26 Şubat 2010 Cuma

Diyarbakır gerçeği...

İletişimspor Blogculuk bir karanlık noktayı daha aydınlatıyor... İstanbul'dan Diyarbakır'a uzanan enteresan "üçgeni", olayın perde arkasını ve yaşananları ortaya koyuyor.

23 Şubat günü, günün erken saatleri. erken saatleri dediysek sahiden erken, daha karga bokunu yememiş, o derece. telefon şirketleri kimi İletişimspor bünyeleri arasında yoğun bir telefon trafiği tespit ediyor sabah sabah. bu telefonların sahipleri kim mi? haftalardır galibiyete hasret Kıvanç K. ile bir dönem halısahalarda fırtına gibi esmiş, daha sonra girdiği birtakım "enteresan" ilişkilerle Türk futbolunun karanlık birçok noktasında adından söz ettirmiş Bağış E.

telefon görüşmeleri nihayete erip ikili buluşunca Diyarbakır'a gittikleri anlaşılıyor. peki orada ne yapacaklar? bu sorunun cevabı onlardan çok daha önce Doğu'nun Paris'ine giden Ümit K.'da belki...

süreç enteresan, üçlünün Diyarbakır'da buluştukları, üst düzey yetkililerle görüştükleri gün teknik direktör Ziya Doğan istifa ediyor. dikkat: elle tutulur bir gerekçesi yok Doğan'ın. Ümit K.'nın menajer-oyuncu özelliklerini, Bağış E.'nin yüksek yerlerle olan yakınlığını,İletişimspor'da galibiyete susayan golcü oyuncu Kıvanç K.'nın yeni bir takım arayışında olduğu söylentilerini bilenlerin kafasından geçenler doğrulanamıyor elbette. fakat yoksa... yoksa...



yoksa bu üçlü, "ben ekibimle gelirim" anlayışını mı temsil ediyor? üçlünün idari menajer ("Diyarbakırspor'un yeni bir yapılanmaya ihtiyacı vardır"-Bağış E.), menajer-oyuncu ("yeni gelecek hocanın çok iyi seçilmesi gerekir"-Ümit K.), sade oyuncu ("Diyarbakırspor forması satan yer yok mu?"-Kıvanç K.) üçgenini oluşturup kulüp başkanıyla, valiyle, belediye başkanıyla, tatlıcı şeyhmusla, muhtelif kebapçılar ve muhtelif konaklama yerleriyle temaslarda bulundukları söylentileri derhal yerel basına konu oluyor. görünen o ki, artık imza çok yakın...

aynı esnada İstanbul-Bayrampaşa'da büyük başkan Hüsnü A. adam eksikliğinin acısını içinde hissediyor. ne yapsa ne etse çaresiz. maç eksik adamla başlıyor...



ancak söz konusu üçlü söylentileri yalanlamakta gecikmiyor. kendisine, ekibiyle birlikte Diyarbakır'da göreve başlaması için AB'nin yaptırdığı halısahalar gösterilen Ümit K., uzatılan çeki yırtarken gözleri dolu dolu konuşuyor: "efendiler siz bizi ne sandınız? biz takımımızdan ayrılmayı hiç düşünmedik. ortada tamamen bir yanlış anlaşılma var. biz buraya İletişimspor'u tanıtmak, bir nevi kültür elçisi olmak üzere gelmiştik ancak söylentiler işi ne boyuta getirdi. takımımızdan, Hüsnü A.'dan ayrılabilir miyiz? hayır... ben size Güvenç Kurtar'ı tavsiye ederim."

bu sözler Diyarbakırlı yöneticilerde soğuk duş etkisi yaratırken, Bağış E.-Ümit K. ve Kıvanç K. gelen bu yüksek teklifi ellerinin tersiyle itmiş olmaktan bir an pişman olmadan İstanbul'un yolunu tutuyorlar. Güvenç Kurtar ise Diyarbakır'ın yeni hocası olarak göreve başlıyor...

24 Şubat / Önlüksüzler 6-Önlüklüler 5

Eksik kadro kazandı
Bir kısım oyuncu, kadronun kıvanç kaynağı olarak entelektüel bir Diyarbakır ziyareti yaptığından, Hüsnü A. bu hafta kadro kurmakta güçlük çekti. Son zamanlarda şikâyet edilenin tersine, personel bu sefer 13 kişide kalınca, takımların biri eksik oynamak zorunda kaldı.

