyeceklerinin haberleşmesini sitemiz üzerinden yürütmeyi tasarlıyoruz. Bunun için kısıtlı imkânlar arasından, mükemmel olmamakla birlikte en sorunsuz olan uygulamayı seçmeye çalıştık ve aşağıda bir örneğini sunduğumuz formda karar kıldık.

Elbette ileri demokratik eğilimleri haiz bir yönetim kurulu olarak, bu kararımızı da, sağ taraftaki ankette oylamaya sunuyoruz, tercihinizi oradan belirtebilirsiniz.

Uygulamayı benimsediğiniz takdirde, her pazartesi bu formu yayınlayacağız ve sizlerden (pazartesiden çarşamba gününe kadar) siteye girip kendi isminizi seçip "gönder'e" basmanızı isteyeceğiz. 14 kişi dolduğunda, uygulamayı donduracağız.

Buradaki ikincil amacımız aslında, her hafta size maille davetiye göndermeksizin, siteye bir girip çıkmanızı da sağlamak. Bizler açısından sitedeki canlılığı sürdürecek motivasyon, sizlerin siteyi takibinizle mümkündür.

İyi haftalar diliyoruz.

Mahmut Bavulsu bildiriyor / Ona göre OYNAYACAKMIŞ!

Mahmut Bavulsu

Bildiğiniz gibi, müessesemiz 2010 senesinden beri oynanan maçların kaydını tutuyor. O tarihte büyük bir şevkle bu işe başladığımızda, çalışma aşkıyla dopdolu, hevesli gençlerdik. Altı ay boyunca, tuttuğumuz puanların yanında yaptığımız haberler, yazdığımız yazılar, hazırladığımız anketler vesilesiyle hizmet vermeye çalıştık. Peki neden altı ayın sonunda, şevkimiz kaybedip bıraktık bu işleri? Neden sizce? İşte cevabı; aşağıdaki videoda...

Bir de, bize bilgisayar sistemiyle takım yapmayı öneriyor. Utanmıyor evet! 11 Kasım 2010 tarihinde yaptığımız haberi, üzülerek burada tekrar sunmak zorundayız; bizde her şey belgeli.

Buyrun: http://iletisimspor.blogspot.com/2010/11/resmi-duyuru.html.
bu da kendisinin topu aldıktan sonra sitemize verdiği söyleşi ve fotoğraf:
http://iletisimspor.blogspot.com/2010/01/ulasmdan-sonra-topa-da-sponsor-bir.html   

Şahsın açıklamaları için videoyu izleyin.

16 Ocak 2014 Perşembe

Tribün Eksperi Abbas / SOĞUK DUŞ

Abbas Balaban
Maç öncesi Müçü Bey Can Bey’e taktik veriyor, diyor ki: bir tek Hüsnü Paşa’yı ileride bırakıp beş kişi kendi yarı alanımıza çekilirsek, kazanma ihtimalimiz olabilir; rakip çok güçlü, takımlar çok dengesiz…

Kuşlarım bu haberi kulağıma getirdiğinde, karton bardağımla çayımı almış, yerime yeni oturmuşum, henüz dizüstü bilgisayarımı açmış bile değilim.

Derhal kadroları tetkik ediyorum: Müçü Bey’in takımında Kerem L’yi, Can’ı, Ozan’ı, Hasan’ı, Hüsnü Bey’i ve Sezar’ı görüyorum. Rakip? Suat, Fırat, Kıvanç-İnanç kardeşler, Kemal Gökhan Bey… İki de yabancı var, Şiar ve Kadir Deniz…

Evet, rakip daha genç, dinamik, ama bizimkilerin de dirençli bir takım olma şansı var. Bir şartla! Oyun ciddiyeti…

Fakat maç bu ciddiyetle başlamıyor. Ozan efendi, kendini Bahadır Bey’le karıştırıyor olacak, kalecisinden aldığı ilk topla çalıma giriyor ve kaptırıp takımına golü yediriyor. Ha! Topu atan kaleci çok mu doğru atıyor? Hayır ama, Ozan efendi, sen de orada maceraya girmeyeceksin. O topu kaptırırsan, filenden çıkarırsın. İki kere iki dört.

