Mahmut Bavulsu |
Hükümet Hüsnü Paşa'nın vesayeti altında mı?
Malumunuz, Hüsnü Paşa'nın kurup bugünlere getirdiği İletişim futbolunu bugün demokratik yollarla iktidara gelmiş Can & Kıvanç ikilisi yönetiyor. Bu ikili, kurulu düzenin bazı taşlarının yerini değiştirmeye başladıkça, süregiden iyi hava yerini fırtınaya bırakmaya başladı. Bunun ilk işaretlerini kadro başvuru sisteminin pazartesi mi çarşamba mı açılacağı hususu ortaya döküldüğünde gördük. Yönetimle yaşanan tartışmada elbette gözler Hüsnü Paşa'ya çevrilmiş, Hüsnü Paşa da çarşambadan yana olduğunu bildirerek yönetime tokat gibi bir cevap vermişti. Krizin ilk dakikalarında yönetimin bocaladığını gören otoriteler Hüsnü Paşa'nın vesayet rejiminin devam ettiği yolunda açıklamalar yapmaya başladı. Ancak kısa süre sonra yönetimin orta yolcu bir tutum takınarak, bir yandan tavrından pek geri adım atmadığı ancak öte yandan Hüsnü Paşa'yı selamlamayı da ihmal etmediği görüldü.
Pensilvanya'dan gelen mektup
Tüm bu karmaşa içinde zaman zaman kendi kurduğu televizyon kanalından da yayın yapan Pensilvanya'dan Ümit Hoca Efendi'nin (ki, hükümet, bu yayınların zaman zaman İletişimspor sitesinde "yorumlar" kısmında kaçak yayınla gösterildiğini de tespit etmiş durumda) kaleme aldığı bir mektubun ortaya çıkması gündeme bomba gibi düştü. Burada, Hoca Efendi, Hüsnü Paşa'yı ve onun değerlerini övüyor, yönetimi ise toplum için bir tehlike olmakla suçluyordu. Mektubun satır aralarında, bu yönetime kalırsa İletişim futbolun kısa zamanda ortadan kalkacağı bile okunuyordu. Bunu haber yaptığımız gün yer yerinden oynamıştı (http://iletisimspor.blogspot.com.tr/2014/01/mahmut-bavulsu-bildiriyor.html).
Üç kontenjanlı duayen
Bugün elimize geçen ikinci bir mektubu yayınlıyoruz. Bu mektup da öncekinden daha az vahim değildir. Bu sefer "Üç kontenjanlı duayen" imzasıyla Hüsnü Paşa'ya gönderilen mektupta, açıkça yönetimi devirme özlemi yattığı, Hüsnü Paşa'nın göreve çağrıldığı, hatta duruma el koymadığı ve nispeten yumuşak bir tutum sergilediği için son derece sert kelimelerle eleştirildiği görülüyor.
Mektupta söz konusu üç kişinin adı da yer alıyor ancak sorumlu habercilik anlayışımız gereği isimleri gizliyoruz.
İşte o mektup:
İmzaları yayımlamadığımız mektupta oldukça sert ifadeler dikkat çekiyor. |