Hüsnü A. maç saatine kadar oğlu Bahadır yoluyla 14. kişiyi bulmaya çalışsa da, sonuç alamadı. Bu arada Özgür Y.'nin sürpriz biçimde önerdiği kaleci de, talihsiz bir biçimde, cüzdanını kaybetmek, sonra onun biri tarafından bulunması, bulan kişinin talihsiz kaleciye ulaşması, talihsiz kalecinin bulan talihliyle tam maç saatinde buluşmaya karar vermesi gibi rutin aksaklıklar nedeniyle gelemedi. Sonuçta müsabaka 13 kişiyle oynadı.
Tek seçici: Ömer L.

Önlüklüler: Kerem Ü. (**), Ömer L. (*), Atilla L. (**), Müçteba A. (*), Bahadır A. (*), Özgür Y. (*), Hasan D. (**).
Önlüksüzler: Doğan Ç. (**), Suat A. (***), Kerem L. (****), Can B. (**), Hamit B. (***), Hüsnü A. (**).

Maçın özeti: Eksik takım olarak Önlüksüzler maça iyi başladı. 1-0 geriye düştükten sonra öne geçti ve oyunu kontrol etti. Devreyi 3-2 önde bitirdi. İkinci yarıda yorulan Önlüksüzler top çıkartamaz hale geldi ve sonunda beraberlik golünü yedi. Fakat Önlüklüler'in baskısı dinecek gibi değildi.Önlüksüzler uzun bir süre yarı alanı dahi geçemeden direnirken kaptırılan bir topla oyun 4-3'e geldi. Şok golle dağılan Önlüksüzler 5.'yi yediklerinde skorbordda 13 dakikaları kaldığı görünüyordu.

Kalan 13 dakikada kahramanca savaşmayı ve öyle teslim olmayı kafaya koyan Önlüksüzler bitime 9 dakika kala Kerem L.'nin golüyle beraberlik için ümitlendiler. Hakikaten de, golden 3 dakika sonra yine Kerem L.'nin golüyle skor yeniden eşitlendi. Bu kez, morali bozulan taraf Önlüklülerdi. Skorbordda 2 dakika kaldığı yazarken, savunmada bir yan topu kesen Suat A. bir anda kaleciyle karşı karşıya kaldı ve kaleci Kerem Ü.'nün solundan plaseyle topu filelere bıraktı. Önlüksüzler çılgın bir gol sevincinden sonra inançlı bir direniş sergilediler ve son iki dakikayı gol yemeden geçirmeyi başardılar. Sonuçta efsanevi bir galibiyet aldılar.


Karne:
Kerem Ü.: Takımının ayakta kalmaya çalışan unsurlarındandı, bütün gerginliğe rağmen maçı küfür etmeden bitirmeyi başardı.
Ömer L.: Yanları ağrımak nedeniyle istediği performansı sergileyemedi.
Atilla L.: Çapkın bakışıyla pistin etkili oyuncularından biriydi.
Müçteba A.: Paslar tam ayağına isabet etmediği için maçı topla buluşamadan bitirdi.
Bahadır A.: Takımını kritik anda 2 farklı öne geçiren gollere imza attı ama genel performansı düşüktü.
Özgür Y.: Bahadır'la anlaşamadı, verkaçlar ver'de kaldı.
Hasan D.: Maçın 25. dakikasında kayınvalidesine küsüp topsuz alana taşındı.

Doğan Ç.: Takım arkadaşlarını şut çekmeye teşvik etmeye çalıştı. Hatasız oynadı.
Hamit B.: Takım arkadaşlarını basmaya teşvik etmeye çalıştı. Hatasız oynadı.
Suat A.: Yeterince santradan şut sallama imkânı vermedikleri için rakip forvetlere yersiz müşkülat çıkardı.
Kerem L.: Yine ileri geri çalışarak galibiyetin mimarı oldu.
Can B.: Bu kez uzun pasa takmış, fakat bir tane isabet kaydedemedi.
Hüsnü A.: Kalabalık savunmanın arasında top alamadı, etkisiz kaldı.

2010 8. hafta puan durumu


18 Şubat 2010 Perşembe

17 Şubat / Önlüksüzler 6-Önlüklüler 8

iman gücü yeterli olmadı

- müsabaka öncesinde yenilen portakallara bir anlam verilemezken, deneyimli oyuncu Ömer L.'nin "ben Fransa'da top koştururken bir Amerikalı kondüsyonerimiz vardı. o da bize hep portakal yedirirdi." açıklaması portakallara rağbeti arttırmışa benziyordu.

- Hiddink'in milli takımla anlaşmasında büyük başkan Hüsnü A.'nın da payı olduğu, başkanın mütevazı "Fenerbahçe günlerinden arkadaşımdır. kendisiyle konuştum, ilk fırsatta Bayrampaşa'ya da gelecek" açıklamasından anlaşılıyordu.