Bereket Kadir var… Bizimkiler Sezar’ın kaptığı topla bir kontratak fırsatı buluyor, Hasan efendi golü inatla atamıyor ama son vuruşunu kaleci vazifesi olmayan Kadir çizgiden elle çıkarınca kazanılan penaltıyı Hüsnü Paşa gole çeviriyor.
İkinci yarıda yine aynı senaryo. Önce 2-1, sonra 2-2… Maç böyle bitecek derken, bizimkilerin yine ciddiyeti kaybettiği, Müçü Bey’le Ozan Efendi’nin sağ kanadı birlikte kapatamadığı bir atakta İtalyan forveti kılıklı Kıvanç 3-2 yapıyor.

İşte futbolu bunun için seviyoruz.

Maçın bitimine 1 dakika kala, imkânsız gerçekleşiyor: Ozan Efendi kendini affettirmek için bireysel ve fiziksel bir mücadelenin sonunda, olmayacak yerden gol çıkarıyor ve eşitliği sağlıyor. Bitiyor mu? Hayır, daha saniyeler var... Paniğe kapılan rakip takım, son topu kullanma sevdasında yüklenirken, ilk penaltının müsebbibi Kadir Bey, bu sefer kaleci vazifesine rağmen orta sahaya kadar çıkıyor, şişirme top Suat’ın başı üstünden aşarken Suat Efendi topu elle tutuyor; böylece kazanılan serbest vuruşu hızlı kullanan Can topu Müçü’ye, o da Hüsnü Paşa’ya aktarıyor; Hüsnü Paşa boş kaleye son golü attığı saniye, maçın da son düdüğü çalıyor.

Takımımızın performansını beğenmemekle birlikte, galibiyet için kutluyorum, yediden yetmişe, bütün futbolcularımızı. Rakibi de, mücadelesinden dolayı tebrik etmek lazım.

Hurşut'ça... / ŞANS DA YOK DOSTLAR

Hurşut Atamayır
ne dedik? "umut yok" dedik. üstelik şans da yok. ne dedik?  "acımasızlığımız öngörü sahibi olmamızdandır, biz bu işe yıllarımızı verdik" dedik. biz bu işe yılarımızı verdik ama bu haftaki önlüklüler gibi şanslı takım da görmedik.

Bombacı Hüsnü, orta yapıyorum diye topa vuruyor gol oluyor. bir karambolde kaleciye bariz faul varken Bombacı'nın oğlu İskoç Ozan topu dürtüyor gol oluyor. bir gol zaten penaltıdan, halı sahada kaç maçta bir nasip olur bir takıma penaltı? önlüksüz Suat efendi havadan gelen bir topa vuramayınca "ben topa vuramazsam elime alırım arkadaş" diyor, hızlıca kullanılan faulden gelen top galibiyet golü oluyor... önlüksüzlerin direkten dönen toplarına, kaçırdıkları şanssız gollere girmiyorum bile. hasılı iyi olan değil, şanslı olan kazanıyor.

tamam rakip çok şanslı ama sen de müsaade etmeyeceksin bazı şeylere efendim. önlüklülerde Hasan diye bir çocuk var misal. maçtan önce almış bir kilo mandalinasını, bir kilo domatesini, çekilmiş bir köşeye yiyor. önlüksüzlerin yetkilileri de seyrediyor. çağırsana federasyonun gözlemcisini, desene "adam bunları bunları yiyor", tuttursana tutanağı. o domateslerdeki, mandalinalardaki hormonların bu adamın oyununa yansıyacağını düşünsene. ama nerdeeee? e adam tabii basmış kendine hormonu, bir pozisyonda topu rakip kalenin önünden aldı, kendi kalesinin önüne kadar gelip tekrar geri döndü. bu sefer de "amannn nasıl olsa başı döner, bırakır topu" demesene, gerekirse üzerine çıkıp dövsene (sporda şiddete karşıyım ama Domatesçi Hasan'ın karate bildiğine, mahallesindeki hırsızları ağızlarını burunlarını kıracak şekilde dövdüğüne dair istihbarat aldım). hoş, adamlar zaten her şeye "faul" demeye, "taça çıktı yaaaa" diye ağlamaya meyilli.

hasılı, adamlar doğru dürüst top oynamadan maçı kazandı. mübarek olsun. alınması gereken çok yol olduğu da böylece ortaya çıktı.

bitirirken gözüme çarpan ince bir detayı da aktarmadan geçemeyeceğim: Angaralı Kıvanç bu sefer Meksikalı süsü vermişti kendisine, üzerinde haç olan bir formayla çıkmıştı sahaya. ayıptır! "burası Müslüman ülke kardeşimmmm" diyen bir Allahın kulu yok mu? nerede bu takımın imamı?
  


ANKET SONUCU

Futbol sevgisi evrenseldir.
DNA'sında mı VAR?

