25 Mart 2010 Perşembe

2010 12. hafta puan durumu


Anket sonucu: En güzel gol paylaşılamadı

İkinci anketimizin mevzuu, haftanın en güzel golü hangisi şekliyle ifade edildi. Ümit K. ve Suat A.'nın gollerine karşı yönetim kademesinin baba-oğul ikilisi, oyların % 62'sini, kendi aralarında 31'erden bölüşerek aldılar. Sonuçta, ikisi arasında öne çıkan olmadı ama, birincilik ödülü o haneye gitmiş oldu.

24 Mart / Önlüksüzler 5 - Önlüklüler 3

İklimci babanın tereddütlü dönemi; havaya yeni ayar çekiyor ama eli korkak: iki ileri bir geri. Şirket kâr tablosu gibi inişili çıkışlı bu grafiğin tek sabit noktası, maç günü ille soğuk, yağışlı.

Neyse ki, 20 küsur yıllık ekip Hüsnü A.’nın muhalefetçe sürekli eleştirilen muhasebe politikaları sayesinde, bilindiği gibi 2010 senesinde yeni bir futbol topuna, 2009 senesinde ise üstü kapalı bir stadyuma sahip olmuştu. Yağmur yağsın, çaksındı şimşek... Hüsnü A. bizzat arada ufak tefek başka birkaç öteberiye de sahip olmuştu ama, hangi iktidar hiç yememişti ki? İş yapan iktidar, usulünce yesindi, kimsenin itirazı yoktu. Kimsenin derken, aklıbaşında azınlıktan bahsetmiyoruz kuşkusuz.

Aklıbaşında azınlık her türlü haksızlığa, yalan dolana, iş çevirmeye aynı azim ve dirayetle daima karşı durmuş, bunun neticesinde eline geçe geçe bir küçük kırmızı motosiklet geçmiştir. İşbu yağmurlu ve soğuk maç günü, Ankara’dan, İlhan Cavcav’ın münhasır tesislerinden hareket eden aklıbaşında azınlık, bu yağmurlu maç akşamında Bayrampaşa Stadyumu’na naçiz motosikletiyle bile gelememiştir. Bu iş için sanırız Erdoğan Bey’in klasik musikili götürgeçini seçmiştir. Müştekidir, zira motosikletinden mahrumiyetle kalmamış Ankara’da, bahsi geçen tesislerde misafiren katıldığı futbol maçının sonrasında duşu kullanan tek bir medeni unsur da çıkmamıştır.
Hayat felsefesine aykırıdır.

Üç haftadır aşağı yukarı aynı kadro, aynı 16, üçlü beşli gruplar halinde stadyuma geldiklerinde sürpriz, bahçeye atılmış tenteli langırt masasıydı: Mevzuya ilgisiz kalabildikleri iki buçuk dakika oldu; derken, 1 lirayı “abicim” diye yaklaşan masajcı koltuk yerine, langırt masasına ilk veren, Can B. oldu. Karşısında Kıvanç K. ve Hüsnü A. vardı.

Ardı sıra yapılan maçlar, kazananlara alınan gofretlerle, asıl maç gölgede kalmaya başladı. Lâkin “Tek Seçici Ömer L.”nin mekâna gelmesiyle herkes kuyruğu kıstırıp sessizce soyunma odasına yöneldi. Buna Vermut K. de (da değil de) dahil!

Üç haftadır aşağı yukarı aynı kadro dedik, Tek Seçici, takımları da aynı ilke üzerine inşa ediyor. Bilindiği gibi, 3 hafta evvel 7-4 kazanan ekipten Erdoğan Bey, kaybeden Sami Bey'le yer değiştirmiş, maç aynen 7-4’le öbür takımın lehine dönmüştü. Tek Seçici bu kez aynen şöyle düşünündü:

“Hımm. Şimdi Sami’yle Erdoğan’ı eski yerlerine döndüreyim. Buna karşılık, forvetleri, Kıvanç’la Hüsnü’yü değiştireyim, bakalım nasıl olacak! Bir de sağ bekleri, yani Müç Bey’le V. Kerem Bey’in yerini değiştireyim ki, Ümit Bey’e orta gelmesin. Evet, bu oldu, güzel oldu...”

Lâkin son anda, Tüm zamanların en kusursuz oyuncusu Atilla Bey el bileğindeki sakatlığı bahane ederek kalecili takıma kurnaz bir geçiş gerçekleştirince, üçüncü değişiklik de Can B’nin öbür tarafa geçmesi oldu. Böylece, planlananın ötesinde, biraz dağınık kadro teşekülleri çıktı ortaya:

Tek Seçici: Ömer L.
Önlüksüzler: Suat A. (***), Kerem L. (****), Can B. (**), Kıvanç K. (**), Müçteba A. (***), Sami A. (**), Ömer L. (****), Bahadır A. (***).
Önlüklüler: Ümit K. (**), Doğan Ç. (**), Hamit B. (*), Erdoğan Ö. (**), Hasan D. (**), Atilla L. (*), Hüsnü A. (**), Kerem Ü. (***).

