27 Mayıs 2010 Perşembe

ABBAS BALABAN'LA MAÇIN ANALİZİ

Takke düştü kel göründü

Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. Racır LÖmer teknik direktör falan değil kardeşim! Diyeceksiniz 40 yıllık hoca, geçmişi başarılarla dolu... Ben de size derim ki, o eskidendi. Futbolda dün yoktur, bugün vardır. Ben bugüne bakarım.
Bugün bakıyoruz, en dinamik rakibin karşısına en yaşlı kadroyu sürüyor. Top tekniği yüksek bir kadro çıkartıyor, zannediyor ki rakip bu sıcakta koşacak, dili sarkacak, o bir top atıp işi bitirecek. Ama ne oluyor? LÖmer'in klasları, koşan gençlerin karşısında nal topluyor. Senin takımında herkes general, öbür taraf asker kaynıyor. Tamam, general iyidir, akıllıdır ama, o kadar generali bir arada ne yapacaksın? Bakıyorsun öbür tarafa, Suat'ı koymuş merkeze, etrafına askerleri donamış, herkes çalışıyor, takım takır takır oynuyor. Öyle düzende Kıvanç bile gol atıyor. Senin takımında topu alan gidiyor, kaptırıyor, kaptırınca geri gelip pozisyon alan yok! Kaptırdığın her top kalende gol oluyor. Sen kenarda uyuyorsun.
Uyuyorsun LÖmer! Kaç haftadır seni bu köşeden ikaz ediyorum. Cin olmadan şeytan çarpma. Kimsenin aklına gelmeyen şeyi yapacam diye, aklın yolunu şaşırdın. Kıyamete gidiyorsun. Bu gidişle seni ben bile kurtaramam.

ANKET SONUCU:

Tek seçicinin dokunulmazlığı hakkında düzenlediğimiz ankette 2 kişi bu dokunulmazlığın yasalara aykırı olduğunu belirtmiş. Ama genel kanı, tek seçicinin dokunulmuzlığını savunuyor: Müdahaleyi 3 kişi ayıp, 2 kişi çirkin, 1 kişi ise günah buluyor.



Bu durumda, mümkünse futbolcuların bir kişiye "tek seçicilik" koltuğunu vermesi, ancak ondan sonra karara müdahale etmemesi gerekiyor. Durum budur.

2010 21. hafta puan durumu




26 Mayıs / Önlüksüzler 14 - Önlüklüler 5

- langırt turnuvasının kimi resmi maçlarının yapılabildiği günlerden birisi olması hasebiyle maç öncesinde yine langırt heyecanı vardı. müsabakalar sonucunda bir üst tura çıkmayı garantileyen takımlar belli oldu: Ümit-Atilla, Kerem L.-Erdoğan Ö., Hüsnü A.-Doğan Ç., Can B.-Hamit B.

- İletişimspor Blogculuğun fotoğraf stokları tükendiği için, elindeki ultraüstün telefon teknolojisine başvurduğu Müçü'nün çektiği fotoğrafları olsun, video görüntülerini olsun göndermemesi İletişimspor Blogculuğun fotoğraf sıkıntısının bir süre daha süreceğini gösteriyor.

- maç öncesi yaşanan kadro krizi çabuk aşıldı: büyük başkan kadroyu yazarken Hamit'i iki kere yazdığı için toplam 15 futbolcu olduğunun anlaşılması "haydaaaa" nidalarını beraberinde getirirken, daha sonra Sami'nin hiç yazılmadığı ortaya çıkınca takımların sekizerden kurulmasının yolu açılmış oldu.

tek seçici: Racır LÖmer
Önlüksüzler: Gemal G. (****), LÖmer (***), Suat A. (****), Atilla L. (***)Cem T. (****),Kıvanç K. (***), Kerem L. (****), Kerem Ü.(***)
Önlüklüler: Can B. (*), Müçteba A. (*), Erdoğan Ö. (**), Sami A. (*), Hamit B. (*), Ümit K. (*), Hüsnü A. (*), Bahadır A. (*)

maçın özeti
limonata gibi havaların yerini bildiğin sıcak havaların aldığı günlerde futbolcuların nasıl performans sergileyeceği soru işaretiydi. nitekim takımlardan birinin bundan çok fena etkilendiği gözlendi: Önlüksüzlerin hırslı, şevkli, arzulu futboluna cevap vermekte zorlanan Önlüklüler, maçın başında biraz kıpırdanıp ilk yarıda farkı 3 golde tutmayı başarsalar da ikinci yarıda tamamen bittiler. Önlüksüzler oyun tarzlarını ikinci yarıda da bozmayarak tarihi bir farka imza atarken, özellikle kendi kalelerine attıkları gollerle dikkat çeken Önlüklülerin sıcaktan ve kadro yapısından şikayetçi oldukları gözlendi.