- Ömer L.'nin soyunma odasında verdiği ezan, kamet, sala, tekbir konulu dersi müsabaka öncesinde iman gücü takviyesi olarak algılayan kimi futbolcuların tekbir çekip salavat getirmesi "kulüpte cemaatçi yapılanma mı var" sorularını gündeme getirdi.

- maç saatinden önce sahanın boş olması İletişimsporlulara futbola doyma imkanı verdi: müsabaka yaklaşık yarım saat kadar erken başladı.

tek seçici: Ömer L.
Önlüksüzler: Doğan Ç. (***), Hüsnü A. (**), Ümit K. (****), Hasan D. (***), Hamit B. (***), Kerem Ü. (**), Özgür Y. (***)
Önlüklüler: Ömer L. (***), Suat A. (**), Can B. (**), Kıvanç K. (****), Erdoğan Ö. (**), Atilla L. (***), Kerem L. (***)

maçın özeti
müsabakanın resmi olmayan bölümünde, yani kronometre henüz çalışmaya başlamazken inanılmaz bir önlüklüler oyunu vardı. nitekim resmi açılıştan önce Ömer L.'nin takımlarla oynama, yeni bir şekil verme önerisi önlüksüzleri kamçılayan önemli etmenlerdendi. beklenen farkı bir türlü yakalayamayan önlüklülerin, büyük bölümünde üstün oynadıkları maçta duraklama haline geçmelerine müsabakanın son 5 dakikasında Suat A.'nın kendi kalesine attığı gol eklenince maç koptu. bitime 2 dakika kalan Özgür Y. golü skoru ilan ederken, bir kez daha "biz güçsüzüz ya" diyenler kazanıyor, iman gücünün her şeye yetmediği anlaşılıyordu.

karne
Doğan Ç.: kaplanlıktan standart doğan konfigürasyonuna döndü. Kıvanç K.'dan yediği topuk golü bunun kanıtıydı.
Hüsnü A.: Ümit K.'yla yakaladığı müthiş uyumu gollerle süsledi. ancak çok etkili bir gününde değildi.
Ümit K.: maça ileride başlamasına rağmen, Ömer L.'nin "takımlar dengesiz oldu" tespitine defansa yardıma gelerek cevap verdi. bu cevap maçın kazanılmasında önemli rol oynadı.
Hasan D.: top sürmeci kişiliğini, topu kendi sahasından alıp rakip kaleye kadar götürdüğü ve asist yaptığı pozisyonda açıkça gösterdi. maç sonu ölçümlerinde topsuz 160 metre, topla 4.5 kilometre koştuğu ortaya çıktı.
Hamit B.: bu adamı savunmaya koyun ve kaybetmeyin. inanmayanlar puan tabelasına bakabilir.
Kerem Ü.: aslında orta yapmışken, Suat'ın üzerinden aşarak ağlara giden gol "Recep re-loaded" havası yaratsa da azmi ve mücadeleci kişiliği dikkat çekti.
Özgür Y.: uzun süre sonra sahalara dönen genç futbolcu her ne kadar kimi pozisyonları ezse de takım savunmasında etkiliydi.


Ömer L.: maç içinde sakatlanıp sakatlanmadığı bir türlü anlaşılamadı. her durumda Kerem Ü.'yle çarpışması kendisini olumsuz etkiledi.
Suat A.: "ben buraları kontrol ederim" deyip kaledeyken yediği aşırtma gole kendi kalesine attığı gol de eklenince mağlubiyette önemli rol oynadığı anlaşılıyor. ancak zaman zaman yaptığı kritik müdahaleler de göz ardı edilemez.
Can B.: en çok mağlup olan iki topçudan birisi durumunda. mücadele ediyor fakat makus talihini yenemiyor.
Kıvanç K.: yeni ayakkabılarının golcülüğüne olumlu katkı yaptığı anlaşıldı. attığı dört golle takımının gol yükünü çekti ne var ki, en çok mağlup olan diğer topçu olması artık bir kurşun döktürmesi gerektiğini gösteriyor.
Erdoğan Ö.: maçlardan önce arabada dinlediği klasik müziğin oyundaki agresyonunu düşürüp, kendisini rahatlığa sevk edip etmediği psikologlar tarafından araştırılıyor.
Atilla L.: mücadele eden isimlerdendi. kendisinden spektaküler hareketler bekleyenleri hayal kırıklığına uğratsa da görev bilinci içinde oynadı.
Kerem L.: haftalardır devam eden kazanan takımda yer alma geleneği Can B. ve Kıvanç K. ile aynı takıma düşünce sona erdi. Kıvanç K.'nın gollerinde top taşıyıcı olarak gizli kahramandı.