Bu şekliyle çok ofansif görünen Önlüksüz takım, Hüsnü A. ve Ümit K’ya bir türlü top taşıyamayan Önlüklüler karşısında rahat sayılabilir bir galibiyet aldı: 5-3.

4-0’a kadar müthiş bir disiplinle oynayan Önlüksüzler Kıvanç K.’nın kale mesaiine denk gelen sürede gevşemeye başladılar. Ömer L.’nin laubalilik karşısında isyan edip “bir parça ciddiyet” için Eyüp Sultanlara koştuğu bu ikinci yarıda fark bir ara tek sayıya kadar indi. Ancak Önlüksüzler kâğıt üstündeki üstünlüklerini bitirici 5. golle sonuca da yansıttılar.

Yenilen tarafta, bizde “top yapan” kimse yok diye bir itiraz hasıl olduğu söylenir, lâkin Ümit K., Hasan D., Erdoğan Ö., Hüsnü A. hep “top yapan” usta ayaklardır. Buna karşılık karşı tarafta da Suat A., Kerem L., Müç Bey ve Bahadır B. aynı yetkiye sahiptir. Yani itiraz reddedilmiştir.

Önlüksüzler:

Suat A.: İşte özlenen Suat! Maçın başında, Bahadır A.’nın camiden yetişemediği eksik bölümde sallama bir şutla can sıksa da, muhtemelen maçın hiçbir anında geri düşülmediği için santra şutlarına başvuramadı.
Kerem L.: Ne desek boş! Takıma hem ileride hem geride katkı sağlayan bir dinamo adeta. Meyvasını da, ilk defa 12. hafta itibariyle liderliğe yükselerek aldı.
Can B.: Takımın disiplin içinde olduğu dönem faydalı işler yaptı, yaptım yani. Sonra yine aynı terane...
Kıvanç K.: Bir golle yetinmesi, rakip takıma saygısından. Yoksa kimse beceriksizlikten olduğunu düşünmez, düşünemez.
Sami A.: Savunmaya geçene kadar ne yapmaya çalıştığını kimse anlamadı. İkinci yıldızı, savunmaya geçtikten sonraki performansıyla alabildi.
Ömer L.: Başarılı oyununun karşılığını harika bir golle aldı. Sol çaprazdan solunun içiyle uzak köşeye attığı top tam da köşeden filelerle kucaklaştı. İkinci yarıyı Eyüp Sultan’da geçirdi.
Bahadır A.: Kolektif olma çabası, yer yer eğreti dursa da, puanını yükseltiyor. Fakat kronik sakatlıklarıyla Emre Belözoğlu gibi, her maç taraftarın yüreğini ağzına getiriyor. Son haftalardaki performansıyla, en hızlı yükselen oyuncu.
Müçteba A.: Maçın içinde çok görünmediği için olsa gerek, maç sonunda Kıvanç K.’nın “son zamanlarda seni çok beğeniyorum” övgüsüne mahzar oldu. Maç boyu gözleri orta yapacak bir aklıbaşında aradı.

Önlüklüler:

Ümit K.: Gözleri hep, kendisine orta yapacak bir Müç Bey aradı. Fakat Allah karşısına sürekli Can B.’yi çıkardı. Gece Taksim’de dahi, yemeğinin içinden Can B. çıktı.
Doğan Ç.: Gün boyu yaptığı en olumlu icraat, Emre sakatlanıp yerine Deivid girdiğinde “bak bu Deivid gol atar şimdi,” demesiydi!
Hamit B.: Evvelki anketimizin de mevzuu olan şişirme topları nedense artık gol olmuyor, ama o şişirmeye devam ediyor. Hem savunmada, hem puan cetvelinde yerini kaybetmekten de geri durmuyor böylece.
Erdoğan Ö.: İyi “top yapan” bir oyuncu ama, bazen topu çok yapmak istiyor. Topu çok yapınca, diğerlerine de fazla geliyor. Az olacak, öz olacak abi! Tıpkı attığı iki goldeki gibi.
Hasan D.: Skorun ve maçın gidişatından tahmin edileceği gibi, erkence küsmüş, geri çekilmiştir. Bir ara Erdoğan Ö. hayretle arkasına baktığında savunmada dizili 4 oyuncunun da arkasında 5. olarak Hasan D.’yi fark edip isyan etmiştir.
Atilla L.: İki haftadır düşüşte. Çalışıyor, çabalıyor, ama ne yapsa olmuyor. Eskiden sıkletine uygun adamlarla dövüşürdü, şimdi ikide bir Suat A’nın karşısına çıkıp devriliyor.
Hüsnü A.: Şık bir gol atsa da göz doldurmadı. Halbuki bir tabak makarna yediği zaman nelere kadir olduğunu önceki hafta görmüştük. Hiç büyük sözü dinlemiyor, kafasına göre takılıyor.
Kerem Ü.: Yaşadığı talihsiz sakatlığa rağmen savunmanın ayakta kalan ismiydi. Sinirlerine hâkim, duran toplarda sakindi. Peki içinde fırtınalar kopmuyor muydu? O da onun küçük sırrı olsun.