karne:
Gemal G.: son haftalardaki en iyi performanslarından birini sergiledi. hücumda da savunma da da istekliydi.
LÖmer: savunmada hiç aksamayarak görevini başarıyla yerine getirdi.
Suat A.: tam bir görev adamı modundaydı. ileriye hiç çıkmayarak oyunu geriden toparladı. üstelik uzaktan da hiç şut çekmedi.
Atilla L.: biz ne demiştik, "o ne top tekniği" demiştik. nitekim adeta çakma Brezilyalı performansı sergilediği maçta günün başarılı isimlerindendi.
Cem T. : askerden dönen genç oyuncu ordu milli takımında oynamanın verdiği kondisyonla sahanın etkili isimlerinden birisi oldu.
Kıvanç K.: doğru yerde doğru zamanda olmasına rağmen rakip defans oyuncuları bir adım önce davranıp kendi kalelerine gol atmayı başararak, 3k'nın gol sayısının düşük olmasına yol açtı.
Kerem L.: hücum organizasyonlarındaki etkisi skora yansıdı. çalışkanlığının semeresini puan tablosunda liderlik koltuğunu kimseye bırakmayarak da alıyor.
Kerem Ü.: Diyarbakır seyahati dönüşü sahalara dönüşü de başarılıydı. hatasız oynadı, golünü de atarak oyununu taçlandırdı.

Can B.: sıcaktan etkilendiğini söyleyen oyuncuların başında geliyordu, maçın sonlarına doğru kaleye geçerek gölgelik bir yer aradı. ibrahim tatlıses'ten "yorgunum dostlarım" adlı eseri tüm takım arkadaşlarına hediye ediyor.
Müçteba A.: "düşe kalka çıktım ben bu yokuşa / yalvardım benimle gelen olmadı"
Erdoğan Ö.: "kaç kere yıkılıp düştüm yerlere / yalvardım elimden tutan olmadı"
Sami A.: "söylenecek gibi değil dostlarım / bu yüzden suskunum bu yüzden durgun"
Hamit B.: "neler çektim neler neler dostlarım / bu yüzden mutsuzum bu yüzden yorgun"
Ümit K.: "(yorgun) yorgunum (yorgun) yorgunum / (yorgun) yorgunum (yorgun) yorgunum"
Bahadır A.: "yeter artık diye diye inledim / haykırdım sesimi duyan olmadı"
Hüsnü A.: "yıllarca acıyla dertle savaştım / halin diye soran olmadı."

26 Mayıs 2010 Çarşamba

LANGIRT TURNUVASINDA SON DURUM

Langırt turnuvasının bütün maçları oynandı, biri hariç. O da, Erdoğan Bey'in katieyn iştirak etmemesi nedeniyle bir türlü oynanamıyor. Erdoğan Bey'in rakibi Beyaz Takım'ın kaptanı Ümit Bey duruma çok öfkeli. Devamlı özel maç yapmaktan sıkıldığını söyleyen Bey, Erdoğan Bey'in yerine birinin bulunmasını, aksi takdirde uygun bir fiyata başka takımların defansını toplayacağını söyledi.

Eksik maça rağmen turnuvada yarı finale kalacak dört ekip belirlendi. Kalan tek maç eşleşmeler açısından önemli, bilindiği gibi birinciler diğer grubun ikincileriyle eşleşiyor. Şimdi B Grubu'nun birincisi Mavi takım, A Grubu'nun son maçını bekliyor. Sıkıntı yaratan konu, maçlara yetişemeyen Erdoğan Bey'in takımının da yarı finali garantilemesi.

Turnuvada son durum aşağıdaki gibi:
A GRUBU

Kırmızı-Siyah: 5-4
Sarı-Beyaz: 0-3
Kırmızı-Beyaz: ___
Sarı-Siyah: 0-3
Siyah-Beyaz: 2-7
Sarı-Kırmızı: 0-3

B GRUBU
Mor-Yeşil: 5-4
Turuncu-Mavi: 1-8
Mor-Turuncu: 7-2
Yeşil-Mavi: 3-6
Mor-Mavi: 2-7
Yeşil-Turuncu: 5-4


21 Mayıs 2010 Cuma

ABBAS BALABAN'LA MAÇIN ANALİZİ

LÖmer Harikalar Diyarında

Hafta arası gazetelerde okudum. Efendim LÖmer bey boğmaca olmuşlar, tifoya yakalanmışlar, anjinden mustaripmişler, falanmış, filanmış... Hadi ordan. Benim küçük serçelerim boş mu duruyor? İstihbarat hemen geldi: LÖmer bey eleştirilerden bunalmış Diyarbakır'a kaçmış!