2010 7. hafta puan durumu


16 Şubat 2010 Salı

İletişimspor'u ordu da tanıyor...


İletişimspor'a hizmette bulunanlar listesindeki isimlerden Cem T. göğsümüzü kabarttı...


İletişimspor formasını giydiği kısa sürede çalışkanlığı ve koşan futboluyla dikkat çeken, Aralık ayında askere giden Cem T. Ordu Milli Takımı'na seçildiğini açıkladı.

askerden telefonla yaptığı açıklamada, "İletişimspor'da geçirdiğim günlerde edindiğim futbol bilgisini,becerisini ve kültürünü burada arkadaşlarla yaptığımız maçlarda sahaya yansıttım. Bir gün komutan çağırıp, 'Sen kimsin, necisin?' diye sordu. Kendisine derhal İletişimspor'da oynadığımı söyleyip, kıymetli başkanımız Hüsnü A.'dan, büyük insan Ümit K.'dan bahsettim. yüzü bir anda aydınlandı." dedi.

Komutanın büyük başkanı, Ümit K.'yı ve daha birçok ismi tanıdığını söyleyen Cem T., sonrasında gelişen olayların kendisini Ordu Milli Takımı'na kadar taşıdığını ifade ederek, "İletişimspor'u bilmeyen yok. Ben de buradaki arkadaşlara kulübümüzün yapısından söz ediyorum, herkes çok etkileniyor. Bizi bu noktalara taşıyan herkesten Allah razı olsun. İletişimspor bütün kapıları açıyor. Ben bunu gördüm" dedi.

Tek sorunun saçını, sakalını kestirmek zorunda olmak olduğunu açıklayan Cem T., "Büyük başkan izin verirse askerden dönünce takıma tekrar girmek, saçımı sakalımı uzatmak istiyorum" diyerek konuşmasını noktaladı.

11 Şubat 2010 Perşembe

2010 6. hafta puan durumu


10 Şubat / Önlüksüzler 3 - Önlüklüler 5

Neden Hüsnü A. bir efsane, boşuna değil.

Maç günleri futbolcu kardeşlerimizi tatlı bir heyecan sarar. Lâkin bu Çarşamba, biraz durgun, biraz hüzünlü bir hava hâkimdi. Önce nedeni anlaşılamayan bu kasvet gizli bir gerginlik yaratıyordu. Gün içerisinde karşılaşan futbolcu adayları âdeta birbirlerinin yüzüne bakamıyor, gözlerini kaçırıyorlardı. Kimse kimseyle konuşmuyor, çok gerekirse “evet...”, “hıı...” gibi kısa sözlere konu geçiştiriliyordu.

Öğle saatlerinde durum anlaşıldı. Cuma gününe kadar Hüsnü A.’ya bir kitap yetiştirmesi gereken Kıvanç K. maça gelemeyecek olmanın üzüntüsünü negatif enerji olarak yaymaktaydı. Durumun ortaya çıkmasıyla, Hüsnü A. Kıvanç K.’ya “gel kardeşim, iki dakika konuşalım seninle,” dedi. Kapalı kapılar ardında geçen konuşmadan Kıvanç K. mutluluktan uçar bir halde çıktı. Hüsnü A'nın yüzünde ise hüzünlü ama bilgece bir tebessüm vardı. Kitap pazartesiye ertelenmiş, Kıvanç K. formayı kapmıştı. Ancak sorunlar bununla bitmedi. Kitabını erteleten Kıvanç K. Ömer L.’nin son dakika başvurusuyla, kadro dışında kalmıştı. Yıkıldı Kıvanç K. Arkadaşları da üzüntüsünü paylaşıyordu. Tekrar bir hüzün bulutu kapladı yeryüzünü. O sırada, masasının başında gözlerini uzak bir noktaya dikmiş dalgınca bekleyen Hüsnü A. ani bir hareketle kalemi kapıp önündeki kâğıtta, Bahadır’ın isminin üstünü çizip yanına “Kıvanç K.” yazdı. Hüsnü A, Kıvanç için kendi oğlunu kesmişti!
Çılgın bir alkış koptu, Kıvanç K. elini öpmek için yaklaştıysa da, Hüsnü A. önemsizdir, boşver derce elini sallarken yüzünde evliyalara özgü bir tebesüm vardı. Derken maç saati yaklaştı, sahaya doğru yola çıkılan o herkesin içinin kıpır kıpır ettiği dakikalarda yine ani bir çöküntü oldu. Mutsuzluğun yayıldığı odak olarak Kıvanç K. bu kez de sesini kaybetmişti. Herkes ona “neyin var?” diye soruyor, sırtını sıvazlıyor, ama o cevap veremiyordu... Afoni sarmıştı bedenini, konuşamıyordu.
Nihayet meseleyi anlayan, dudak hareketlerindeki şifreyi çözen Ömer L. oldu: Bedbaht delikanlı futbol ayakkabılarını unutmuştu. Bu çözümsüz durum içinden çıkılmaz yeni bir problem anlamına geliyordu. Ancak servis kalkmış, Ömer L.’nin ko-pilotluğunda, Hüsnü A. stada doğru yola çıkmıştı. Kerem Ü. ve Can B.’nin arasında sıkışıp büzülen, gittikçe de koltuğa doğru gömülen Kıvanç K. hâlâ konuşamıyordu. “Sahada buluruz belki,” dedi birileri ama kimse ikna olmamıştı. Yenisini alsak önerisi bile gelmiş, ancak Ömer L.'nin gösterdiği Euro Sport mağazası Kıvanç K.’nin neşesini iyice kaçırmıştı. Derken yine Hüsnü A. sahne aldı. Sağ eliyle arabanın aynasından sarkan nazar boncuğunu düzelterek, “bizim Bahadır’ın gümüşi ayakkabılarını alırsın, oynarsın,” deyiverdi. Kıvanç K. kulaklarına inanamıyor, saniye saniye sesi yerine geliyordu. Gözlerinde yaşlar, gözlüğünü çıkarıp camını kurularken “sağol Hüsnü abi,” dedi; “büyük adamsın”... Hüsnü A.'nın dikiz aynasına yansıyan ifadesinde inayetin hakiki ışıltısı vardı.