18 Mart 2010 Perşembe

17 Mart / Önlüklüler 7 - Önlüksüzler 4





-Maçtan önce Makedonya Futbol Federasyonu yetkililerinin başkan Hüsnü A.'ya yaptığı ziyaret yüzleri güldürdü. Emektar başkan Hüsnü A.'ya hediye edilen Makedonya milli takımı formasının arkasında ise ismin şanına yakışan rakamlar yazıyordu.

-Bu hafta yeni ayakkabı alan kimse olmadığından şıklık yarışında Can B.'nin kanguruları rakipsiz kalmışa benziyor.

-Hafta içerisinde Türkiye milli takımı ile resmi sözleşme imzalayan Hiddink'in İletişimspor'dan hangi isimleri kadrosunda düşündüğü maç öncesi kulislerinin merak konusuydu. Hollandalı teknik adamın önümüzdeki haftalarda birkaç ismi izlemek üzere tribündeki yerini alacağı konuşuluyor.

-Maç başlarken hava güzel, halı futbola müsait, toplar şişkin, keyifler gıcırındaydı. İletişimspor baharı erken getirmişti.



tek seçici: Ömer L.
önlüklüler: Suat A. (***), Kerem L. (****), Atilla L. (***), Hüsnü A. (***), Erdoğan Ö.(**), Kerem Ü. (***), Ömer L. (***), Bahadır A. (***)
önlüksüzler: Ümit K. (***), Doğan Ç. (****), Hamit B. (*), Sami A. (**), Hasan D. (**), Can B. (**), Kıvanç K. (*), Müçteba A. (*)



maçın özeti
Bu akşam Önlüklülerin gecesiydi desek yeridir. Hücum hattındaki teknik kapasitelerini savunmadaki şaşmaz uyumlarıyla birleştiren yeşil siyahlılar sahanın tek hakimiydiler. Maçın belirli kısımlarında Ümit K.'nın golleri ve Doğan Ç.'nin kaledeki takdire şayan çabasıyla ayakta kalmaya çalışan Önlüksüzler, farkın açılmasını engellemiş olsalar da mağlubiyeti önleyemediler. Arka arkaya gelen Önlüklü golleri rakip takımın gardını düşürdü, maçın sonucunu belirledi: 7-4.



karne
Suat A.: Savunma ve orta alandaki başarılı oyununu şık bir golle süsledi. Golü kendisini yıpratmak isteyenlere armağan ettiği maçtan sonra ağızdan ağıza dolaşıyordu.

Kerem L.: Takımının ofens organizasyonlarında kilit bir rol üstlendi. Attı, attırdı. Maçın iyilerindendi. Kırmızı konçlarıyla göz doldurmaya devam ediyor genç yetenek.

Atilla L.: Zamanında büyük bir İstanbul kulübünün kapısından nasıl döndüğüyle ilgili o meşhur hikayeyi hatırlatırcasına dizliğiyle sahadaydı bugün. Sakatlıklar olmasa her şey çok farklı olabilirdi bu sağ ayak için.

Hüsnü A.: Yeni formasıyla çıktığı ilk maçta biraz tutuk gözükse de artık herkesçe bilinen şık gollerinden bir kupleyle bitirdi performansını. Perdeyi hem açan, hem kapatan isimdi başkan.

Erdoğan Ö.: Maça kalede başladı, alıştığımız yerde bitirdi. Onun gibi bir orta sahayı hangi teknik adam takımında görmek istemez?

Kerem Ü.: Bir ara Can B.'nin ayaklarını yerden kesmiş olsa da kendisini hemen affettirdi. Fair Play ruhunun sahadaki karşılığı adeta. Savunmada Ömer L. ile uyumu dikkat çekti.

Ömer L.: Her zamanki istikrarıyla her zamanki yerindeydi. Bir ara rakip takım kalecisi Doğan Ç.'nin "vatan mı savunuyorsunuz arkadaş" feryadının baş sebebiydi.