Mazaret bahane, ben neticeye bakarım. Yılın en önemli maçlarından birinde LÖmer efendi takımını yalnız bırakıp Diyarbakır'a kaçamaz. Eleştiri bu işin içinde vardır. kaldıramıyorsan yapmayacaksın.

Sonuçta bu takım sahaya hocaları başlarında olmadan çıktı mı? Çıktı. Yenildi mi? Hem de nasıl! O zaman suçlu sensin LÖmer Efendi. Hiç kıvırtmaya, lafı eğip bükmeye kalkma.

Maça gelince. Rakip iyi organize olmuş, toplu hücum toplu savunma yapan bir takım. Ha, çok süper takım mı? Değil. Ama futbolla dalga geçmiyor, asgari gerekliliği yerine getiriyor. Senin takımın ne yapıyor? Al gülüm ver gülüm. Orta saha basmıyor, forvet kaleye gidemiyor. Savunma desen evlere şenlik. Niye? Çünkü kenarda disiplininden korktukları bir hoca yok. Nerde o? Diyarbakır'da. Bence kal orada Hoca. Artık bu takıma faydan değil, zararın dokunuyor.

2010 20. hafta puan durumu




19 Mayıs / Önlüksüzler 6-Önlüklüler 3

Bayram havasında müsabaka

19 Mayıs'ın tatil olması nedeniyle İletişimspor camiasının kadro kuramayacağını düşünenler yine büyük yanılgı içerisindeydiler. Dışarıdan bir takviyeyle 14 bile değil, 16 kişi top başı yaptı.

Okul tatilini vesile bilip gelen eski dost Ender Ö'nün katılması sevinçle karşılandı.

Sahanın boş olması sebebiyle bu hafta langırt turnuvasına ara verildi, doğrudan esas maça geçildi.

Fakat daimi tek seçici LÖmer'in Diyarbakır'da olması kadro dizaynında sıkıntı yarattı. Görev tebliğ edilen Can B. soyunma odasına giderken silahlı bir çete tarafından kıstırılıp elindeki kadro kâğıdı alınmak suretiyle taciz edildi. Daha sonra çetenin bu kâğıdı Doğan Ç.'ye ulaştırdığı ve kadroyu Doğan Ç.'nin oluşturduğu öğrenildi.

Bu dahi başlıbaşına bir sorun oldu. Saha içerisinde Kerem L.'nin başını çektiği bir grup ayaklanıp yasadışı eylemlerde bulunmaya başladı. Ayaklanmayı farkeden Hüsnü A. kolluk kuvvetlerini olay yerine gönderip göstericilerle diyaloga girdi. Sami A. ve Erdoğan Ö.'nün yer değiştirmesi üzerinde anlaşma sağlanınca öfkeli grup dağıldı ve müsabaka başladı.

Yeni transfer farkıyla

Maç öncesi kadro münazarası kuşkusuz, ilk defa forma giyen Barış Bey'in performansı öngörülmeden yapıldı. Maç başlayınca görüldü ki, kâğıt üzerinde (defans) ibaresiyle tanıtılan bu genç hayli kabiliyetli, üstelik güçlü kuvvetli bir yıldızmış. Oyuna kâğıt üstündeki mevkiinde başladığı için ilk bölümde kesici vazife gördü. Rakibin Hüsnü A.'yla bulduğu golden sonra ileriye destek vermeye başladı. Bu sırada menajeri Bahadır A.'yla gayet iyi anlaştığı, hatta menajerinin de performansını yükselttiği gözlendi. İkili kendi aralarında oyunu şekillendirirken, gol iştahı kabarık başka bir takım oyuncular "topla buluşamıyoruz, bari ayak altında durmayalım" olgunluğuyla geri mevzilere doğru çekildiler. Oluşan boşluğu ise kuşkusuz Gemal Bey hevesle doldurdular.

Maç özetle, Önlüksüz takımın üstünlüğüyle geçti. İkinci yarıda Ozan A.'ya yakın markaj görevi verilip denge bir miktar sağlandıysa da, rakip kalede etkili olamayan ve beraberlik golünü bulamayan Önlüklüler son 5 dakikada çözüldüler. Karşılaşmayı 6-3 Önlüksüler kazandı.

Tek seçici: Doğan Ç.

Önlüksüzler: Ender Ö.(****), Hamit B.(***), Kemal GG.(***), Barış(****), Kıvanç K.(*), Erdoğan Ö.(***), Kerem L.(***), Bahadır A.(**).
Önlüklüler: Doğan Ç.(*), Suat A.(***), Müçteba A.(*), Sami A.(**), Ozan A.(***), Hüsnü A.(**), Can B.(*), Atilla L.(***).