Geçtiğimiz hafta sonuca etki eden bir kararı tartışmıştık: Erkan'ın sayılmayan golü.

Öncelikle, sadece 11 kişinin oy kullandığını belirtmemiz gerekir. Araştırmacı muhabirimiz Mahmut Bavulsu oy vermeyen topçularımızın kimliklerini açığa çıkarmak için çalışmalara başladı bile.

Neyse, bu 11 kişi, büyük bir ağırlıkla Erkan'ın ayı olduğunda birleşmiş (yüzde 54). Yüzde 27'lik bir kitle ise pozisyonun gol olduğunda ısrarcı. Cem artistlik yaptı diyen 1 kişi de bu kitleye destek veriyor.

Faul kararı doğruydu diyen bir kişi, haftanın elemanı seçilmiştir.

Bariz goldü yazık oldu
  3 (27%)
 
Faül kararı doğruydu
  1 (9%)
 
Cem artistlik yaptı
  1 (9%)
 
Erkan da ayı gibi giriyor ama
  6 (54%)
 

2014 3. hafta puan durumu



13 Ocak 2014 Pazartesi

FLAŞ FLAŞ FLAŞ ÜMİT K. Bey dönüyor mu?

(Mahmut Bavulsu'nun haberi...)

New York Times'ın ünlü mikro blog sitesi twitter'i kaynak kullanarak verdiği bugünkü haberi İletişimspor cenahında büyük heyecan ve çalkantıya sebep oldu. Habere göre, 2010 senesinde bir diz sakatlığı nedeniyle futbola veda eden Ümit K. bey, dönüş hazırlığında.



Haberin duyulmasıyla birlikte elbette futbol piyasası da hareketlendi. Haberin internete düştüğü saat 16:00 sıralarında, yeşiller kulübü başkanın evinden çıkıp hızla cihangir tarafında bir yerlere yöneldiği görüldü. Cihangir Caddesindeki İBB otopark'ının önünde muhabirlere yakalanan Başkan, sorulara cevap vermedi, annemi ziyarete geldim dedi. Ne ilginçtir, olaydan kırk beş dakika sonra bu kez Beyazlar takımının başkanı aynı sokakta bir apartmana girerken kameralara yakalandı. Apartman çıkışı soruları yanıtlayan başkan "eski bir dostumuzu ziyarete geldik, havadan sudan konuştuk, önemli bir şey yok," dedi.

Kulislerde, ortasaha ve forvette uzun süredir sıkıntı yaşayan Beyazların bu haberi değerlendirdiği, Yeşiller'in ise büyük yıldızı rakibine kaptırmak istemediği konuşuluyor.

18 Eylül 2013 tarihli maçın golleri

18 Eylül günü oynanan ve Beyazların Yeşiller'i 7-6 yendiği maçın gollerini yayınlıyoruz.*


* Teknik bir arıza nedeniyle, ekrandaki yazıda Yeşillerle Beyazlar karışmıştır, özür dileriz.

9 Ocak 2014 Perşembe

Hurşut'ça... / UMUT YOK DOSTLAR

Hurşut Atamayır
daha maç öncesi kadrolar elimize geldiğinde içim biraz bulanmıştı doğrusu. bu nasıl kadro seçimiydi, bu nasıl bir anlayıştı? İtalya'dan büyük umutlarla transfer edilen Sezar efendi mi merhem mi olacaktı takıma, uzun Erkan mı? top şişirme uzmanı Müçü bey, toktor Kerem'le uyum yakalayabilecek miydi? Fransız Jan-Piyer Osman olsun, Angaralı Kıvanç olsun sezona iyi hazırlanmışlar mıydı? peki ya üst üste şampiyonluklara ulaşan Can B. artık başarıya doymuş, rehavete kapılmış bir isim değil miydi?

ne yazık ki, bir kere daha haklı çıktık sevgili okur. aslında maçın başlarında biraz umut var gibiydi takımda, heyhat kendini "n'eylerse güzel eyler" imparatorla karıştıran Sezar efendinin harcadığı pozisyonları görünce, "bu maç gider" deyip tribünü terk ettim. bir paket muzlu rondo'yu yiyip arkadaşların sakinleştirmesinin ardından yerime döndüğümde ilk yarı bitmiş, skor 3-0'a gelmişti bile.