Bahadır A.: Bir hafta önce A. K. Keita'nın Turkcell Süper Lig'de attığı golü yere göğe sığdıramayanlar, Bahadır A.'nın bu gece attığı gole kayıtsız kalabilecekler mi hep birlikte göreceğiz. Adeta bir resital sundu İsveçli oyuncu. Ona yeşil çok yakışıyor.



Ümit K.: Attığı gollerle takımının ayakta kalan ismiydi. Hava toplarındaki hakimiyeti dikkat çekse de mağlubiyeti önleyemedi. Bu hafta 2010'un ilk mağlubiyetini aldığını da ekleyelim.

Hamit B.: Anketimiz etkili olmuş olacak, uzaklardan kaleyi birkaç kez yokladı. Direklere takılmasa belki bu hafta da onu konuşuyor olacaktık.

Sami A.: Sakatlık sonrası ikinci maçında daha iyiye gitse de savunmada zaman zaman aksadı. Barcelona forması çok şıktı.

Hasan D.: Haftaiçinde magazin basınının peşini bırakmadığı Hasan D., alışıldık performansını sahaya yansıtamadı. Rakibin orta alandaki sert presi arasında zaman zaman kayboldu. Maç öncesi, sırası ve sonrasında Suat A. ile yan yana gelmekten kaçınması kafaları karıştırdı.

Can B.: Savunmanın ortasında görev yaptı, zaman zaman ileride pas trafiğini yönlendirmek istedi ama etkili olamadı. Maçtan sonra mağlubiyeti içine giydiği Mersin İdman Yurdu formasına bağlayanları esefle kınadı.

Doğan Ç.: Takımın ayakta kalanlarındandı. Maçtan önce İletişimspor tesislerinde sergilediği ısınma şovla rakiplerine göz dağı verdi. İyi performansına rağmen 7 gol yemekten kurtulamadı.

Kıvanç K.: Gayretine rağmen yetersizdi. Geçen haftaları arattı. Mağlubiyet serisini taze atlatmışken bir yenisiyle tanıştı. Öğle yemeği menüsünü gözden geçirmesi şart.

Müçteba A.: Onu bu akşam kah dört Önlüklü arasında can hıraç bir mücadele verirken, kah Ümit K.'nın kafasıyla buluşan naçizane ortaları havalandırırken gördük. Ama yine de savunmadaki arkadaşlarıyla uyum sağlayamadı. Etkisiz kaldı. Daha iyisini yapabileceğini hepimiz biliyoruz.



17 Mart 2010 Çarşamba

Anket sonucu: Hamit B.'nin Gollerindeki Etkin Madde Nedir?

Saatler 17.13, takvimler 17.03'ü gösterirken ilk anketimizin sonucunu elde etmiş bulunuyoruz.

İletişimspor Blogculuğun İletişimspor camiasına son katkısı olan ve bu haftadan itibaren gelenekselleşmesi beklenen "her hafta anket doldurma şenlikleri"nin ilk sorusu, Hamit B.'nin Gollerindeki Etkin Madde Nedir? idi. Toplamda 12 kişilik katılımın gerçekleştiği ilk anketin sonucu katılımcılardan aldığı %33'lük oy oranıyla yüksek beceri/teknik seçeneği oldu. Muhabirlerimiz Hamit B.'nin konu hakkında bir açıklama yapıp yapmayacağını tartışadursun, biz şimdi mikrofonlarımızı Bayrampaşa Stadyumu'na çevirelim.

12 Mart 2010 Cuma

10 Mart / Önlüksüzler 4-Önlüklüler 7

- maçtan önce gofret yeme adetini genelde Kıvanç K.-Can B. ikilisinde görmeye alışanlar bu hafta birçok futbolcunun ellerinde gördükleri gofretleri, "takım kendisine gofretçi sponsor mu arıyor?" şeklinde yorumladı.

- İletişimspor futboluna getirdiği top açılımıyla dikkatleri üzerine çeken Müçteba A. bu kez de ayakkabı açılımıyla gündemdeydi. geçtiğimiz hafta maça gelmemesinin sebebini Uzak Asya'da yaptığı en iyi ayakkabıyı bulma faaliyeti olarak açıklayan Müçü ("Vietnam'da 2.500 ayakkabıcı gezdim"), yeni ayakkabılarının faydasını maçta sergilediği performansla gördü.

- eski oyunculardan Engin'in yaptığı ziyaret soyunma odalarını hasret giderme mekanlarına dönüştürdü.