Karne:

Önlüksüzler:

Ender Ö.: Karşılaşmaya ailesiyle gelen tecrübeli kaleci maç boyu her kurtarıştan sonra kenara bakarak gönülleri fethetti.
Hamit B.: Son haftalarda performansı yükseliyor. Takımın sadece 3 gol yemesinde rolü büyüktü.
Kemal GG.: Disiplinli oynadı, görev bilinci yüksekti. Tatlı sert futbolunu sakallı kel fiziğiyle süsledi.
Barış: Genç oyuncu bilhassa sert ortaları ve şutlarıyla dikkat çekti. Attığı 3 golle yıldızlaştı.
Kıvanç K.: Gol atamadığı ender maçlardan birini izledik. Maç sonunda "hiç gelmeyen sevgiliyi bekler gibi bekledim o topu" diyen bakışları vardı.
Erdoğan Ö.: Sıcağın etkisiyle herkeste bir performans düşüşü yaşanırken emektar Erdoğan'daki yükseliş şaşırtıcı. Sahanın iyilerindendi.
Kerem L.: Takımına liderlik etmeye niyetlendiği, maç öncesindeki kalkışmasından anlaşılıyordu. Etkili oynadı ve çok istediği 3 puanı tırnaklarıyla kopardı.
Bahadır A.: Arkadaşının gelmesiyle her zamankinden daha hevesli oynadı.

Önlüklüler:

Doğan Ç.: Kurduğu kadronun modifiye olması moralini bozdu, kalesinde özgüven vermedi.
Suat A.: Savunmada iyiydi ama takımın ilerideki yetersizliği ve etkisizliği karşısında çılgına döndü. O işi de üstüne almaya kalkınca yoruldu, sinirleri gerildi. Yine de takımının iyilerindendi.
Sami A.: İyi niyetli oynadı. Ancak kaptırdığı top oyunu kopartan gole sebebiyet verdiği için notu düştü.
Müçteba A.: Pek ortalıkta görünmedi. Rakipten ziyade savunmadaki partneri Suat'la mücadele ederken göze çarptı.
Can B.: Akşamdan kalmalığı hiç çekilmiyor. Ortasahaya hiç basamadı, adeta süründü.
Ozan A.: Çok çalıştı ama düşük ortasahayı ayakta tutmak yerine sık sık ileride kaldığı için o da yenilgide rol oynadı.
Hüsnü A.: İstediği topları alamadığı için fazla etkili olamadı ama istediği bazı topları da topa doğru zahmet etmediği için alamadığı gözlerden kaçmadı.
Atilla L.: Ozan ve Can Beyler ortalıkta olmayınca ortasahayı ayakta tutma işi ona kaldı. Görev takibine laf yok. Attığı şandel kafa golü de oldukça şıktı.

ANKET SONUCU

Koltuk takımıyla daha bile güzel olur!

Demek böyle bir dert varmış. Hüsnü Bey'in maçlara sandalyeyle çıkmasını konu alan anket, en yüksek katılımı aldı. Anketten anladığımız, kurucu babanın maçlara sandalyeyle çıkması performansında en azından bir gerileme yaratmayacaktır: 5 kişi bir şey değişmeyeceğini söylüyor. 7 kişi ise değil sandalye, koltuk takımıyla katılmasından yana. Sadece iki kişi "gol yollarında tıkanıklık oluşacağı"ndan korkmuş. Fakat "daha etkili olur" seçeneği de hiç rağbet görmemiş. Herhalde, kamuoyu sonuçta bir fark olmayacağını söylemek istiyor, şeklen bir tercihte bulunuyor.

13 Mayıs 2010 Perşembe

anket sonucu: Fenerbahçe'yi kupa kazanırken görmek hangisine nasip olmuştur?

"Fenerbahçe'yi kupa kazanırken görmek hangisine nasip olmuştur?" sorumuza "Kıvanç K." doğru cevabı veren 6 katılımcımızı yürekten kutluyoruz. bu, takımımızdaki tarih bilincinin gelişmişliğinin de bir yansımasıdır.

"Ozan A." cevabı veren tek katılımcımıza ise 1992 doğumlu bu gencimizin doğduğu sene kupa şampiyonun Gassaray olduğunu hatırlatmayı bir borç biliriz.

ABBAS BALABAN'LA MAÇIN ANALİZİ

Aklın yolu bir

Bu köşede sürekli yazdık çizdik. Her ne kadar “bihaber” ayağına yatsa da, LÖmer Bey’in bu satırları okuduğu ortaya çıkıyor. Kendisi kariyerli bir hoca olabilir ama ben de tevazuyu çok sevmem, zira gerçek sanılabilir korkarım: 48 yıldır bu işi yapıyorum ve ben de en az onun kadar bu işi bilirim.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Okuduğun gazete satırlarından feyz aldığını saklayacaksın diye kulağını tersten göstermeye hele, hiç hacet yok! Aklın yolu bir, LÖmer efendi. Bak, K. Kerem’in karşısına Ozan’ı çekince nasıl düzeldi işler. Takım tıkır tıkır oynamaya başladı. Bir geçen haftaki maça bak, bir de bu haftakine. El freni çekilmiş, ileri kıpırdayamayan bir takım nasıl oldu da bu hafta kardelenler gibi açtı?