Karşılaşmayı Hüsnü A.’nın takımı Kıvanç K.’nın takımına karşı 5-3 kazandı.

Tek seçici: Can B.

Önlüksüzler: Doğan Ç. (***), Ömer L. (**), Can B. (*), Kıvanç K. (*), Hasan D. (**), Erdoğan Ö. (*), Suat A. (*), Kerem Ü. (****)
Önlüklüler: Ender Ö. (***), Sami A. (***), Hüsnü A. (****), Ümit K. (**), Atilla L. (****), Hamit B. (***), Kerem L. (****), Müçteba A. (***)

Maçın Özeti:

Kalecileri öne çıkaran, mücadele düzeyi yüksek, bol pozisyonlu bir karşılaşma oldu. Hücum elemanı eksiği çeken Önlüksüzler 3-1’den 3-3’e büyük çaba ve gayretle ulaştılar. Ancak 3-3’ü korumanın kıymetini bilemediler, lüzumsuz top kayıplarıyla avuçlarına aldıkları puanı Önlüklülere verdiler. Son dakikalarda gelen iki golle karşılaşma 5-3 sona erdi. Az ama öz gol buna denir, müsabakayı izlemek için Bayrampaşa’ya koşan yaklaşık bir kadar seyirci izlediği şık gollerle evine mutlu mesut döndü.

Karne:

Doğan Ç: Efsane maçlarından biri değildi ama önemli hata yapmadı.
Ömer L: Maçın başlarında belini incittiği halde, bir yandan savunmadaki işini yaparken bir yandan da takımı motive etmeye çalıştı. Maç sonuna doğru, şut atılsın diye Eyüp Sultan’a gitti.
Can B: Bal yapmayan arı misali, sağa sola gitti geldi.
Kıvanç K: Durdu durdu vurdu... Üç hafta sonunda ilk golünü atmayı başardı. Ancak gol galibiyete yetmedi.
Hasan D: Bal yapan arı gibi hem çalıştı hem üretti. Bir gol, bir asistle öne çıktı.
Erdoğan Ö: Erken yoruldu. Hücuma yeterli desteği veremedi.
Suat A: İlk dakikalarda savunmada kalmanın anlamsızlığını keşfedip hücuma katkı vermeye gitti, verimli olamadı. 3-3’ken yok yere kaptırdığı topun gol olması notunu düşürdü.
Kerem Ü: Kazanma hırsı yüksekti; savunmada Ömer L.’yle birlikte cansiperane mücadele etti, ancak sorun savunmada değil hücumdaydı.