- maç öncesinde kafaları kurcalayan "tek sayıda kaldık, bir takım eksik oynayacak, nasıl olacak bu iş" düşünceleri Bahadır A.'nın lojistik desteğiyle müsabakaya katılan Mehmet Ç. sayesinde giderildi.


tek seçici: Ömer L.
Önlüklüler: Müçteba A. (****), Can B. (****), Kıvanç K. (***), Hasan D. (****), Hamit B. (***), Erdoğan Ö. (***), Ümit K. (***), Mehmet Ç. (**)
Önlüksüzler: Hüsnü A. (**), Kerem L. (**), Kerem Ü. (***), Suat A. (*), Ömer L. (**), Atilla L. (**), Bahadır A. (**), Sami A. (*)


maçın özeti
maça iyi başlayan Önlüksüzler oyunun hakimiyetini ellerinde fazla tutamadılar. özellikle Hamit B.'nin kendi kale çizgisine yakın yerlerden içeriye doldurayım derken rakip ağlarla buluşturduğu goller Önlüksüzlerin maneviyatlarının iyice kırılmasına, takım içinde çatlamalara yol açtı. tam olarak organize olmayı bir türlü başaramayan Önlüksüzlerin oyununa karşı istek, azim ve kararlılıkla oynayan Önlüklülerin golleri art arda gelince maçın neticesi belli oldu.

karne
Müçteba A.: Vietnam'da geçirdiği sürede bol bol orta yapma çalıştığı ve kendini geliştirdiği Ümit K.'ya attırdığı iki şık golle tescillendi. son haftaların en iyi futbolunu oynadı.
Can B.: savunmada görev almasının nedeni forvet oynayan Ümit K.'nın tepkilerinden mümkün olduğunca uzağa kaçmak olsa da (imkan olsa hep kalede kalacaktı!) bunu başaramadı, ÜK'nın tepkisini çekti. ancak rakip takım oyuncularının övgüsüne de mazhar olan savunmada gösterdiği başarılı performans galibiyete önemli katkıda bulundu.
Kıvanç K.: iki gol atıp golcülük işlevini yerine getirse de kimi net pozisyonlarda topun ayağına dolaşması gece geç yatmasına bağlandı.
Hasan D.: galibiyet özlemini dindiren Hasan D. savunma ve orta saha arasında dinamo gibi çalışıp, oyuna hiç küsmeyerek, topla birlikte koşturma arzusunu dizginleyerek başarılı bir futbol sergiledi.
Hamit B.: rakip kalenin sinüs, kosinüs, tanjant ve kotanjant hesaplarını çıkararak vurduğunu iddia ettiği topların ağlarla kucaklaşması futbol dehasının kanıtı olarak tarihe geçti.
Erdoğan Ö.: gününde ve istekli olursa takımı için ne kadar faydalı bir oyuncu olacağını maç boyunca mücadeleden kopmayarak gösterdi.
Ümit K.: maç içinde kendini bilmezlere kızgınlığını gösterecek imkanları buldu. hastalıktan sonra çıktığı ilk maçta iki güzel gole imza atarak yenilgisizliğini sürdürdü.
Mehmet Ç.: haliyle yabancılık çekti, takıma tam olarak uyum sağlayamadı.


Hüsnü A.: alışıldık tarzından uzakta gözüktü. otoriteler etkisiz oyununda "bir takımda üç Abbas oynamaz" kuralının bozulmasının rolü olduğu görüşünde.
Kerem L.: genç oyuncu takımındaki organizasyon bozukluğu içinde kayboldu. motivasyonu da düşüktü.
Kerem Ü.: takımının ayakta kalan isimlerinden oldu. iyi niyetli mücadelesi mağlubiyeti engellemeye yetmedi. Hamit B.'den yediği gol sonrası sinir krizi geçirmesi normal karşılandı.
Suat A.: her ne kadar kendisi "o toplar girseydi kahramandım, futbolun hiç adaleti yok" dese de orta sahadan çektiği şutlar takım içinde çatışma ortamının büyümesine yol açtı.
Ömer L.: iki haftadır anlamını bir türlü tam olarak çözemediği Diyarbakır türküsü Ömer L.'nin kafasını çok karıştırmışa benziyor ("ensest ilişki mi anlatıyor?", "ortada kaç adam var?").
Atilla L.
: kendi görüşüne göre takımının en iyisi olsa da (ki her hafta aynı görüşte zaten) eşsiz yeteneği takımını kurtarmaya yetmedi.
Bahadır A.: geçen hafta aldığı ilk galibiyeti seri haline getirme çabası sonuç vermedi. istediği futbolu sahaya yansıtamadı.
Sami A.: sakatlığı nedeniyle uzun süredir ara verdiği futbola geri döndü. maç eksiği hemen göze çarptı.

2010 10. hafta puan durumu


10 Mart 2010 Çarşamba

Skandal konuşmanın ses kaydı!!!