El frenini çeken bizzat sen, gördün bırakınca neler olduğunu! Kanatlar çalışmaya başladı, ortasaha rahatladı, oyun rakip yarı alana yığıldı. Üstelik, inatla Atilla’nın önüne sürdüğün Gemal, tabiatı gereği, sana nispet ederce geri geri çekilip oyundan koptuğu, takımını tam 50 dakika bir kişi eksik oynattığı halde, bu sefer galibiyeti kaçıran sendin. Ben tabelacı yazarlardan değilim. Beraberliğe rağmen, hatalarından döndüğün için seni tebrik ederim.

Fakat hâlâ bazı ufak tefek kusurların altını çizmem gerekiyor: O Gözlüklü forveti yine sürmüşün ileri. Dua et hasbelkader beraberlik golünü attı. Ama üç haftadır yazıyorum buradan, o adamdan futbolcu olmaz. Sen o adamda ısrar edersen, futbolun hakikati sende ısrar etmez bilesin. Arjantin’den Nartallo diye bir kazulet gelmişti, bilmem hatırlar mısın. Bu ondan da bomba!

İkincisi, bu takım doğru dürüst şut çekmiyor. Topu eveleyip geveliyor, yan pas yapıyor, sonuca gidemiyor. Hiç mi aklına gelmez kenardan şut atın diye bağırmak!

2010 19. hafta puan durumu


12 Mayıs / Önlüklüler 5-Önlüksüzler 5

- maç öncesi takımın bir bölümünü sahaya götüren Hüsnü A.'nın arabasının tamamen rakip oyuncularla dolu olması ona kaderin oynadığı bir oyundu adeta. üstelik bu oyun, maç sonunda arabasına aldığı ekibin tamamının yine rakip takımdan olmasıyla devam etti. her şeye rağmen Hüsnü A. vakur duruşunu korumayı bildi.

- langırt turnuvası maçları yoğun ilgiyle sürerken Hamit B. ve Erdoğan Ö.'nün maçın başlamasına az bir süre kala sahaya intikalleri, bu isimlerin eşlerinin turnuva maçı yapamamasına yol açtı. Hamit B. ve Erdoğan Ö.'nün bu sorumsuz davranışları tepki çekti.

- kendisini strese soktuğu için sitemiz yazarı Abbas Balaban'ın yazılarını takip etmediğini belirten usta teknik adam LÖmer'in "Ona cevaplar hazırladım, bekleyin görün" açıklaması kurt hocanın medyayla arasında savaş başlayacağının bir işareti sanki.

tek seçici: Racır LÖmer
Önlüksüzler: Doğan Ç. (***), Müçteba A. (*), Hüsnü A. (**), Ümit K. (**), Sami A. (**), Erdoğan Ö. (***), Hamit B. (**), Kerem L. (**)
Önlüklüler: Can B. (**), Kıvanç K. (**), Ozan A. (**), Gemal G. (*), LÖmer (*), Suat A. (***), Bahadır A. (**), Atilla L. (**)

maçın özeti:
çok ufak değişikliklerle önceki haftanın aynısı şeklinde kurulan takımlar, önceki haftaki gibi denk kuvvetler olduklarını gösterdiler. Önlüklülerin teknik üstünlüğüne mücadeleci futbol anlayışıyla cevap veren Önlüksüzler oyunu dengede tutmayı başardıkları gibi bir ara öne de geçtiler. bitime 18 dakika kala Kıvanç K.'nın golüyle beraberliği yakalayan Önlüklüler o saatten sonra biraz daha defansif bir anlayış benimseyerek gol yememeyi, kontraataklarla sonuca gitmeyi düşündü. Yakaladıkları kimi fırsatları değerlendiremeyen Önlüklüler gibi Önlüksüzlerin gol çabaları da sonucu değiştirmeyince, İletişimspor tarihinde ender görülecek şekilde, maç sonunda skor tabelası iki hafta üst üste beraberliği göstermiş oldu.