Ender Ö: Yediği gollerde şanssızdı ama genel olarak iyi maç çıkardı. Degajmanlarındaki isabet oranında da yükseliş söz konusu.
Sami A: Savunmada dikkatliydi, rakiplere alan bırakmadı.
Hüsnü A: Attığı 2 golle galibiyette önemli rol oynadı. Yardımlaşması, mücadelesi üst düzedeydi. Bilhassa taç atışlarında gösterdiği üstün performansla rakibin kanatlarını çökertti.
Ümit K: Hüsnü A.’yla yaptığı taç organizasyonlarındaki üst düzey beceriyi oyunun geneline yansıtamadı.
Atilla L: Geçen haftaki olumlu eleştiriler onu coşturmuş, son yılların en güzel gollerinden birine imza attı; oyunu da iyiydi.
Hamit B: Takım oyununa katkısı olumluydu.
Kerem L: Her zamanki gibi takımının ateşleyicisi. Hem mücadelesiyle, hem skora katkısıyla ön plana çıktı, maçın yıldızlarından biriydi.
Müçteba A: İyi koştu be. İyi günündeydi.

8 Şubat 2010 Pazartesi

crouch vs. ük. ya da bir medeniyet hamlesi...

bundan biz diyelim yirmi, siz deyin yirmi beş sene evvel başkan Hüsnü A.'nın koyduğu "muasır medeniyetlerin futbol seviyesine erişmek" hedefi İletişimsporlular için her geçen gün daha da yakınlaşmakta... gerek kullanılan top, gerek ulaşımda yararlanılan araçlar, gerek sahada sergilenen mücadele, gerek tesisleşme hamleleri "medeniyet" adı verilen "tek dişi kalmış canavar" karşısındaki savaşımızda attığımız büyük adımlar olarak camiamızı mutlu etmektedir.

nitekim aşağıda izleyeceğiniz videoda da göreceğiniz gibi Batı'yla girdiğimiz yarışta hiçbir eksiğimiz yok, tek eksiğimiz gol! o da olacak elbet. biraz daha sabır...
"bizler inandık, siz de inanın..."

5 Şubat 2010 Cuma

bu söylenti baş ağrıtır...


dev maçtan sonra ortaya atılan "şike" söylentileri Türkiye'yi sarsıyor. İletişimspor Blogculuk'un ulaştığı görüntüler şok edici nitelikte...

tarih: 3 Şubat. yer: Bayrampaşa. kıran kırana bir İletişimspor müsabakası sona ermiş. Önlüksüz takım yenilginin üzüntüsü içinde, kimsenin ağzını bıçak açmıyor. oysa takımdan biri umursamaz tavırlarıyla, neşeli hareketleriyle dikkat çekiyor... Atilla L. "amannnn canım boşverin, kaybettik diye dünyanın sonu değil ya" söylemiyle arkadaşları arasında tepki çekiyor. Peki bunun nedeni ne?

afiyet olsun beyler...
maçtan sonra İletişimspor Blogculuk posta kutusuna düşen bir mektup... yazı işleri olarak mektubu büyük bir özenle açıyoruz. içinden çıkan fotoğraf hepimizi şok ediyor. maçı kaybeden Önlüksüz takımın oyuncularından Atilla L. neşe içinde rakı kadehini tokuşturuyor. kiminle? bir tarafta uzun yıllar İletişimspor forması giymiş ancak bir sakatlıktan sonra futbolu bırakıp menajerlik işlerine başlamış, dünyaca ünlü menajer Becali'nin de arkadaşı Apo D. ortada ise... 3 Şubat tarihli maçta Önlüklülerin kaptanlığını yapmış Hüsnü A.!



Hüsnü A.: "Montaj!"
sorumlu habercilik anlayışımız gereği olayı sorduğumuz Hüsnü A. "montaj! ben rakı içmem kardeşimmm. zaten o el benim elim değil, resmen denk gelmiş" dedikten sonra muhabirlerimize saldırgan tavırlarda bulunup, idmanlara sokmamakla tehdit ediyor.

görüntüleri gören Önlüksüz takım temsilcilerinden Can B. ise üzgün: "yetkililere sesleniyorum, futbolumuz nereye gidiyor böyle? Atilla'nın soyunma odasındaki halini zaten hiç beğenmemiştik. maçı satmış demek istemiyorum tabii, sonuçta böyle bir şeye inanmak istemem. fakat eskiden forma aşkı vardı. biz maç kaybedince 1 ay evden çıkamazdık, hey gidi günler."

tehditlerden, baskılardan yılmadan sorumlu habercilik anlayışıyla yola devam etme niyetindeki İletişimspor Blogculuk olarak bundan sonra sözü kamuoyuna bırakıyoruz... ama sormadan da edemiyoruz: Atilla L.'nin soyunma odasındaki tavırlarıyla bu görüntülerin bir ilgisi var mı? Apo D. hangi futbolcunun peşinde? Hüsnü A. sonraki maçta Atilla L.'yi kendi takımına mı isteyecek?