Sitemizde yayımlanan haber nedeniyle başka haber siteleri ve kanallarında açıklama yarışına giren Suat A. ve Hasan D. bütün mecralardan, haberimizi yalanlamaya çalıştılar. Ancak, biz yalan haber yapmayız. İşte kanıtı: Aşağıda Suat A. ve Hasan D.'nin kayıtlara geçen şike görüşmesinin ses kaydını yayımlıyoruz.

Sezar A. ile tarih köşesi...


İletişimspor'un kıymetli oyuncularından duayen Sezar A.'nın göndermiş olduğu maili aynen yayımlıyoruz. kendisinin vatandaşa tarih bilinci kazandırma konusundaki girişimlerini hassaten desteklediğimiz, bu konuda her türlü desteği sağlamaya (köşe bile açarız icabında) açık olduğumuz kamoyu tarafından bilinmektedir. beri yandan kendisinin iddialarının aksine İletişimspor Blogculuğun gerçekleri yazmaktan hiçbir zaman korkmadığı, herkese eşit mesafede durduğu da bir gerçektir (büyük başkan Hüsnü A. ile futbolcu simsarı Apo D. ve futbolcu Atilla L. arasındaki enteresan ilişkiyi hem de belgesiyle bizden başka yazabilen medya organı oldu mu soruyoruz...) (eski günleri hatırlama meselesine girmesine ise doğrusu şaşırdık. zira ilerde yayımlayacağımız belge durumu açıkça ortaya koyacak, umarız o zaman üzülmez...)

buradan kendisine bir de soru: fotoğraftaki futbolcular kimdir, necidir peki?


kendisine iyi dileklerimizi sunuyor, arşivini halkla paylaştığı için şükran yolluyoruz. elinde böyle tarihi fotoğraflardan daha varsa, her hafta birini yayımlayarak bir tarih köşesi yapsa pek güzel olur görüşümüzü yineliyoruz...
İletişimspor Blogculuk

------------------------------------------------------------------------------

Yazılanlar sansüre uğramasın diye böyle gönderiyorum. Malum Abbas kliği saha organizasyonlarından sonra şimdi de internet işine girdi, böyle blog , tarih yazmalar filan eşliğinde internet üzerinden kendi karanlık ve auta top atmakla dolu tarihlerini yeniden yazmaya uğraşıyorlar. Meşreblerine uygun birkaç yazara, aaa Hüsnü abi diye ortada dolaşan genç nesil de eklenince Abbas güzellemesinden geçilmiyor blog'umuz. Neredeyse küme düşme sınırındaki eski günlerini unutturmak için tarihi de 2010'dan başlatmışlar, bi neşe bi neşe ilk sıralardan düşmüyorlar. Özel konuşmalarımda Hüsnü beye ve diğer Abbaslara da ilettim bakın Fener gibi olursunuz yapmayın bunları diye ama dinletemedim. (en çok da auta şut atmanın istatistiklere eklenmesine itiraz ettiler...)

Uzun süredir yurtdışında SurgeonPascha Coast /Hırvatistan'dayım. Hadi bırak uğraşma, yurda dönünce yazarsın dedim ama puan cetvelinde de son sıraya konunca artık dayanamadım. Blog'un tepesine eskimiş görüntüsü verilmiş, yeni yetme bir fotoğraf konarak kimseyi kandırmayın sayın yöneticiler... Ekte size eski bi fotoğraf sunuyorum... Yıl 1991, güneşli bir Haziran sabahı... Yer: Şimdi yerinde iş merkezleri yükselen Yedikule sahası... (gençleri bilinçlendirmek için "oynadığımız sahalar turu gezisi" procesi üzerinde de çalıştığımı ileteyim... Hüsnü birçoğunun yerini bile bilmez bu sahaların, o da katılabilir bu gezilere...) İletişimspor hazır ve doktorlardan oluşan rakip takıma karşı bir galibiyet daha almak için sahada (o zamanın rakiplerinden Erdoğan Ö. - hatta Murat P.- doktorlar takımıyla hiçbir galibiyet alamayınca bu inadından vazgeçip İletişimspor saflarına katıldı yıllar sonra, doktorlar takımı da dağıldı... ). Tabii sabah erken saatlerde hiçbir Abbas yok, onlar uyuyorlar... şimdi yazılarıyla millete gaz veren Can B.-Kıvanç K.nın (hatta Kerem Ü.) dışarı çıkmasına anneleri izin vermiyor... Müçteba A. üniversite mekanlarında kız peşinde vs. vs...