karne:
Doğan Ç.: Günündeydi. Yaptığı kritik kurtarışlarla dikkat çekse de yediği iki golde hatası vardı. E, olsun yine de ilerleme var.
Müçteba A.: maçtan önce ilk defa langırt oynayarak müsabakaya hazırlanmaya çalıştı. bununla yetinmedi, gidip başka takımların maçını da büyük bir dikkatle seyretti. ama tabii maçtan önce futbolla bu kadar ilgilenince maçta sıkıldı.
Hüsnü A.: maçın başlamasından önce saha kenarında bulduğu bir sandalyeyi ceza sahası civarına getirip, oturan Hüsnü A.'nın tam olarak ne mesajı vermeye çalıştığı anlaşılamadı: "ben oturarak bile oynarım bu futbolu" mu demek istiyordu, yoksa "bizden geçti artık oturmadan oynayamıyorum" mu?
Ümit K.: göz doktoruna gitmiş, gözlükleri yenilemiş. ne var ki maçta gözlüksüz oynuyor. takım arkadaşlarının vakti zamanında maç gözlüğü kullanan Edgar Davids'le irtibata geçmesi için yoğun baskı yaptıkları gözlemlendi.
Sami A.: Doğan Ç.'nin görüşüne göre savunmada rakip forvetlere adım attırmadı. tabii Doğan Ç.'nin de gözlük kullanan bir oyuncu olduğu unutulmasın.
Erdoğan Ö.: sağ gösterip sola pas atan, bunu yaparken yer yer oynadığı takımı karıştıran bir oyuncu olmasına rağmen orta sahada iyiydi.
Hamit B.: arkadaşlarına yönelttiği "bas bas" yakarışları usta savunma oyuncusunun takımını geriden organize etme isteğinin bir yansıması adeta.
Kerem L.: takımın yaş ortalamasını düşüren isimlerden olması hasebiyle koşu görevlerinin tamamını üstlendi, elinden geleni yaptı.

Can B.: dişçilerde heba ettiği gençliğinin izini sürmeye devam ediyor. ameliyatlı ağzıyla maça gelmesi, çıkık kolla UEFA Kupası final maçına devam eden Bülent Korkmaz misali bir fedakarlık örneğiydi.
Kıvanç K.: iki haftadır golcülük görevindense asist yapar niteliklerini ön plana çıkarıyor. maçın sonuna doğru tamamen savunmaya yardıma gelip etkili müdahalelerde de bulundu.
Ozan A.: ceza sahasına ortalanan topa kaleci gibi çıkıp, kendini bilmezce yaptırdığı penaltı "ne de olsa babası rakip takımda, çocuk evi de düşünüyor" yorumlarına yol açsa da o da elinden geleni yapan isimlerdendi.
Gemal G.: maçın başında yaşadığı duygusal tramvayı maç sonuna kadar üzerinden atamadı. ilk yarıdaki girişken oyununa rağmen, ikinci yarıda sahada yok gibiydi.
LÖmer: savunmada alıştığımız futbolunun uzağındaydı. her şeye rağmen, maç kaybetmediği haftaların sayısı artmaya devam ediyor (son mağlubiyet 10 Mart).
Suat A.: takımını derleyip toparlayan isimlerdendi. ileri çıktığında yanında pas verecek arkadaş görünce pas yapmak zorunda kalması şut çekmeye meyilli ruhi dengesini biraz bozdu.
Bahadır A.: istediği hareketleri yapamayınca asabileşen bu gencimiz gününde olduğunda takımının en etkili silahı olabilecek kapasiteye sahip. fakat topla vedalaşma konusunda sıkıntı yaşıyor.
Atilla L.: o ne ayağa hakimiyet, o ne top kontrolü becerisi, hey yavrum hey. üst düzey bir oyuncuda aranacak bütün özellikler bu oyuncuda var.

6 Mayıs 2010 Perşembe

anket sonucu: Bayern-Inter finalini hangi ikili anlatsın?

"Bayern-Inter finalini hangi ikili anlatsın?" sorumuza İletişimspor Blogculuk anket çalışmalarındaki neredeyse en az katılımın gerçekleşmesi "kimse anlatmasın anasını satayım" şeklinde yorumlanmaya açık olsa da kazanan 3 oyla LÖmer-Hüsnü A. ikilisi olmuştur.

böylelikle katılımcılar, LÖmer ve Hüsnü A.'nın maçlara gelirken arabada gerçekleştirdikleri sohbetleri daha kamusal bir mecraya taşımaları gerektiği yönünde beyanda bulunmuşlardır. İletişimspor Blogculuk olarak yayıncı kuruluşa konuyla ilgili mail yazacağımızı ve gerekli girişimlerde bulunacağımızı ifade ediyoruz....

ABBAS BALABAN'LA MAÇIN ANALİZİ

LÖmer'e açık mektup

Ben demiştim diye yazmayı sevmem. Lâkin bu LÖmer efendiye hatırlatmak gerekiyor bazen!

Olur, insan hata yapar, yanlış karar verir. Ama maç boyunca da hatasını düzeltmez mi kardeşim? Rakip daha birinci saniye niyetini belli etmiş. Bir taraftan Ozan, bir taraftan K. Kerem'le üstüne binmiş. Oyunu üstüne yüklemiş. Maç göz göre göre gidiyor! N'apıyosun sen?