3 Şubat / Önlüksüzler 4 - Önlüklüler 7

"çocuklarım internet aramasında resmimi bulsun istiyorum..."

- Hüsnü A.'nın arabasını yayınevine getirmemesi sahaya kimin kendi imkanlarıyla geleceği sorununu gündeme getirdi. bu sorun, teknik servis elemanlarından Nurgül'ün yaptığı kura çekimiyle aşıldı. kaybeden isimler Hasan-Buğra ikilisi olmuştu. ancak fedakar insan Suat, "Hasan'ı yalnız bırakamam haykırışıyla" Hamit B.'nin emektar Suzikisindeki yerini Buğra'ya bıraktı.

- maç öncesinde Atilla L.'nin basın mensuplarına yakın markajı dikkat çekiciydi. "beni neden yazmıyorsunuz" yakınmaları, "çocuklarıma gösterecek bir fotoğrafım olaydı internette" sızlamalarından İletişimspor Blogculuk üyelerinin derinden etkilendiğini bu haftaki maç yazısı fotoğraflarının tamamının Atilla L.'den oluştuğunu görerek anlayacaksınız.


- maç saatini beklerken oynanan İstanbul BB.-Trabzonspor maçına ilgi büyüktü. herkes "ulan orada ben olacaktım" duygusuyla maçı izlerken, yüreklerden geçen "bunlar da topçu mu ulen" seslerini iyice kabartılan kulakların duyması mümkündü.

- ulaşım ve top sponsoru Müçteba A.'nın maça gelmeyişi, "tabii koca koca resimleri basılınca yıldız oldu" yorumlarına yol açtı.


tek seçici: Can B.
Önlüksüzler: Ender Ö. (***), E. Buğra B. (*), Can B. (*), Kıvanç K. (*), Bahadır A. (**), Erdoğan Ö. (**), Sami A. (**), Atilla A. (*****)
Önlüklüler: Doğan Ç. (***), Suat A. (****), Hüsnü A. (***), Ümit K. (***), Hasan D. (**), Hamit B. (**), Kerem L. (**), K. Gökhan G. (**)

maçın özeti
yıllarını takım kurma işlerine veren isimlerden Can B.'nin oluşturduğu takımlar müsabakanın denk kuvvetlerin mücadelesi şeklinde geçmesini sağlayan önemli faktörlerdendi. basit hatalarla yedikleri gollere rağmen Önlüklülerin üzerinde kurdukları baskıyı gollere çeviremeyen Önlüksüzlere karşı, yüksek yaş ortalamalarına rağmen Önlüklüler'in fırsatları kullanmayı başardıkları görülen müsabaka son anlarına kadar zevkliydi. zaten 2 farklı yenik durumdayken maçın son 5 dakikasını da E. Buğra B.'nin sakatlanıp oyunu terk etmesiyle eksik tamamlayan Önlüksüzler maçtan yenik ayrılırken, Önlüklüler zafer şarkılarıyla soyunma odasına gidiyorlardı.


karne
Ender Ö. : defansla uyumu iyi olmakla birlikte bu hafta da kalecilik ontolojisini unutup pratiğe fazla daldığı gözlendi. otoriteler ikisini dengeleyeceği bir gün maçın yıldızı olacağı görüşünde birleşti.
E. Buğra B. : maçın talihsiz isimlerindendi. dizinden geçirdiği sakatlık son 5 dakikayı görememesine yol açtı. zaman zaman yerini kaybetmesine rağmen sakatlanana kadar mücadele etmeye devam etti.
Can B.: kanguru derisi ayakkabılarıyla uyumlu renkteki çorapları "futbolculuktan moda ikonluğuna doğru mu gidiyor" sorularını uyandırdı. mücadeleciydi ancak bazı pozisyonlarda "ayakkabılarım eskimesin" düşüncesiyle oyundan düştüğü görüldü.
Kıvanç K.: iki kalecinin de mevcut olduğu ikinci maçta da gol atmayı beceremedi. iyi niyetli çabasına rağmen maçın en kritik anında boş kaleye atamadığı golle mağlubiyetin sorumluları arasına girdi.
Bahadır A.: bütün golleri o atabilsin diye takımı az gol atmak zorunda kaldı.
Erdoğan Ö. : ikinci yarı Atilla'nın geçen hafta kafasından şişlemesi olayını hatırlayınca oyundan düştü.
Sami A.: savunmada etkili olmasına rağmen son bölümde oyun disiplinden uzaklaşıp, bu sefer yenilen gollerde etkili olduğu görüldü.
Atilla L.: kendi deyimiyle, her zamanki gibi takımın ve sahanın en iyisiydi. maç öncesi gazetecilere yaptığı kulisler "transfer arayışları içinde mi" şüphesi uyandırdı.