Neyse bir hususu daha belirteyim müsadenizle. Bu tarihi fotoğrafta yer alan arkadaşların bazılarının isimleri İletişimspor listelerinde yok... (tabii niye diye Hüsnü beye sormak lazım...) Listedeki kimi adlar veya soyadlar ??? ile geçiştirilmiş... Neyse siz bu tarihi resme kim bunlar, hangisinin adı yok diye bakadurun, ben listedeki soru işaretlilerden birini yazayım. Haskan ??? yazılan Mehmet Haskan olacak. Arkadaş trafik kazasında rahmetli olduğu için yanına 1955-2006 yazılırsa tarihimiz biraz daha sahicileşir... Bi de geçmiş yıllarda ard arda yılın futbolcusu seçilen, mütevazılığı ile bilinen bi arkadaşın, sevgili Mehmet H. ile muhabbetini gösteren ünlü fotoğrafçı Apo O.nun çektiği nadide bir resmi sunuyorum ilgilerinize... Dilerim bunlar da İletişimspor tarihinde yerini alır... (mı acaba Hüsnü ?)

5 Mart 2010 Cuma

psikolocik yıpratma harekatı...

bu iddia çok ses getirecek: Suat A. ve Hasan D., Hüsnü A. ve Hamit B.'ye karşı komplo mu hazırladı? ikilinin konuşmaları dudak uçuklatacak cinsten...


Suat A... "ben bir şey yapmadım", "topa müdahale" nidalarını yakından bildiğimiz bir isim... gününde olduğu zaman takımı için çok şey ifade eden bir oyuncu olmasına rağmen orta sahadan, kendi ceza sahasından hatta imkan bulsa sahayı çevreleyen tel örgülerin dışından rakip kaleye şut çekme arzusunu dizginleyemeyen delişmen bir isim...


Hasan D... "küskünlük metre"siyle tanınan bir isim... etkili bir pasör, topla birlikte koşmayı koşmayı koşmayı durmaksızcasına koşmayı seven, rakip savunmaların korkulu rüyası bir isim...


"Seni de yanıma aldıracam"
tribünlerde çok sevilen bu iki ismin 3 Mart tarihli maç öncesinde kendi aralarında yaptıkları bir konuşmanın bant kaydı ve sonrasında yaptıkları açıklamalar ise kan donduracak cinsten... muhabirimizi fark etmeyerek yaptıkları konuşmalar puan tablosunun zirvesindeki isimler Hüsnü A. ve Hamit B.'ye karşı kurdukları komployu ortaya çıkarıyor. bir yayıncılık başarısına daha imza atıp, noktasına dokunmadan o konuşmaları yayınlıyoruz:
Suat A.: abi aynı takımda olmamız kötü oldu biraz.
Hasan D.: di mi
Suat A.: olsun önemli değil, kaybederlerse psikolocik olarak yıpranacaklardır.
Hasan D.: di mi
Suat A.: sen tabelada biraz aşağıdasın ama sıkma canını ben biraz daha yükseleyim seni de yanıma aldıracam.
Hasan D.: inşallah. Hüsnü ve Hamit abinin mutlaka kaybetmesi lazım ama.
Suat A.: fazla da çaktırmayalım ama tam randımanlı da oynamayalım. ben bi penaltı yaptırırım, nasıl olsa anlaşılmaz. sen de küsme oyuna ki, elimizden geleni yaptık diyelim.
Hasan D.: tamamdır...

o sırada muhabirimizi fark eden ikili konuşmanın bundan sonrasını gözleriyle devam ettiriyorlardı. maç sonunda alınan netice Hüsnü A. ve Hamit B.'yi kahrederken Suat A. ve Hasan D. yenilgiye rağmen amaçlarına ulaşmış olmanın verdiği doygunluk içindeydi.

Hüsnü A. şaşkın
sorumlu yayıncılık gereği olayı sorduğumuz Suat A. ve Hasan D.'nin, gerçeği bilen çocuk masumluğu içinde gülerek yaptıkları "ne alakası var yaaa" açıklamaları dikkat çekiciydi. şaşkınlığını gizleyemeyen Hüsnü A. ise olaya inanmak istemediğini belirterek vakur tavrını korudu.

görüldüğü üzere iddialar vahim... İletişimspor Blogculuk olarak tek işimizin doğruları su katmadan yazmak olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, tarafların cevaplarını yayınlamaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz.

3 Mart / Önlüksüzler 3-Önlüklüler 5

- mevsimin dönmeye başladığı sahaların tamamının dolu olmasından anlaşılıyordu. karda kışta yağmurda çamurda top oynamaktan kaçan takımların sahaları doldurması, tarihleri boyunca doğa koşullarına direnmiş İletişimsporlularca kınandı.

- Can B. ve Kıvanç K. maçtan sonra bir an önce evlerine dönebilmek için araba almaya kararlı gözüküyorlar. Hamit B.'nin emektar Isuzu'su için istediği para ikiliye çok geldiğinden, sonraki transfer taksitlerini bekleyip gittigidiyor'dan daha ucuza bir araç düşürme çabası içinde oldukları gözlendi.