Ben söyleyim istersen: hiçbir şey olmamış gibi maçı seyrediyorsun. Futboldan anlamıyorsun diyecek halim yok; başarılarını hep takdir ettik. Ancak bugün artık bir şeyler göze batıyor. Senin görmediğini ben sana anlatayım. Takımın neden ileri gidemiyor? Çünkü sen Suat'ı almış geriye yaslamışsın, Bahadır'ın yanına İtalya'dan ne demeye getirdiğini anlamadığım o Kıvanç efendiyi koymuşsun. Bu ikisinin anlaşamadığını sağır sultan biliyor. O zaman ne oluyor? Bahadır ileride yalnızları oynuyor. Bir kişi eksik kalıyorsun. Bahadır'ın geriye de yardımı yok. Geride de eksik kalıyorsun. Sonra 90 dakika senin ceza sahanda geçiyor.

LÖmer efendi, seni severim. Ama futbol sever mi emin değilim. Bugün şansın tuttu, beraberliği kurtardın. Yarın bu kafayla onu da bulamazsın; ben söylemiş olayım.

Bir notum da K. Kerem'e: Bak genç kardeşim. Gençsin, enerji dolusun, heyecanlısın. Çok güzel. Ama bu kasap gibi sağa sola girmeni gerektirmez! Yarın öbür gün biri verir eline ayağını, tıbbiyenin kapısında buluverirsin kendini!

2010 18. hafta puan durumu


5 Mayıs / Önlüklüler 3 - Önlüksüzler 3

MÜSABAKAYA DOĞRU


2010'un 18. müsabakası ulaşım sorunuyla başladı. Sebebi Fener-Trabzon kupa finali olsa gerek. Sivilceli günlerinden beri kupayı göremeyen Suzuki Hamit, bari Trabzon'un elinde göreyim diye, Lömer'le Aysuat'ı 15 dakika kadar otomobil başında bekletirken, sonucu önceden kestiren Opel Hüsnü dükkâna dahi gelmekten imtina etmişti. Böylece, bir grup insan müsabakaya ulaşmak için tren tramvay yollarında sefil perişan oldu.

Müsabaka öncesi ise, langırt turnuvasının heyecanı yaşandı. Katılmayı reddeden Müçü-V. Kerem ikilisi nedeniyle, ÜK-Ati hükmen galip ilan edilirken, diğer üç karşılaşma, dışarıdan tacizlere rağmen oynandı.

Langırt turnuvasının grubu üçe böldüğünü söylemek lazım. Bir grup işi ciddiye alıyor, bunlar kurallara düşkün, kendi maçları kadar diğer maçları da merak ediyorlar ve averaj hesapları üzerine şimdiden düşünmeye başladılar. Bu grubun belli başlıları arasında Sami, Lömer, Hüsnü sayılabilir.




İkinci bir grup işi bozmadan üstüne düşeni yapmakla yükümlü hissediyor kendini. Bu grup mensupları bırakın rakibi, kendi eşinin dahi kim olduğunu bilmiyor ama sahaya çıkıp topunu oynuyor. Önemli simalar arasında Erdoğan, Hamit, Atilla sayılabilir.

Üçüncü grup ise bu densiz organizasyonu sabote etmek peşinde. Üyeleri arasında maçları protesto edenler olduğu kadar, hem katılıp hem sabote edenler de var. Sahaya sürekli ikinci bir top atan, çaktırmadan skorbordu değiştiren bu grubun önemli şahsiyetleri Müçü ve Gemal.

MÜSABAKA:
Genç ve enerjik bir kadro kuran Önlüksüzler mutlak favoriydi. Fakat müsabaka sürekli Önlüklüler'in atıp kaçması, Önlüksüzlerin yakalaması şeklinde zuhur etti. Ama maçın tamamına yakınının Önlüklülerin kalesi önünde geçtiği söylemek gerekir. İlk kornerde, Önlüklüler adına topun başına geçen KKK yerden dışarı kullandı, gelişine vuran Aysuat golü yaptı. 10 dakika kadar sonra aynı golü Sami A. atınca durum 1-1 oldu. Bunu, Bahadır'ın yakın direk dibine vurduğu klasik şutlarından biri izledi: 2-1. İLk devre bitmeden yine Sami A. şık bir uzaktan şutla skoru 2-2'e getirdi. İlk yarı böyle bitti.