Doğan Ç. : kaplan kalecilik modunda olmasa da bunu maçtan sonra gideceği yemek davetine bir an önce varma isteğine bağlamak uygun olur. fiks menü 27 lira. adres Doğan Ç.'de.
Suat A.: savunmada rakiplere geçit vermeyerek dikkatleri üzerine çekti. yediği gollerden sonra Doğan Ç.'ye bağrışları maçı kazanmak için üst düzey hırsını gösteriyordu. maçta kimseye faul yapmayıp, penaltıya sebebiyet vermemesi İletişimspor Blogculuk'un kararlı habercilik anlayışına bağlandı.
Hüsnü A.: golcülüğü yıllar geçtikçe daha da oturan Hüsnü A. adeta şarap gibi.
Ümit K.: bir başka şarap: sert içimli, "bukesi" kuvvetli, "dekantasyonunu" tamamlamış, "filtre edilmemiş", kaliteli... (ayrıntılı bilgi için bkz. şarap terimleri)
Hasan D.: maç öncesinde Hüsnü A.'nın kendisinden aldığı "kimseye küsmeyeceksin" sözünü yerine getirmesi dikkat çekti. daha dikkat çekici olansa haftalardır süren galip gelen takımda oynama özlemini gidermesiydi. otoriteler kimseye küsemediği için veriminin arttığı görüşünde.
Hamit B.: geçen hafta aldığı eleştirilerden sonra kendini toparlamış gözüktü.
Kerem L.: bu çocuğun belli bir standartı var. maç öncesi eğlenceye gitmezse onu koruyor.
K. Gökhan G.: sakatlık endişesiyle "ben biraz yavaş oynayacam" şiarını benimsemesine rağmen karakterindeki hız buna engel oldu. rakiplere göz açtırmadı.

2010 5. hafta puan durumu




1 Şubat 2010 Pazartesi

"Bize Yakışmadı!"



Fotoğraf: Ulaş Dayı

İletişimspor camiası, son haftaların formsuz ismi Kıvanç K. ile yılmaz savunmaların değişmez emekçisi Suat A.'nın başbaşa yedikleri yemeği konuşuyor.

Hatırlayacağınız gibi ikili arasında 4. haftadaki 27 Ocak mücadelesinde yaşanan ufak çaptaki tatsızlık saha dışına taşınmış, İletişimspor Haber Ajansı Personel Müdürü Kıvanç K., maçtan sonra kaleme aldığı 4. hafta değerlendirmesinde, Suat A. ile ilgili çarpıcı iddialarda bulunmuştu. Olay karşısında kamuoyu önüne çıkmaktan kaçınan Suat A. ise sessizliğini korumuş ve bizleri "sahada olan sahada kalır" ekolünün bir temsilcisi olduğunu düşünmeye yöneltmişti. Ta ki bugüne kadar...



Bugün öğleden sonra haber servisimize gelen bilgilere göre, aralarında geçen malum tatsızlık sonrasında tekrar bir araya gelen ikili, Sultanahmet'te özel bir mekânda öğle yemeği yemek üzere buluştular. Aldığımız bilgilere göre bir süre ciddi bir gerginliğin hakim olduğu ortam, lahmacun-kaşarlı köfte ikilisinin masaya teşrifiyle yumuşadı, gerginlikler unutuldu, eski günler yad edildi. Olağanüstü bir gazetecilik başarısı göstererek ikiliyi yemek esnasınsa görüntülemeyi başaran İLHA muhabirleri, Kıvanç K. ve Suat A.'nın ağzından birkaç cümle almayı başardılar: yaşananların "bir anlık sinirle" gerçekleştiğini belirten Suat A., "Aslında ben orada kendisine bir şey gösteriyordum, o yanlış anladı. Yine de biz saha dışında çok iyi arkadaşız." şeklinde konuştu. Personel müdürümüz Kıvanç K. ise "Yazılarımda her daim başıma dert açan sivri dilimin kurbanı oldum. Biz Suat'la gerek milli takımdan, gerek aynı çevrelerde yetiştiğimizden çok iyi arkadaşız. Saha içinde böyle tatsızlıklar yaşanabiliyor. Biz topumuza bakalım. Ayrıca top demişken, bu soğuk havada maç mı olur yahu?" biçiminde bir açıklama yaparak kafaları bir kez daha karıştırdı. Bu açıklama sonrasında gözler Hüsnü A., nam-ı diğer "büyük başkan"a çevrildi.

İkili yakın zamanda ortak bir basın açıklaması yapacaklarını söyleyerek künefe yediler.