- kaleci Doğan Ç.'nin soyunma odasında "burası çok soğuk, başkan tesislerle ilgilenmiyor herhalde. zaten ücretleri de alamadık. kafam karışık" açıklamalarını büyük başkan Hüsnü A.'nın duyup duymadığı meçhul olarak kaldı.

- puan tablosunun yenilgisiz isimlerinden Ümit K.'nın maça gelmeyişi "yenilgisizliğini korumak için hastalık numaralarına yatıyor" şeklinde yorumlandı.

- Atilla L.'nin maç öncesi oturduğu masaj aleti yeni bir trendin habercisi gibi. daha önce Ömer L.'nin test edip onayladığı, "1 lira ile çalışır, 3 dakika boyunca çalışır" koltuğa maçtan sonra Kıvanç K.'nın da oturması halısaha sahibinin ilerde de 1 liralar kazanacağını gösterir gibiydi.


tek seçici: Ömer L.
Önlüksüzler: Doğan Ç. (**), Hüsnü A. (**), Hasan D. (**), Hamit B. (**), Suat A. (*), Can B. (*), Müçteba A. (*)
Önlüklüler: Ömer L. (***), Kerem Ü. (***), Kıvanç K. (***), Erdoğan Ö. (**), Atilla L. (***), Kerem L. (****), Bahadır A. (***)

maçın özeti
son zamanların en çekişmeli müsabakalarından birisi olan maçın ilk yarısının 1-1 sona ermesi çetin mücadelenin bir göstergesiydi. maç öncesinde otoriteler tarafından zayıf olarak nitelendirilen Önlüklüler takım oyununu iyi oynayarak Önlüksüzlerin kolay galibiyet beklentisini boşa çıkardı. ikinci yarının ortalarında maça ortak olmaya çalışan Önlüklüler, Önlüksüzlerin mücadeleci, kolektif futbol anlayışını geçemeyince bir kez daha favori olmayan taraf maçtan galip ayrılıyordu.

karne
Doğan Ç.: maçtan önceki kafa karışıklığının sahaya yansıdığı görüldü. büyük başkan tarafından görüşme odasına çağrılması sürpriz olmayacak.
Hüsnü A.: iyi niyetle mücadele etmesine rağmen, kendisine kurulan komplonun kurbanı oldu.
Hasan D.: maç karnesinde mutlaka yer alan küsüp-küsmeme ibresi "nispi küsme"den yana. gözler etkili Hasan'ı aradı ancak bulamadı.
Hamit B.: yaptığı ve yapamadığı hareketler hakkında maç boyu Suat'a yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. ancak kendisinin de bir komplo kurbanı olduğunu bilemezdi.
Suat A.: "halısahada penaltı yaptırma rekoru" konusunda kendisine verilecek plaketi bekliyor. maç içinde söyleyip durduğu "yeneriz bunları, fark atarız" laflarının sadece lafta kaldığı görüldüğü.
Can B.: kanguru derisi ayakkabılarıyla uyum sorununu tam olarak aşamadığı gözlendi; top ayağına dolaşıp durdu.
Müçteba A.: maç sonunda yaptığı "istediklerimizi sahaya yansıtamadık" açıklaması her şeyin özeti.

Ömer L.: emektar oyuncu savunmadaki sağlam futbolunu penaltı golüyle süsledi. hoş, pek penaltı golü de denemez: penaltıyı önce Doğan'ın üstüne vurup dönen topu ısrarla aynı yere bir kez daha vurarak (tam ortaya) fileleri havalandırdı.
Kerem Ü.: savunmada hatasızdı. evi taşıyor olmanın yaratacağı mental rahatsızlıklara kapılmayıp kendini oyuna verdiği gözlendi.
Kıvanç K.: Diyarbakırspor forması giyerek kime mesaj vermeye çalıştığı bilinmemekle birlikte, attığı iki gol ve yaptığı asistle doğru ayakkabı ve doğru öğle yemeği menüsünü (tavuk ızgara, mantarlı makarna) bulduğunu gösterdi.
Erdoğan Ö.: zaman zaman oyundan düşse de takım oyununa katkı koydu.
Atilla L.: görev adamı rolünü iyi oynadı. maç öncesi yaptırdığı masajın faydasını gördü.
Kerem L.: gerek maçtan önce Kıvanç K.'ya verdiği taktiklerle gerek etkili oyunuyla galibiyetin mimarlarından oldu.
Bahadır A.: müjdeler olsun yurduma, ilk galibiyetini aldı. otoriteler, maçta şimdiye kadarki en kolektif oyununu sergileyen genç oyuncunun maçın başında Suat'ın darbesiyle düşüp, kafasını yere vurmasının oyun anlayışında değişikliğe yol açtığı kanısında.