İkinci yarıda Önlüksüzler Ozan ve K. Kerem'le akınlarını yoğunlaştırırken gol yine öbür takımdan geldi. Bu kez yine KKK'nın asistini değerlendiren Atibey sahnedeydi. Golden sonra topyekûn savunma anlayışı biraz oyunu da gerdi ama, mücadele had safhadaydı. Bitime 18 dakika kala bir halı saha golü meydana geldi. İçeri şişirilen bir duran top kalecinin hatası sonucu direğe çarpıp sahaya düştü ve orada yılların fırsatçısı Hüsnü A.'nın dokunuşuyla skor 3-3 oldu. Kalan 18 dakikada da değişen bir şey yoktu; saldıran taraf Önlüksüzler, diren taraf ise Önlüklülerdi. Fakat başka gol çıkmayınca, 18. müsabaka 3-3'lük eşitlikle sona erdi.

Tek seçici: Racır LÖmer:
Önlüksüzler: Doğan Ç. (***), Hüsnü A. (**), Erdoğan (***), Ozan (**), K. Kerem (**), Hamit (**), Sami (***), V. Kerem (***).
Önlüklüler: Can (**), Kıvanç (**), Gemal (**), Suat (***), Bahadır (**), LÖmer (**), Atilla (***), Müçü(**).


Karne:
Önlüksüzler:

Doğan: Fazla iş düşmedi fakat iş düşse de eski formunun uzağında. nerde o kaplan gibi dağa taşa atlayan dev kaleci, hey gidi günler.
Hüsnü: Attığı golde fırsatçılığını gösterdi, onun dışında gösterecek fazla şey bulamadı. Zamanını markajcısı Can B. ile muhabbet ederek geçirdi, bi çayları eksikti.
Erdoğan: İyiydi ya. Pas trafiğini makul, mantıklı şekilde düzenledi.
Ozan: Kendisinden beklenen performansı gösteremese de, ilk puan kaybını yaşasa da halihazırda puan tablosunun yenilgi yüzü görmeyen tek elemanı durumunda.
K. Kerem: Savunmada başladığı oyunu orta sahada sürdürdü, yer yer ilerde gözüktü. hasılı her tarafa yetişmeye çalıştı ama çabası galibiyete yeterli olmadı.
Hamit:
Fenerbahçesinin kupa yenilgisi moralini biraz bozsa da görevini yaptı, oyun disiplininden kopmadı.
Sami: Attığı gollerle skora yaptığı katkı yıldızını parlattı. Oyundan kopmayan isimlerdendi.
V. Kerem: Son müdahaleleri yerindeydi, zamanlaması iyiydi. Otoriteler ileriye doldurduğu topların genelde auta çıkmasını basınç ölçerin kaybolması nedeniyle topun yamukluğuna bağlıyor. (Sahi o alet kimdeyse getirsin yahu!)

Önlüklüler:
Can: Maç boyunca hafta içinde bir dişçide bıraktığı 20'lik dişinin eksikliğini hissetti. Takım savunmasını iyi yapan isimlerdendi, aynı etkiyi hücumda gösteremedi.
Kıvanç: Etkisiz bir gününde olmasına rağmen iki asist yaptı. Umut Bulut sever insan olarak hücum hattında arkadaşlarıyla uyumsuzluk içinde olduğu gözlendi.
Lömer: Yapılan basit hatalar yılların teknik adamını neredeyse delirtecekti, bağırmaktan bir hal oldu. Kendi bölgesinde ise az hatayla oynadı.
Suat: Defansı toparlayan isimlerdendi ama o da hücumda yeteri kadar etkili olamadı.
Atilla: Keşiflere olsun, alemlere olsun ara verip sahalara dönmesi memnuniyetle karşılanırken attığı golle daha sonra yenilecek goldeki hatasını telafi ettiğini iddia etti. Enteresan bir insan.
Bahadır: Fener'in kupa şampiyonluğunu hiç göremeyen isimlerden olan genç oyuncu istediği pasları alamadı, istemediği pasları zaten vermedi.
Gemal: Takım kaptanlığına soyundu, kıllı bacakları ortaya çıktı. Daha ziyade kendini takımı motive etmeye verdi.
Müçü: Bütün çabalara rağmen motive olamadı, olur gibi oldu olamadı, tam olacakken pas alamadığı için olamadı, olmamışken zaten pas alamadı.

Langırt Turnuvasında ilk hafta

A GRUBU:

Kırmızı takım (KeremL.-Erdoğan) - Siyah takım (Sami-LÖmer): 5-4
Sarı takım
(Müçü-KeremÜ)- Beyaz takım(ÜK-Ati): 0-3 (hükmen)

B GRUBU:

Mor takım (can-hamit)- Yeşil takım(kıvanç-suat): 5-4
Turuncu takım (gemal-ozan)- Mavi takım(doğan-hüsnü): 1-8

Bu sonuçlara göre

A GRUBU:

1- Beyaz takım
2- Kırmızı takım
3- Siyah takım
4- Sarı takım

B GRUBU:

1- Mavi takım
2- Mor takım
3- Yeşil takım
4- Turuncu takım