"rakip mi çok iyiydi?" diye soracak olursanız, elbette "hayır" diyeceğim. kendisine Arjantinli süsü veren Cem T.'nin uzaktan attığı iki golü ancak Milliyet "mikemmel gol" diye çakma video galerisinde yayınlar! bu işi bilenlerse gollerin şans eseri olduğunu teslim edecektir. üstelik de bir de "ayyy ayağımmmm" narasıyla nizami bir gole faul almışlığı var ki, ayıptır, günahtır, yazıktır. o gol sayılsa önlüksüz takımın farkı kapatması için bir umut doğardı belki de. biz tabii gerekli eleştirileri yapardık yine muhakkak.

 sonuçta iyi oynayanın kazandığı değil, uyumsuz olanın kaybettiği bir maç oldu. en azından ben kopuk kopuk izlediğim maçtan bu intibayı aldım. "gelecek için umut var mı?" derseniz, üzülerek "yok" derim. "daha ilk hafta çok acımasız değil misin?" diyen dostlara da "acımasızlığımız öngörü sahibi olmamızdandır, biz bu işe yıllarımızı verdik" cevabını veririm.

Tribün Eksperi Abbas / HAYAL KIRIKLIĞI

Abbas Balaban
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba sevgili dostlar. Geçen zamanı nasıl değerlendirdiğimi sormayın. Bir kere çok sevgili bir dostumu kaybetmenin acısını yaşadım, yasını tuttum çok uzun bir süre. Evet, sizlerin de bu sayfalardan tanıdığı değerli meslektaşım, ama en önemlisi bir can dostum, sofistike düşüncelerin yakışıklı filozofu, dokunaklı dizelerin hançerli şairi, bir spor âşığı, bir İstanbul beyefendisi olan Haşmet Yılmazcan'ı, Azrail elimizden aldı. Hem de nasıl? Eyüp tepelerinden Haliç'in sularına derin derin bakarken arkadan çarpan bir halk otobüsü... Girmeyeceğim o konulara, çok kızgınım, kırgınım.

Mevzumuza gelelim; biraz Suat... ve Racır Lömer'in mirası İtalyan forvet bozuntusu Kıvanç'tan bahsedelim. Yılın ilk maçı beklentilerin üstünde bir seyir zevki sundu, teslim edelim. Ancak odaktaki ikilinin mücadelesi tat vermedi bu hafta. Bizim Nartallo kılıklı adeta ezildi Suat'ın cüssesi -ve futbol tekniği- altında. Müsabaka dengedeyken, iki taraf da temkinli oynuyordu, kozlarını sona saklıyordu sanki. Ancak Kıvanç'ın dahil olduğu Önlüksüz takım peş peşe şanssız gollerle geriye düşünce, İtalyan forvetimiz tersini göstermeye, Suat efendi de top saklayarak rakibinin sinirini bozmaya başladı. Kendi takımının hedeflerinden tamamen kopan the senior Koçak Brother işi Suat'la mücadeleye dökünce, psikolojik üstünlüğünü de kaybetti. Ondan sonra ise, afedersiniz kedinin fareyle oynadığı gibi, oynadı Suat, bizim Kıvanç efendiyle.

Tabii, Suat efendinin müzmin zaaflarını biliyoruz, yıllarca yazdık: üstünlüğü sağlayınca derhal gevşeyip, şova kaçmak, böylece saçmalayıp elindeki avantajı kaybetmek... Böylesi anlardan birinde rakibine geçilince sert bir tekmeyle indirmek zorunda kaldı. Milyonların soluklarını tuttuğu andı o! O cılız baston kurusu gibi yerde kıvrılan çakır gözlü İtalyan'ın bir anda ayaklanıp dev bir cüsseyle rakibinin karşısına dikilip hesap soracağını sandık, öyle alev alevdi bakışları. Allah'a şükür Suat efendi alttan aldı, özür diledi de, Kıvanç efendi sakinleyip çekildi olay yerinden.

Netçe itibariyle, müsabakanın galip tarafının her yönüyle Suat efendi olduğunu söylemekliğimiz gerekir. Öyle ki, maçın sonlarında bir karambol topunu filelere göndererek nafile bir gole imza atan Kıvanç Efendi bu küçük başarısını adeta safaride aslan avlamış gibi ayağını yerde kalan rakibinin üstüne koyarak kutladı. Tabii bu bir anlamı olmayan zafer kutlamasına ne takım arkadaşları iştirak ettiler, ne de tribündeki yandaşları. Bendeniz de dudağımın kenarında, müstehzi bir kıvrımla izledim sahneyi, naçizane.

2014 2. hafta puan durumu*



* 1. hafta müsabakası yılın ilk gününe denk geldiği için iptal olmuştur.